Bölüm 18

191 12 1
                                    


Ömer, sohbeti uzatmak için can atarken, Güneş farkında olmadan  onun isteğine hizmet etmiş oldu .

 "Telefon numaranı ala bilir miyim" dediğinde Zeynep şirketin numarasını verdi.

Ömer, arkadaşlarından ve farkında olmadan Zeynep le , Aliden aldığı bilgiler doğrultusunda halasının kızını bulduğuna emin oldu. 

Bu nedenle babasına telefon açtığında, adeta şakıyordu.

 Babasını, son deminde kardeşi ve yeğeniyle kavuşturmanın mutluluğunu yaşayacaktı.

Bu güzel çiftle vedalaştıktan sonra odasına yönelen Zeynep'in kolunu tutan Ali,

 "Lütfen söyleyeceklerimi dinle ve kararını sonra ver. Ne karar verirsen saygı duyacağım söz." dediğinde ,Zeynep kararsız kaldı. Ama dinlemek için durdu .

"Evet dinliyorum "dedi.

"Burada olmaz, gel odana gidelim en azından daha rahat edersin."

Odaya çıktıklarında Zeynep çok huzursuzdu. Bu adamın gözlerine bakmadan nasıl dinleyecekti, bakınca nasıl duyacaktı.

 Tekli koltuğa oturdu "dinliyorum" dedi ,sesinde hiç bir duygu yoktu.

"Dün gece benim öküzlüğüm nedeni ile beni bırakıp gittikten sonra, bara çıktım. Nerede hata yaptığımı düşünürken tesadüfen Ömer le karşılaştım.

 Türk olduğunu anladığımda, içkinin de etkisiyle bir hayli konuştuk dertleştik, daha doğrusu ben dertleştim. 

Evli olduğunu öğrendiğimde ona nerede hata yaptığımı sordum. Ne dedi biliyor musun .

"Sana aşık olduğum için davranışlarımı anlamsız " olduğunu," aşkı bilmediğim için böyle davrandığımı"  söyledi .

İşin garip yanı da söylediklerinde son derece haklı olması. Seni seviyorum, Zeynom aşk mı, sevdamı bilmiyorum, ama lütfen seni sevmeme izin ver. 

Lütfen en azından denememize izin ver. Sana söz veriyorum seni asla incitmem,  asla üzmem."

Zeynep, cevap vermeden önce Alinin gözlerine bakma cesaretini gösterip, "Bir şartla "dedi.

"Tüm şartlarını kabul ediyorum kayıtsız şartsız Zeynom."

"Peki  o zaman, ben şirkete geldikten iki gün sonra tanıştırılmıştık. Sen bana bakmamıştın bile. Ertesi gün toplantı vardı benim ciddi ilk toplantımdı. 

Sabah, toplantı salonunu ararken karşılaştık, sana hangi odada toplanılacağını  sorduğumda, telefonla konuşuyordun ,bana dönüp "beni bekle gelince birlikte gideriz," dedin.

"Asansörle aşağı indiğinde bende beklemeye başladım. Aradan geçen on beş dakika sonrası, hala gelmemiştin, bende sensiz toplantının başlayamayacağını düşündüğümden beklemeye devam ettim.

Sonra pes edip odama dönmeye çalışırken, Kemal beyle karşılaştım "Toplantıya teşrif etmediniz. Umarım geçerli bir nedeniniz vardır Zeynep hanım "dedi. 

Ne diyeceğimi bilemedim utançtan yerin dibine bile girmeyi düşündüm. Daha ilk günlerde patrondan ilk azarımı işitmiştim".

Şimdi" BENİ NEREDE UNUTTUNUZ ALİ BEY" bunu hatırladığınızda beni de almış olursunuz.

"Hadi, canım yazan lütfen lütfen, sen Zeynomun sorduğu sorunun cevabını biliyorsun. Yardımına ihtiyacım var.

Söz bundan sonra bana istediğin kadar karışa bilirsin. Yaaa. holding yönetiyorum şu düştüğüm hallere bak. Şu sevgi ,aşk ne menem şeymiş böyle.

