Bölüm 29

160 13 2
                                    


Sonunda dualarım kabul olmuştu. Annem bahçede oturuyor. Kollarını açtı ,"gel güzel kızım" dedi .

Nasıl masallarda ejderhalar ağızlarından alev çıkarırsa, ben de içimdeki acıyı aynen öyle "annnneeeemmm" diye içimden fırlattım ve kollarına koştum.

Bir gariplik vardı, ama çözemedim. "Olsun annem geri geldi ya gerisi önemli değil," diyerek sarıldım.

Yüzünü tam göremiyorum güneş tam karşıdan geliyor,*koku! evet bu koku annemin kokusu değil. Hoş, bir koku, ama annem gibi kokmuyor. Güneş birden kayboldu ne çabuk gece oldu böyle.*

Ben de uçuyorum annem gibi, havadayım yaşasın. Hiç bir ses duymuyorum, kuşlar da nereye gitti. Oysa bahçeye çıktığımda annem, Osman amcaya bir şeyler anlatıyordu. El kol hareketlerinden anlamıştım, o zamanda hiç ses yoktu! Boş ver gitsin. Annem yanımda ya.

Kimse ne olduğunu anlamadı, Zeynep, Canan hanımın kollarına atıldı. Sadece,

" annnneeeemmm"dedi ve kollarına yığıldı.

Ali öyle hızla hareket etti ki, annesini de, Zeyno'sunu da yere kapaklanmaktan korudu.

Herkes adeta dondu. Kemal bey ,Osman bey, Buğra ve Rıza, Zeynep'e güzel bir sürpriz yapmak, eğer kabul ederse, giderken onu da Türkiye ye götürmek için gelmişlerdi.

Aliyi artık Türkiye de tutmakta mümkün olmadığı için böyle bir karar alıp, Zeynep'i birazda zorlamak istemişlerdi.

Tam o sırada Osman bey , onun ruh halini, son bir aydır yaptıklarını, ne kadar kilo kaybettiğini anlatıyor, üzüntüsünü dile getiriyordu. Canan hanımda, sabırla hep birlikte onu iyileştireceklerini anlatıyordu.

Kendini ilk toparlayan Buğra oldu. Hemen telefonundan kliniği arayıp Güler hanımın arkadaşı hemşire Rose Marie arayıp durumu anlattı.

Yaklaşık on beş dakika sonra, ambulans ve doktor eve gelmiş Zeynep'e ilk müdahaleyi yapıp, kliniğe götürmek için sedyeye yatırmışlardı.

Buğra, Ali ve Rıza arabayla arkasından gidiyordu. Evdekilere beklemelerini söylediler. Önemli bir şey olursa Buğra arabasıyla gelip onları alacağına söz verdi.

Yine aynı oda, hepsi doktorun ağzından çıkacak sözlere odaklanmış bekliyorlardı.

"Meraklanmayın , çok kilo kaybettiği için tansiyonu düşmüş eh psikolojisi de iyi değil. Üzerine birde menstruasyon olunca bu durum kaçınılmaz olmuş."

Hepsi merakla aynı anda "menstruasyon ne? Çok mu kötü bir şey!" diye sorunca doktor güldü.

"Hayır, hayır kötü bir şey değil, hatta çoğu zaman iyi bir şey. 

Kadınlar her ay olur böyle" dediğinde bir kahkaha koptu. Hiç kimse kendini tutamamıştı.

"Ne cahil kalmışlar, bir de kadınları iyi tanırlarmış ha ha. Siz onların her ay neler çektiklerini bir bilseniz, kadınlara sallarken, iki kere düşünür, önlerinde saygıyla eğilirsiniz."

Hep birlikte Zeynep'in odasına çıktılar. Doktor iki gün kalmasının iyi olacağını, bazı tetkikler yapmak istediğini söylemişti. Ne de olsa annesinin hastalığı malumdu.

Kolunda serumu, mışıl mışıl uyuyan Zeynep görüntüsü, hepsinde değişik duygular uyandırdı.

Buğra, çiçeğinin solgunluğu için endişelenmişti. Rıza bu kıza karşı gün geçtikçe daha dost hane duygular beslediğini, kız kardeşi gibi düşünmeye başladığını anlamıştı.

Ya Ali, onun her halini her durumunu daha çok benimsiyor, aşkı içinde çığ gibi büyüyordu.

Son bir ay,  ona cehennem azabı gibi gelmiş, el gör ki, Zeynep'in tepkisini çekmemek, onu kendinden daha fazla uzaklaştırmamak için katlanmıştı.

Belki bir gün o da kendisi gibi onu severdi. Şimdi öyle masum öyle huzurlu uyuyordu ki. Seyretmeye doyamıyordu.

Önce telefonla evdekileri rahatlattıktan sonra, odada biraz daha oturup en alçak perdeden konuşmaya başlayan Ali,

"Buğra, izin verirsen yanında kalabilir miyim? Çok özledim, uyurken doyasıya seyredeyim.

Bakarsın uyanınca beni kovmaya falan kalkar. Hem endişelenecek bir şeyi de yokmuş! Şuna bakın melekler görse kıskanır valla."

"OY ,oy oy ve dahi, aldı sazı eline Aşık Ali bakalım neler dedi. Seni böyle görebileceğimi söyleseler babaannemden kalan o değerli eve iddiaya girerdim. Benim abim aşık mı olmuş!"

Çapkın playboy Ali ,gönlünün sultanını sonunda buldu."  Evet, evet Türkiye deki magazin sayfalarını görüyorum.

Ali, gülerek yerinden doğrulup, kardeşinin ensesine bir şaplak indirdi.

"Kes sesini hasta odasındayız geveze. Bak Rıza, bunları biriktiriyorum gün gelince severek kullanacağım unutma."

"Biraz zor gelir o günler, senin biriktirdiklerin küflenir. Pöf !"

İki kardeşin atışmaları Buğraya, çiçeğiyle yaptığı muzip atışmaları hatırlattı. Gözlerinden süzülen yaşlara aldırmadan, çiçeğinin yanağına bir öpücük kondurup,

"Hadi iyileş artık ne olur. Seni böyle görmek bana çok koyuyor be.. mis kokulum. 

Dans etmeni, keman çalmanı, bana kahvaltı hazırlamanı, yani seni tümünle özledim."

Ali, Buğranın sırtına dokunup, "İyileşecek, onu bu kadar çok seven varken, iyileşecek üzülme artık."

"Biz evdekileri alıp gelelim, şimdi meraktan çatlamışlardır."

"Tamam, sende Buğra ile git Rıza yarın gelirsiniz."

Herkesi gönderdikten sonra Zeyno'sunun yanına çektiği koltuğa oturan Ali doyasıya seyretti, sevdiği kadını.

Zeynep, kızını, o da oğlunu kucağına almış arka bahçede oturuyorlardı. "Daha ne kadar minikler Alim baksana,

derken, kızı arsız dudaklarını annesinin memesine yapıştırmış hırsla emiyordu." Sizin ailede ikiz var mı? Annen hatırlamıyor, babanda bilmiyor. Sen bir araştırsan diyorum. Bende Yusuf dayıma sordum o da bilmiyor."

"Olur karıcım da, ne olacak bilince!"

"Hani, bebeklerimiz büyüyünce, başka kardeşler isterlerse diyorum! Hani, belki onlarda ikiz olursa diyorum! Güzel olmaz mı?"

Ali şaşkınlıkla Zeyno'suna bakakaldı!" Gerçekten, bu kadar çok mu seviyorsun bebekleri!?"

"Evet, hep kalabalık bir ailem olsun istemiştim. Sence de güzel olmaz mı? Senin bir parçan içimde büyürken ben istemez miyim bir tanem."

Ali fısıltıları duyuyordu ama aldırmadı "Çocuklar uyanmasın diye fısıldıyorlar," diye düşündü.

Annesi, Alinin yanağına bir öpücük bıraktığında gülerek gözlerini açtı .Sonra tekrar kapattı. Yine açtı, ne yani, rüya mıydı tüm olanlar! Bebekleri ikizler, offf ya... 

"Niye uyandırdın anne, daha ikizlerin isimlerini bile öğrenemedim."

Canan hanım şaşkın, oğlunun yüzüne baktı!

"Boş ver, sonra anlatırım. Hayatımda gördüğüm en güzel rüyaydı."

Aradan geçen dört saatin ardından, herkes odada oturmuş fısıldaşıyordu. Zeynep gözlerini zorlukla açtı.

İlk düşündüğü"Aaaa..sesler geri gelmiş. Peki neden fısıldıyorlar." diyerek etrafına bakındığında ilk önce Alisini gördü.

İçindeki sevinç, inanılmazdı. Farkında olmadan ne kadar özlemişti onu. Başkaları var mı diye bakmadı merakta etmedi sadece dudaklarından "Alimm" çıktı.

BENİ NEREDE UNUTTUN( bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin