Bölüm 34

155 14 0
                                    



Ali her yerde kan görünce panikledi , "Anne, ne bu neden, Zeynom  ölüyor mu?"

"Sakin ol bakalım,  Kemal ,sen kliniği ara, durumu anlat kadın doğum uzmanı hazır olsun, Rıza arabayı kapıya çıkar, koş hadi zaman kaybetmeyelim.

 Nurşenciğim, seni evde bırakayım ki bu adamlara sahip çık. Buğra, oğlum sende bizimle gel, sağlık la ilgili bilgilerini, her şeyini daha iyi biliyorsun."

Canan hanımın, serin kanlılığı, ortalığı fazla karıştırmadan, işleri halle dişi,  Zeynep'in yarım saat içinde hastanede olmasını sağladı.

Hemen kadın doğum uzmanının  müdahalesi ile durum anlaşıldı. Odaya alındıktan sonra, takılan serum ve takviye ilaçlarla kendine geldi. Aradan geçen bir buçuk saatlik zaman dilimi Ali için bir asır gibiydi. 

" Biraz dinlensin. Kanamasını kontrol altına aldık, serumun içine, ilaçları koyduk, yarım saat sonra hemşire hanım ultrason odasına getirecek ondan sonra kesin bir şey söyleyeceğim. Korkulacak hiç bir şey yok bunu garanti ederim endişelenmeyin."

Zeynep, soran gözlerle bir Ali'ye, bir Canan hanıma bakıyor, neler olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Canım, endişelenecek bir şey yok meraklanma, hani Amerika da, da olmuştu ya büyük ihtimalle öyle bir şey. Fazlaca adet kanaması herhalde."

Canan hanım kendi söylediğine pek inanmasa da, hem Ali, hem de Zeynep için böyle söylemişti.

Buğra,  evdekilere haber verme işini üstlendi .

"Belki de birazdan çıkarırlar, önemli değilmiş, gelmenize gerek yor. Ultrasona alınacak, ben sizi tekrar ararım Nurşen teyze."

Zeynep, en son ne zaman adet gördüğünü hatırlamaya çalıştı, ama öyle çok şey yaşamıştı ki kısa sürede, doktoru yanıtlayamadı. Doktor hastayla yalnız kalmak istediği için içeriye kimseyi almamıştı.

"Zeynep hanım sevineceğinizi umduğum bir haberim var, öncelikle on haftalık hamilesiniz. 

Fazlaca koşuşturduğunuz için biraz kanamanız  olmuş, bundan sonra daha dikkatli olmalısınız. Özellikle bebeklerin sağlığı için beslenmenize ve uykunuza daha fazla dikkat etmelisiniz."

"Ne nasıl yani bebekler derken, kaç tane bebeğim var."

"İkizler Zeynep hanım, Allah analı babalı büyütsün çokta sağlıklı görünüyorlar."

Gözlerimi yumdum, bu haberi sindirmem gerekli, Tanrım, bizim bebeklerimiz sağlıklı sana şükürler olsun. 

Ah, ya Alim bebek istemiyorsa "Daha erken sonra deneriz bunların icabına bakalım. Ben baba olmaya hazır değilim" derse!

Acaba söylemeden yarın Amerika ya mı dönsem, bebekler doğunca veya alınamaz duruma gelince söylerim.

 İstemezse de ben bakabilirim bebeklerimize. Yok, yok ben abime söyleyeyim en iyisi. O bana ne yapmam gerektiğini söyler. 

Şimdi bu halimle onca saat uçakla nasıl giderim, ya yeniden kanamam olursa, bebeklerimize bir şey olursa off, sevinemiyorum bile.

 Aaaaa, tabi ya, dayıma ,Osman amcaya nasıl söylerim hamileyim diye, daha evlenmeden, nasıl bakarım onların yüzüne, utancımdan ölürüm."

"Doktor, neden bir tepki vermiyor, nesi var Zeynomun, gözleri açık ama bizi görmüyor gibi. Kötü bir şey olmadığından eminsiniz değil mi"

"Sanırım kısa süreli bir şok yaşıyor birazdan düzelir. Meraklanmayın ve ne olduğunu kendisi söyler. İyi günler. Serumu bitince eve gidebilirsiniz."

"Canımın içi cevap ver, korkutma beni hadi lavanta kokulum neler dedi doktor?"

Ali, aklını kaçırma raddesine gelmişti. Buğra kapıda donmuş gibi duruyordu.

"Birazdan çıldıracağım, anne sen sor ,belki de bana kızdı, ondan konuşmuyor benimle."

"Ne kadar çocukça davrandığının farkında mısın sen. Dur sakin ol oğlum. Zeynep kızım beni duyuyorsun değil mi güzel kızım?"

"Bana abimi çağırın, lütfen Buğra neredesin?"

Ali de ,Canan hanımda, şaşkınlıkla biri birilerine bakakaldılar. Buğra adının geçtiğini duyduğunda kendini toparlayabildi.

"Geldim çiçeğim ne istiyorsun."

"Lütfen yalnız konuşabilir miyiz?"

"Zeynom, bana mı kızdın hatunum, seni üzecek bir şey mi yaptım? Neden bana bakmıyorsun. Konuş benimle lütfen, kafayı yiyeceğim yaa!"

"Hadi oğlum, biz dışarı çıkalım, onlar abi, kardeş konuşsunlar, sonra Buğra gerek görürse bize açıklar."

"Seni dinliyorum abicim, söyle bakalım bu gizli şey neymiş!"

"Abi, bebeklerimiz olacak ikizlermiş"

"Heyyyt be, dayı oluyorum yaşasın, bundan daha güzel ne olabilir ki.

 Neden endişeleniyorsun anlamadım, haberi hemen yayalım ki insanlarda sevinsin benim gibi. Yoksa bebeklerini istemiyor musun çiçeğim.

Senin kararın, ama Alinin de haberi olmalı değil mi. Bebeklerin babası o, sakın söylemeden bir şeye kalkışma."

"İşte asıl mesele söyleyip söylememek. Ya " ben bebek istemiyorum bunları hemen aldıralım "derse.

Buna dayanamam abi, ben ne bebeklerimden ne de Alimden vazgeçemem .

Hem dayıma, Osman amcaya ve diğerlerine nasıl söylerim hamileyim diye. " Daha evlenmeden ne haltlar yediniz siz." derlerse utancımdan ölürüm.

Beni kim bilir, ne kadar ucuz sanacaklar. Ama ben Alimi çok sevdim o benim hayatımın ilkleri."

" Şimdi, dışarı çıkıp durumu anlatacağım, böyle kendi kendini yemekle olmaz. Bebeklerini kimse senden alamaz, bunu aklından çıkarma.

Kimse onları istemese de biz bakarız sen üzülme çiçeğim. Hadi ağlama artık bak bebekler de ağlak olur sonra."

Buğra, dışarı çıktıktan bir kaç dakika sonra Zeynep dışarıdan gelen," Allahhhhh! baba oluyorum ikiz babası!" diyen Alisinin sesiyle biraz olsun rahatlamıştı.

Kapı açılır açılmaz Ali, Zeynep'i kucakladığı gibi döndürmeye başladı. Bu arada öpülmedik bir yerini bırakmak istemiyordu.

"Hey, kız bebeklerini düşürecek, yavaş ol oğlum."

"Anne, rüyamı anlatmıştım değil mi, sana, bak, gerçek oldu ikizlerimiz olacak. Allah'ım ,ben nasıl bir iyilik yaptım ki beni böyle güzelliklerle ödüllendirdin."

"Yani, sen şimdi bebeklerimizi istiyorsun değil mi? Bana kızmadın yani, ikizlere bir şans vereceksin değil mi?"

"Zeynom, sen ne dediğinin farkındasın değil mi Hatunum, meleğim, nasıl istemem, senden ve benden bir parçayı.

Ben o kadar cani miyim? Sana böyle düşündürttüğüm için beni affet, ama neden böyle düşündüğünü anlamadım.

Onun için mi korkup konuşmadın benimle, Buğradan yardım istedin. Ben neyim, Zeynom, sana hiç güven veremedim mi ki, tüm o endişeleri yaşadın!"

Zeynep bu kez de Alisini kırdığı onu üzdüğü için gök gürültülü sağanağa başladı. Tek istediği kendini affettirmek ti. 

Ama, Alisi taş kesmiş, üzgün gözlerle kendisine bakıyordu.

"Hadi bakalım, bu kadar vukuat yeter. Ali al kucağına Zeynonu, serumu bitmek üzere, odasına çıkaralım sonrada evdekilere müjdeyi verelim. Artık kardeşimi üzmek yok tamam mı?"

"Bak oğlum, bundan sonra Zeynep için hassas günler başladı. Hamileler iki kat daha duygusal ve sulu gözlü olurlar. Çokça uyurlar, çabuk yorulurlar. Yarın benim doktoruma gidip düzenli kontrollere başlarız."

BENİ NEREDE UNUTTUN( bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin