Bölüm 10

255 15 3
                                    


Hikayemi okuyan ve yorumlayan, okumayı sevenlere, güzel yorumlarınız için teşekkürler. Beni yüreklendiriyorsunuz.

Ali, kapıdan girdiği an gördüğü manzara karşısında ağzını kapatamamış! İpnotize olmuş vaziyette salona doğru Buğra tarafından adeta sürüklenmişti.

Bir peri, saçlarının bir kısmı yüzünü kapatacak şekilde, boynunun yanına sıkıştırdığı  kemanı ile adeta aşk yaşıyordu.

Arşeyi tutan  parmakları, değerli bir antika eşya gibi narindi, o parmaklarını ileri geri süzülen tüy gibi koluyla öyle bir bütünlük içinde hareket ettiriyordu ki  Ali, bir an kemanın kendi kendini çaldığını zannetti.

Bu kızda neydi böyle!  Nasıl insan olabilirdi ki, kesin küçükken masallarda dinleyip hayalini kurduğu peri padişahının kızı olmalıydı.

"İşte, Alinin içindeki, aşk dediğimiz, uzlaşmayla bir ilgisi olmayan, o ilahi duygunun tohumlarını attığım an, tam bu andı.

 Nasıl zamanlama ama. Şiiş Alinin henüz bundan haberi yok açık etmeyin lütfen."

Müziğin bittiğini Buğra ve Erdemin alkışlarının sesiyle ancak fark eden Ali de alkışlamaya başladı.

Zeynep, gözlerini açtığında, derin mavilere baktığının ayırdın da değildi henüz.

"Of bu kızı nasıl kurtaracağım bu mavi narkozun dan" 

"Çiçeğim, sen daha yorulmadın mı? Bak, Erdem gelirken en sevdiğin böreklerden getirmiş hadi biraz ye, duşunu yap ve yat tamam mı mis kokulum"

Zeynep, Buğranın kendisi ile konuştuğunu saniyeler sonra anlayıp bozuntuya vermeden yerinden doğruldu.

Alinin gözlerine bakmadan konuştu.

"Ali bey, sizleri de çok oyaladım  bu gün, işiniz bırakıp, benimle uğraştınız, çok teşekkür ederim. 

Eğer tarafınızdan kovulmadıysam, yarın işe gelebilir miyim? 

Gerçi olayları anlattığımda Kemal bey, kovmadı, ama eh tabi, sizde, birinci veliahtsınız, canınız isterse kovabilirsiniz.

  Çalışanınızı , böyle evinde ziyaret etmek büyük incelik, ama lütfen bir daha taaa..yirmi altıncı kattan buraya kadar yorulmayın."

Buğra ve Erdem yarı tebessüm, yarı şaşkınlıkla, arkasını dönüp hızla salondan çıkan Zeynep'e baka kaldılar.

"Anaaa.. kız adamı resmen kovmaktan beter etti ya," dedi Erdem, fısıltıyla Buğranın kulağına.

Ama, yüksek perdeden fısıltı olduğu için Ali duydu. Bunun üzerine ikiliye sinirle baktı ve kapıyı biraz sert çekerek asansöre yönlendi.

"Of, fırtına gibiydi, hala şaşkınlığımı atamadım üzerimden neydi bu Buğracığım "

"Buna, aşk oyunları diyorlar Erdemciğim, küçük kardeşim aşık oluyor. Haklı nedenlerle de, bu kalası şekillendirmeye çalışıyor."

"Ama adamda çok yakışıklı yani!  Zeynep aşık olunacak adamı bulmuş."

Buğra, Erdeme öyle bir baktı ki.. Erdemin yüzü asıldı.

"Hemen de kıskandın. Benim gözümde senden daha yakışıklı olmadığını hala anlamadıysan hiç konuşmayalım. Neyse benim iştahım kaçtı ben gidiyorum." 

Buğra, Erdemi kolundan tutup oturttu. Hiç bir şey söylemeden mutfak kısmına geçti.

Hepinize teşekkürler, yorumlarınızın bana katkısı çok fazla. Evet biliyorum, malzemeleri gerektiği gibi hazırlamadan tencereye koyuyorum. 

BENİ NEREDE UNUTTUN( bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin