"Gitmeme izin verme."
***
Jungkook, belinde havluyla banyodan çıktı ve aynanın karşısına geçip makineyle saçlarını kurulamaya başladı.
Aynanın yansımasında yatağında uzanmış onu izleyen Ell'i görünce bağırarak önüne döndü.
"Yah! Niye hayalet gibi birden ortaya çıkıveriyorsun?!" dedi elini kalbine götürerek.
Ell ona ifadesiz bir yüzle bakarken Jungkook kırdığı potun farkına vararak dudaklarını birbirine bastırdı ve saç kurutma makinesini kapattı.
Kız derin bir nefes aldı. "Bana hâlâ kızgın mısın?" Dedi Jungkook'un karın kaslarının arasından süzülen bir damlayı gözleriyle takip ederek.
Jungkook onun baktığı yeri fark edince yüzünün yanmaya başladığını hissetti. Hızlıca başka bir havluyla kurulanıp üzerine bir tişört geçirdi.
"Bir erkeği gözlerinle taciz etmeye utanmıyor musun?"
Ell omuz silkti. "Seni her gün banyo yaparken izliyorum. Çıplak olarak." Diyerek sırıttı.
"NE?!" Jungkook'un gözleri kocaman olmuştu.
Ell bir kahkaha attı. "Sakin ol, tabii ki şakaydı."
Jungkook durmak bilmeyen kalp atışlarını dizginlemeye çalıştı ve derince bir nefes aldı. "Komik değildi. Hem de hiç."
Ell omuz silkip gülümsedi. "Aslında aklımdan geçmedi değil. Ama öyle iğrenç bir şey yapmam, merak etme."
Jungkook gözlerini kısarak ona baktı. "Bence de yapmamalısın."
"Sana bir şey sormuştum?" dedi Ell yatağın yanında duran komidindeki kitabı incelerken.
"Sana kızgındım, ama aynı zamanda öyle davrandığım için üzgünüm de." dedi yere bakarak. "Aslında yanına gelmeyi düşünüyordum ve-" sözünü kesem birden bire dibinde beliren Ell olmuştu.
Jungkook yutkunarak kendinden muhtemelen 5-6 cm kısa olan kıza baktı.
Ell soğuk ellerini onun yanaklarına koydu. "Çok sıcaksın."
Jungkook gözlerini kırpıştırdı ve kendi ellerini kızın yüzüne koydu.
Soğuktu. Buz gibi değildi, ama soğuktu.
Ell gözlerini kapattığında Jungkook onun yüzünü inceledi. Yüzündeki ifade sanki sıcaklığı hissetmek ister gibiydi.
Ell yavaşça geri çekildi. "Teşekkürler Jeon."
"Ne için?"
"Sıcaklığını benimle paylaştığın için."
Jungkook yavaşça başını salladı.
"Yanakların neden bu kadar kırmızı?" dedi Ell kaşlarını kaldırarak.
Jungkook şaşkınca bir şey söylemek için ağzını açtı ama diyecek söz bulamayınca tekrar kapattı.
Ell kıkırdadı ve kapıya doğru ilerledi. Kapıyı açtı ve dönüp Kook'a baktı. "Üstünü giyin, kahvaltı hazırlayacağım."
Jungkook başını sallamak dışında bir tepki veremedi.
Giyindikten sonra alt kata inip mutfağa yöneldi.
Sofra hazırdı, tam istediği gibi.
Bu oldukça tuhaftı, yani düşünsenize hayalet mi insan mı belli olmayan bir arkadaşınız var ve size sabahları kahvaltı hazırlıyor.
Jungkook error veren beynini kendine getirmek için başını sağa sola salladı ve masaya oturdu. Buna alışması gerekiyordu ama alışamıyordu.
Ell karşısındaki sandalyede ortaya çıkınca Jungkook'un yutmak üzere olduğu lokma boğazına kaçmıştı.
Öksürme seansından sonra bir pet şişe suyu bitirdi ve kaşlarını çatarak Ell'e baktı. "Ciddiyim, şunu yapmayı kes!"
Ell omuz silkti. "Elimde değil."
"Nasıl yani?"
"Nerde olmak istiyorsam orada oluyorum." Dedi Jungkook'un yarısını yemiş olduğu yumurtalı patatese bakarak. Ardından gözlerini onunkilere dikti.
"Ve şu sıralar halım dışında olmak istediğim yer, senin yanın Jeon."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• The Carpet Π Jeon Jungkook •
Fanfiction[04.04.2017 Gizem/Gerilim #3] Üniversiteyi yurt dışında okumak için Kore'den ayrılıp California'ya gelen Jeon Jungkook, kimsenin dilinden düşmeyen Frank's House'a taşınır. İnsanların onu hayalet dedikodularıyla uyarmasına kulak asmaz, eve taşınmakta...