Ben şimdi nereden bulurum bir yıldan fazla olmuş bir olayın delillerini. Bunu ancak sen bilebilirsin. Rica ediyorum hatta yalvarıyorum."

"Ben sana demiştim.. en sevdiğim söz. EEE Ali bey ne oldu, bıldır ki yediğin hurmalar....tırmaladımı?

 Hah hah hayyy yaşasın kötülük. Kötüyüm ben kötüyümmm. Bana daha önceki bölümlerde neler dediğini hatırla bakalım.

Yakışıklı, seni çok yalvartmak isterdim, ama ben vicdanlı bir yazanım .Sevenleri ayıramam. Bu halde doğmadım, zamanında ben de gençtim ve çoookkk sevdim.

Mutluluğumu iki oğlumla pekiştirdim. Sen ne diyorsun-yok evlik için erkenmiş de, yok çocuk falan istemezmiş de- falan filan.

Biraz bekle bakalım gereğini düşüneceğim. Ha beni arama, karar verdiğimde ben seni ararım."

Ali şaşkınlıkla, Zeynep'e bakarken, cep telefonu çalmaya başladı.

"Alo, canım abicim, orada gecenin bir yarısı değil mi? Neden uyumadın? Hasta mısın yoksa? Kötü bir şey olmadı değil mi? Erdeme mi bir şey oldu? Sen bu saatte aramazdın hiç!"

Erdemin adı geçince, Alinin yüzünün düştüğünü Zeynep fark etmedi. Ali, onlara mahremiyet vermek için odanın öbür ucuna gitti, ama kulağı yine de duyacaklarına odaklanmıştı.

"Dur da, soluklan çiçeğim, her şey yolunda. Sana bir müjdem var. Oradan direk Amerika ya uçuyorsun. Annen özlemiş seni. Sende özledin tabi ki. Ali beye rica edeceğim detayları o halleder.

Ha birde direk Washington'a uç, babam seni oradan alıp arabayla götürecek. Meraklanma şoförle gelecek tüm yolu, kendi sürmeyecek."

"Şimdi, Osman amca, dokuz saatlik yolu beni almak için gelecek ve geri dönecek öylemi? Bunu kabul edemem. Ben direk Atlanta'ya uçarım oradan da şoför gelir alır. Bu daha mantıklı değil mi?

"Hadi çiçeğim program yapıldı, sana iyi yolculuklar. Seni özleyeceğim, zaten şimdiden çok özledim. Ali beyi verir misin. Öptüm mis kokulu çiçeğim."

"Heyy ,bunlar bana hiç normal gelmiyor, neler oluyor Buğra, benden sakladığın nedir. Daha fazla tahammülüm kalmadı. Yaaa, bu gizem nedir? Ne bu sakladığınız lanet şey. "

"Al" diye telefonu Ali ye uzattı. Sorduğu soruların cevabını alamayacağını biliyordu. Ali tüm konuşma boyunca "Tamam" dan başka bir şey demedi.

"Peki ne kadar süre kalacakmışım orada. Bir şey söyledi mi? Kemal beyden izin almam lazım."

"Sakin ol, ben hallederim tamam mı, sen canını sıkma."

"YETER, YETER sakin ol Zeynep, biz hallederiz Zeynep, sen sadece emirlere itaat et Zeynep, cici kız ol Zeynep, sen zaten aptalın tekisin hiç bir şeyden anlamazsın Zeynep!"

İMDAAAAT .

Zeynep'in sinirleri daha fazlasını kaldıramadı.

Ali, gidip sardı. Zeynep ağlıyordu ve Ali buna dayanamıyordu. Duydukları hiç de iç açıcı değildi, ama bunları Zeynep'e söyleyemezdi.

Oysa ne güzel hayalleri vardı. Döndüklerinde, kendini ona kabul ettirecek, belki de sevdirecekti. 

BENİ NEREDE UNUTTUN( bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin