Bölüm 11

235 16 0
                                    


"Buğra ben Canan hanımla öğlen yemeğe çıkacağım, haberin olsun. Şimdi buraya kadar beni ziyarete gelmiş ,olmaz desem nezaketsizlik olur, ne dersin ?"

"Tamam çiçeğim ama lütfen şirkete yakın bir yere gidin ve bana konum bildir. Az kaldı güzelim biraz sabret, sonra dilediğin gibi yaşayacaksın sana söz veriyorum. Her şey senin iyiliğin için."

Zeynep, odadan çıkınca Kemal bey oğluna dönüp, 

"Hayrola sen neden gelmiştin. Pek kahve için benim odama uğramazsın. Bak dört günün kaldı zaman azalıyor. Böyle davranırsan kızı kaçırırsın." 

"Bende onun için gelmiştim zaten, hem annemde buradayken şu soruma cevap verebilir misiniz. 

"Siz Zeynep'in gerçek halini biliyordunuz değil mi?"

Kemal bey, Canan hanıma bakıp göz kırptı .

"Evet biliyorduk. Bu zamanda, bu kadar düzgün birisini bulman zor, oğlum. Belki daha güzelini bulabilirsin, gerçi bulduğun boya küplerini  de biliyoruz ya neyse, ama Zeynep'in özelliklerini taşıyanını zor bulursun.

 Onu tanıdıkça sende bize hak vereceksin."

"Baba farkındaysan bu işin içinde hile var. Ben bu iddiadan vazgeçiyorum. Senin isteğini de kabul ediyorum. Ne kadar zor olabilir ki."

*Oh be, söyledim rahatladım .Ne bu ya! Kız beni üç günde maymun etti*.

Babam ve annem açıkça ve  senkronize bir halde* ohhhh *çektiklerinde gerçekten çok şaşırdım.

 Daha iki dakika önce kızı ayart diyen onlar değil miydi! Şimdi oh çekiyorlar. 

Yoksa tüm bu yaşananlar bir tür oyun muydu. Eğer oyunsa hiç sevmedim. Ve oyunsa elimden çekecekleri var. 

Kapı açılıp, Sibel tüm şımarıklığı ile "günaaayyydın. Oo tüm sevdiklerim de buradaymış." dediğinde, Banu neredeyse ağlamaklı bir ifadeyle!

 " Meşguller, haber vereyim dedim, ama olmadı," deyince, Sibel tüm küstahlığı ile 

"Hadi ,hadi şekerim, bana bir cappuccino  söyle bol köpüklü olsun teşekkürleeerr." 

Kemal bey Banu ya  "Önemle değil, "dedikten sonra oğluna öyle bir baktı ki, Ali özür diler gibi ellerini havaya kaldırdı.

 Sibel kırıtarak

 "Aaaaa, Canan teyzeciğim sizi de çok özlemiştim valla. Ali'ye kaç kere annenlere yemeğe gidelim bir hafta sonu dedim, ama dinletemedim," diyerek Canan hanıma sarılmaya yeltendi.

Cinleri tepesine çıkan Canan hanım soğuk bir şekilde bu girişimi savuşturarak sadece elini tokalaşmak için uzattı. 

Bakışlarıyla  Aliyi resmen dövdü. Kemal bey, elini dahi uzatmaya tenezzül etmeden,

" Şöyle oturun Sibel, neden gelmiştiniz?" dedi.

Ali işin çığırından çıkacağını anlayınca babasına dönüp,

" Yok oturmasın, kahvesini benim odamda içer, sizi de meşgul etmeyelim. Hem toplantı için bazı düzenlemeler yapmam gerekli. 

Sibel de zaten fazla kalamaz onun da işleri vardır değil mi Sibelciğim."

Sibel tüm rahatlığı ile, " Yooo bu gün okula gitmeyeceğim. Tüm o killer, çamurlar ellerimi bozuyor tırnaklarım mahvoldu, bak aşkitom.

 Öğlen yemek yeriz, dün akşam pek konuşamadık. Canan teyzede buradayken hep beraber şu boğazda yeni açılan yere gidelim. 

Tüm ünlüler paparazziler de oradaymış. Şöyle bir iki poz veririz basına. 

Hem ne zamandır birlikte pek resmimiz yok, ayrıldılar diye dedikodu yapıyorlarmış."  

Bu kadarı fazlaydı artık, Canan hanım ses tonunu pek önemsemeden, yüksek perdeden,

 "Sibel, seninle yenmek falan yemeye niyetimiz yok kızım. Bizim öğlene başka planlarımız var sen al aşkitonu, nereye gidiyorsanız gidin, biz yarın basından okuruz mutlu beraberliğinizi."

Biliyor musunuz sevgili okurlar, ben bu zamana kadar sadece okurdum. Yazma bilmezdim. Yazmaya yeni başladım düzgün ve okunur yazmayı da sizlerin önerileriyle başaracağım Teşekkürler.

Ali ,Sibel'in kolunu birazda çekiştirerek ,odadan çıkarttı.

"Hadi aşkıııım , beni öğlen yemeğine götür lütfen, dedikoduları bastıralım."

Ali,* çattık be* diye söylenirken Sibel, Ali'nin beline kolunu dolamış hafiften de poposunu okşuyordu. İşte Zeynep, lavabodan çıktığında, tam da bu manzarayla karşılaştı.

Kafasını önüne eğip odasına koşar adımlarla giderken Sibel 'in 

"Ay şekerim bu da neydi böyle, ığğğ rüküşlük sembolü. Ne zamandan beri şirkette böyleleri çalışıyor aşkiyom. Getir götür, işlerimi yapıyor."

Ali ,Sibel'in kolunu sıkarak odasına adeta itekledi.

"Ay kolumu morartacaksın ya, bu ne sabırsızlık. Hadi bana gidelim."

Ali artık patlama noktasına gelmişti,

"Bak kızım, bir daha bana haber vermeden buraya gelmeyeceksin, bu bir. Çalışanlar hakkında yorum yapmayacaksın bu iki.

Hadi şimdi git, işim gücüm var benim. Ha birde ben aramadan bana gelmek, aramak yok. Sıkıldım artık bu ilişkiden . Çok üzerime gelme tamam mı."

Sibel alt dudağını titreterek, " Tamam, hiç mi aramayacağım, ama ben seni öslerim aşkitom."

"Hadi Sibel hadi bir daha bana aşkitom falan da deme, gıcık olduğumu sana kaç kere söyleyeceğim."

Sibel, odadan ayrılınca Canan hanım sinirle kocasına bakıp ,

"Nereden buluyor böyle gerzekleri valla anlamıyorum, Kemalcim. Daha önceki hiç olmazsa bundan iki gömlek üstündü.

Biz hiç mi bir şey öğretemedik bu çocuğa. Güzellik anlayışı bu kadar sığ olabilir mi, bir insanın.

Bak Rızacığıma, Allah'tan hiç abisi gibi değil. Kimin nesi bu kız Kemal sen araştırmışsındır mutlaka".

"Daha altı aydır beraberler kızı iki kere gördüm şu samimiyete, şu küstahlığa bak."

Kemal bey, Rıza hakkında karısının yorumuna cevap vermeden içinden *Sen öyle san benim zarif karım* diye geçirdi.

"Sakin ol karıcım şimdi taşikardin başlayacak, bende o zaman Aliyi dağıtacağım. Eh genç çocuk en iyiyi bulana kadar biraz çöplüklerde dolanacak. Gençken hepimiz geçtik bu yollardan"

Canan hanım, adeta cırladı ben geçmedim, k o c a c ı ğ ı m hatırlatırım."

"Tabi ki Cananım ben erkeklerden bahsediyordum. Bak ben, kadınların en muhteşemini, en zarifini ve en aşk dolusunu kaptım."

Kemal bey ,karısını kollarına alarak sakinleştirdi.

"Hadi sen oyalan, ben de şu bir iki işi halledeyim. Öğlen olmadan. Sonrada gidip aşkitosunu bir hizaya çekeyim."

"Kemal, Zeynep'in odasına gitsem çok mu samimi olur?"

"Cananım, kız odasına ben bile girsem çalışırken tedirgin oluyor. Bir yandan işini yapıp, bir yandan seninle nasıl ilgilensin. 

Sen en iyisi benim tam karşımda otur. Akşam için hayaller kur. Bana sürpriz hani!" 

 Kemal bey flörtöz bir şekilde karısına baktı. Canan hanım kıkırdadı.

*Aşk için, sevişmek için yaşın hiç bir önemi yoktur. Sadece, uzun yıllar geçse de değer verdiğin insan ve sevginin var olması yeterli.*

Canan, kocasının karşısına oturduğunda aklından bunları geçiriyordu.

BENİ NEREDE UNUTTUN( bitti)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin