Bölüm 12

217 15 0
                                    


Zeynep neye uğradığını anlamadı. 

Evet, odadan çıkarken bu afeti görmüştü, ama Alinin sevgilisi olacağını tahmin etmemişti.

Biraz şımarık mıydı sanki. Birde tebiyesizdi, söylediklerini duydu, aldırmadı, bu tarz sataşmalara alışıktı.

Onu üzen şey Alini de söylenenleri duymuş ve hiç tepki vermemiş olmasıydı. Acaba, vermiş miydi!   Yüzünü yere eğmişti görmemişti ki  Alinin yüzünü, zaten bakamazdı derin mavi gözlere.

Offff neyse, Aliden bana ne, sevgilisi de varmış zaten.

Hem daha dün adamı evinden postalamamış mıydı. Ah kalbim ah, yapma bunu bana daha kendim bile ne olduğunu anlamadan ne demeye akımdan çıkaramıyorum bu adamı!

 Ben daha normal yaşam nedir, genç kızlar nasıl yaşar, nasıl flört edilir, bilmeden neden kalbime düşürdüm o mavilikleri.

 Tamam, sadece mavi ile olsa atlatırım, ama çok yakışıklı ve karizmatik. Şimdiye kadar gördüğüm  yakışıklı dediğim, tüm erkekleri kat kat katlar. 

Rıza kadar olmasa da, ona yakın uzun boy fit bir vücut. Onu saran güçlü kollar. Evinde ki, ilk karşılaşmalarında, tam bayılacakken onu saran kolları hatırladı birden ürperdi! 

Birde o hafif kıvrımlı ve dolgun dudakların onu öptüğünü düşündü. Bu güne kadar aklına gelmeyen yerinde, kalp atışlarının farkına varıp biraz ıslandı. 

Vay be düşüncesi böyle şeyler hissettiriyorsa gerçeğini düşünemiyorum. Keşke biraz tecrübem olsaydı.

Hadi Zeynep haydi , daha profesyonel şeyler düşün .Pislik, züppe, kasıntı, piç.

Japon ve Çin sözleşmeleri bitip işler durulunca şirketten ayrılırım, hem yazda geliyor. Tatil falan oyalanırım. Sonrada kendi şirketimizin işlerini yürütürüm.

Buğra da yardım eder, çalıştıkça daha da tecrübe edinir, Osman amcayla annemi hayal kırıklığına uğratmam.

 Evet evet kararımı verdim. Bunu Kemal beye nasıl söyleyeceğimi de o zaman düşünürüm.

Onu ve eşini üzmeyi, onları kırmayı asla istemem. Bana o kadar iyi davranıyorlar ki, aile özlemim onların sayesinde nispeten azalıyor. 

"Kimi kandırıyorsun sen Zeynepciğim, senin kadar akıllı bir kız, kendini kandırır mı. Hani ben kanmadım da! Bilesin istedim.

Sen bu çocuğa bal gibi de tutuluyorsun. Bak güzel kızım bunun bir üst level'i aşk oluyor bilesin. Aşk güzeldir. 

Biraz üzülür, biraz ağlarsın, çokça canın yanar, tüm duyularını, sağ duyunda buna dahil kaybedersin.

Bazen göremez, bazen koku alamaz, bazen duyamaz, bazen de yediklerinden tat alamazsın.

 Amaaa aşk her şeye değer, bunu da bilesin. Şöylede düşüne biliriz, kadınlar dünyanın en şiddetli sancılarını çekip çocuk doğururlar ve doğumdan saniyeler sonra bebeğine kavuşunca hepsini unutup tekrar çocuk isterler ya.

 Yani, tüm sancılar geçip aşkına kavuşunca ona her gün yeniden aşık olmaktan asla korkmazsın.

"Belki de haklısın sevgili yazan, yaşayıp göreceğim. Ama aşk aşamasına daha gelmek istemiyorum."

"Eee, güzel kızım nerede gitmek istersin? Boğazda güzel bir yer açılmış şoför bizi götürüp getirir. Oraya gidelim mi?"

Canan hanımın bu teklifi üzerine Zeynep,

"Şey, ayıp olmazsa yan sokakta bir yer var, ev yemekleri yapıyorlar şu aralar ben oradan yemek getirtiyorum. 

Hem temiz hem çok lezzetli. Anne yemeği gibi. Sizin için de uygunsa oraya gidebiliriz."

Canan hanımdan, Zeynep'e bir on puan daha. "Sen, şirketin yemeklerini sevmiyor musun kızım?."

"Yoo ondan değil, geçen hafta sakarlığım yüzünden tatsız bir olay yaşamıştım da insanları rahatsız etmemek için."

Olayın iç yüzünü kocasından öğrendiği için sadece gülümsedi.

"Hadi o zaman senin dediğin kadar yemekleri güzel miymiş bakalım."

Zeynep'le beraber yürümeye başladı. Zeynep bu arada Buğraya konum atmaya başladı.

"Hayrola Zeynepciğim, sende telefon yapışığı mısın yoksa. Şimdi gençlerin elinden düşmüyor. Ne bir sohbet, ne hal hatır, varsa yoksa cık cık cık tuş sesi."

Gülerek "Yok Canan hanım ,Buğra, nereye gittiğinizi bildir demişti de, ona nereye gittiğimizi bildiriyorum."

Laflayarak, çok ta uzak olmayan yere geldiklerinde içerisi doluydu. Diplerde bir iki masa boştu. Zeynep kendini tanıtıp daha uygun bir masa sorduğunda lokantanın sahibi ,

"Biraz beklerseniz, şu köşedeki masa hesabı istedi kalkıyorlar. Hem herkes çalışan olduğu için kimse fazla oturmaz. Gelmeden önce ararsanız sizin için ön masayı bekletirim."

Zeynep, Canan hanıma baktı o da bekleyebileceğini belirten, bir baş hareketiyle Zeynep'i rahatlattı. 

Yemeklerini, sağ dan, soldan sohbet ederek, neşe içinde yedikten sonra, kahvelerini içerken, Canan hanım, Zeynep ten duymak istediklerini onu tedirgin etmeden sormaya başladı.

"Zeynepciğim hiç arkadaşın yok mu? Senin hep yalnız olduğunu söylüyor Kemal. 

Kahveye hatta ara sıra, seni almaya gelen kimsenin olmadığını söyledi. Yoksa abin çok mu korumacı davranıyor. Benim abim de Kemale kök söktürmüştü zamanında."

Zeynep, Canan hanımın ne maksatla ağzını aradığını anlamlandıramadı ama! İyi niyetinden de şüphe etmedi.

"Şirkette Baharla oturup kahve içiyor, ara sırada sohbet ediyorum. Bana yetiyor. 

Buğraya gelirsek evet çok korumacı davranıyor, ama kendine göre nedenleri var. Onu anlıyor ve bu durumdan rahatsız olmuyorum."

Canan hanım duymak istediklerinin bir kısmını almıştı * şimdilik yeter* dedi kendi kendine daha ilk günden kızı sık boğaz etmenin bir anlamı yoktu.

Gün geçtikçe daha çok beğeniyor ve seviyordu Zeynep'i ah birde oğlu farkına varsaydı bu mücevherin.

Yemek işini daha sık tekrarlamaya karar verdi, bunu Zeynep'e söylediğinde aldığı olumlu yanıtla ve yüzünü kaplayan tebessümle, Zeynep'in yanaklarından öpüp şirketin kapısında ayrıldılar.

BENİ NEREDE UNUTTUN( bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin