"Aydınlığa giden yolda yol göstericim olacaksın."
***
"Beni iyi dinle Ellis." dedi Jungkook ciddiyetle ellerini masanın üzerinde birleştirerek.
"Şimdi bahsedeceklerim, eski acılarını hatırlatmama sebep olabilir ama ne olduğunu bilmek istiyorsan, buna katlanmalısın."
Ellis gözlerini kırpıştırarak ona baktı. Jungkook onun hakkında ne biliyor olabilirdi ki? En başından beri ona nesin sen diye soran o değil miydi?
"Sen, profesyonel bir astral seyahat yolcususun. Ama sen bile bunun farkında değilsin. Ailenin başına gelen kazanın ardından, pederin dediğine göre komaya girdin ve makinaya bağlı olarak yaşamaya devam ettin. Ve evet.. Bunu söylemek beni çok üzse de, ailen artık hayatta değil."
Ellis ona büyümüş gözlerle baktı. "Ailem.." bir süre gözlerini yere dikti. Daha sonra derin bir nefes alıp Jungkook'a döndü.
"A-astral seyahat da neyin nesi?"
"İnsanın uyku halinde ruhunun bedeninden ayrılarak etrafta dolanması. Başka bir deyişle, ikinci bir bedene sahip olmak. Hayaletlerle olan ortak özelliğin, sürekli bağlı olduğun şeyin yanında olman, yani halının. O halı senin için öyle değerliydi ki, farkında olmadan bedeninden ayrılıp kendini onun yanında buluyordun.
Herkes öldüğünü sanarken, birileri bir şekilde seni hayatta tutmayı başardı. İşin kısası, sen ölmedin, Ellis. Sadece gerçek bedeninden uzaktasın, ten renginin farklı olma nedeni de bu. Birbirimize nasıl dokunabildiğimiz hakkında ise bir fikrim yok, pederin dediğine göre bu tamamen senin yeteneğin. Bazen yok oluyormuş gibi hissettiğini söyledin, bunun sebebi de bedenine geri dönmek zorunda olmandı. Sonsuza dek bedeninden ayrı kalamazsın, aksi taktirde ölürsün.Beni en çok şaşırtan şey, Kore'ye kadar gelmen oldu. Bu kadar uzun mesafe bile kat edebiliyorsan bu aşırı yetenekli olduğun anlamına gelir."
"Dünyanın öbür ucunda olsan bile yanına gelirdim."
Ellis böyle söyleyince Jungkook gözlerini kaçırıp boğazını temizledi ve yanmaya başlayan yanaklarına hakim olmaya çalıştı.
"Benim yanıma geldin çünkü senin için değerliyim. Değil mi?" dedi masaya bakarak.
Ellis umursamaz gibi, "Halım kadar olamasada işte." dediğinde Jungkook güldü.
"Hadi ama kabul et, beni halından daha çok seviyorsun." dedi Jungkook sırıtarak ona doğru yaklaşıp.
"Hiçte bile. Kendini satsan halımı alamazsın."
Jungkook kahkaha atarken Ellis bu tatlı sesi sonsuza dek dinleyebileceğini düşündü.
"Çok acımasızsın." dedi Jungkook hala gülerken.
Ellis gülümsedi ve camdan dışarıya baktı. "Ee, sevgili ev arkadaşım," dedi imalı bir ses tonuyla."Planın nedir?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• The Carpet Π Jeon Jungkook •
Fanfiction[04.04.2017 Gizem/Gerilim #3] Üniversiteyi yurt dışında okumak için Kore'den ayrılıp California'ya gelen Jeon Jungkook, kimsenin dilinden düşmeyen Frank's House'a taşınır. İnsanların onu hayalet dedikodularıyla uyarmasına kulak asmaz, eve taşınmakta...