Bölüm 28

178 15 1
                                    


Anne ve babalar daima çocuklarının iyiliği adına bazı karalar alırlar.Ama bu kararlar her zaman çocuklar için iyi olmaz. 

Zeynep belki başından bu yana ,annesinin hastalığını bilseydi ve ne kadar, zorlandığını görseydi bu gün bu kadar fazla acı yaşamazdı.

Zeynep , Alinin sözlerini hayal meyal duyuyor, cevap vermek istiyordu.

Ama kafasını bir türlü toparlayamıyordu. Aradan geçen iki saatin sonunda, kendine gelen Zeynep, önce nerede olduğunu, ne olduğunu anlayamadığı için panikle, yattığı yerden doğrulup, kolundan sarkan şeyi çekti. 

Canı yanınca inledi. Ali yapma diyemedi. Her şey öyle hızlı gelişti ki, eli ayağına dolandı.

"Dur Zeyno'm, korkma, yanındayım, önemli bir şey yok. Hafif bir baygınlık geçirdin serum takıp, sakinleştirici  verdiler."

Kocaman açılmış gözleriyle, "Annem" diye bildi.

"Tamam, bir tanem, annende uyuyor, toparlan yanına gideriz."

Kafasını biraz daha toparladığında, olanları hatırladı. Yattığı yerden fırlayıp kapıya yöneldiğinde, Ali hızla kollarına aldı ve "Beni affet Zeyno'm lütfen, dünden bu yana kahroldum.

Beni gör Zeyno'm, bana aşık ol diyemem tabii, olursan senin yanın cennetim olur, o da ayrı, ama hiç olmazsa beni sevmeyi dene yalvarırım. 

Ben daha önce böyle bir duyguyu yaşamadım beni anla, bana kızma.

Hani sen, küçücük ilklerini bile benimle yaşamıştın ya, işte bende seninle ilklerimi yaşıyorum."

"Ama senin bir sevgilin var zaten, beni de koleksiyonuna katmak mı istiyorsun? Şimdi izin ver annemi görmek istiyorum."

Hızla Alinin kollarından sıyrılıp annesinin odasına adeta koşarak gitti. İşte orada, uyuyordu kraliçesi,

*Tanrım biraz daha lütfen, daha konuşacak çok şeyimiz var. Benim kör kuyularda kalmama izin verme .*

" Sizin hiç babanız öldü mü /Benim bir kere öldü kör oldum/yıkadılar aldılar götürdüler/Babamdan ummazdım bunu kör oldum." Cemal Süreya.

Devamlı bu şiiri düşünüyorum, çok üzücü değil mi? Annemin koynuna sokulup, ona rahatsız etmeden sarıldım. Kokusunu içime çekerek uykuya daldım.

Zaman kavramını yitirdiğim için saat, gece ve gündüz artık benim için önemli değildi. Annemin yanında mutluydum.

"Zeynep hanım, uyanın. Zeynep hanım."

Rüyamda biri bana sesleniyordu, aldırmadım. Şu an öyle huzurlu öyle rahattım ki.

Kucakta olduğumu fark ettiğimde, "Siz ne yaptığınızı sanıyorsunuz bırakın beni hemen" diye ciyakladım.

"Çiçeğim uyanmadın, onun için kucağıma almak zorunda kaldım."

"İyi, bırak şimdi, annemin yanına gideceğim."

"Çiçeğim annenin yanına gidemezsin. Artık hiç ağrısı ve sıkıntısı kalmadı huzura kavuştu onu almaya gelecekler birazdan."

"Seeen.. seeen..ne diyorsun BEEEE ! ben onu yalnız bırakmam, bende giderim nereye götüreceklerse. 

Hem doktor" bu gün MR çekilmeyecek" demişti nereye götüreceklermiş bakalım."

Yusuf dayı , göz yaşları içinde Zeynep'e sarıldığında hala çırpınıyordu. O sırada Osman beyi gördü, ellerini yüzüne kapatmış hıçkırıyordu.

Tek tek her kesin yüzüne baktı neler olduğunu anlamaya çalışıyordu! Birden ölüm gerçeği ile karşılaştı . 

Dudaklarından acı bir çığlık yükseldi. Ne ağladı nede başka bir tepki verdi.

Bu hayatında yaşadığı en acı olaydı. İçi yırtılıyordu. Birisi, tüm organlarını, cımbızla koparıyordu  ama, acı hissetmiyordu.

 Sadece, kendisini derin dondurucuya konmuş ve taşlaşana kadar donmuş gibi hissediyordu.

Göz yaşı donmuştu. Sesi donmuştu. Kalbi donmuştu. Dibe çekiliyordu, sonsuz bir boşluğa düşüyordu ama, kımıldayamıyordu.

Bir ay sonra:

Bu zaman zarfında Zeynep çok az yemek yedi, çok az uyudu ve çok az konuştu. Annesini o dipsiz kuyuya koyduktan yaklaşık bir hafta sonra evlerinde yalnız ,Osman amcası ve kendisi kalmıştı.

Gerek Buğra, gerekse Ali kalmak için adeta yalvardılar. Hiç birini istemedi. "Biraz yalnız kalıp kendini duruma, alıştırırsa onun için daha iyi olur.

Hem ben hep yanındayım siz meraklanmayın" dedi, Osman bey. Dayısını da zorla zorla göndermişlerdi.

Hiç bir telefon çağrısına cevap vermeyen Zeynep adına, tüm cevapları Osman bey veriyordu. Onun durumu da pek iç açıcı sayılmazdı, yine de iyi idare ediyordu.

Ha bu arada ,nemi yaptı?

Zeynep kız:

Sekiz çeşit reçel, türlü çeşit börek, kurabiye zeytin yağlı sarma, browni,  cheesecake -limonlu, karışık meyveli. v.b-. Bunları sepetine yerleştirip, iki sokak aşağıdaki kiliseye götürüp bıraktı. Her gün aynı saatte.

O gün kilisenin rahibi önüne geçip,

"Genç bayan, yaklaşık bir aydır, her gün ayni saatte bu sepeti bırakıyorsunuz. Bende bunları evsizler barınağına gönderiyorum. 

Siz, hiç bir zaman bunların ne olduğunu sormadınız. Şimdi ben soruyorum, lütfen cevap verin N e d e n?

Sanki uykudan yeni uyanmış da, nerede olduğunu anlamayan insanın şaşkınlığını yaşayan Zeynep, kocaman açtığı gözleriyle etrafı taradı, nerede olduğunu anladığında, önündeki sıraya adeta yığıldı, uzun uzun hıçkırarak, katılarak ağladı.

Rahip, sessizce yanında oturdu, ne başka bir şey sordu, ne de teselli edici bir şeyler söyledi. Böyle zamanlarda sözlerin, hiç bir işe yaramayacağını bilecek kadar bilgeydi.

Zaman yok olmuştu, Zeynep için. Omuzundan, aşağı, yukarı hafifçe sırtını sıvazlayan elin sahibine bakıp "Teşekkür ederim," dedi.

"Ne için," diye sordu rahip.

"Beni uyandırdığınız için" dedi genç kız.

Tüm şaşkınlığı ile kendisine bakan, fakat ağzını açıp tek bir soru dahi sormayan adama minnetle gülümseyip, tüm hikayeye anlattı. Hatta anne ve babasının maceralarını bile.

Rahip, sabırla ve yüzündeki sıcak tebessümü kaybetmeden dinledi.

"İstediğin zaman buraya gelebilirsin kızım, Tanrı herkesindir ve tektir. Dilin ya da dinin farklı da olsa o hepimizin Tanrısıdır. Annen için dua edeceğim, eminim Tanrı onu cennetine kabul etmiştir."

Kiliseden ayrılınca, doğru eve gidip ,bencillik ettiği için Osman amcadan özür dilemek istedi. Eh o da ,hayat arkadaşını, sevdiği kadını kaybetmenin üzüntüsünü yaşıyor, bencil Zeynep'e sabırla dayanıyordu.

"Osman amca," diye seslendiğinde, cevap alamamanın korkusuyla üst kata, yatak odasına gidip kapıyı tıklattı, ses yok, mutfakta dahil tüm evi aradı, seslendi. Aklına bahçe geldiğinde heyecanı da son haddine gelmişti.

Bahçeye açılan kapıyı bir sürat açtı. Gördüğü manzara karşısında resmen dili tutuldu!

BENİ NEREDE UNUTTUN( bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin