§The End§

17.9K 1.9K 910
                                    

"Dışarısı meleklerin uçması için yeterince sıcak."


***

Tik, tak. Tik, tak. Tik, tak.

Karşı taraftan gelen, saat olduğunu tahmin ettiği ses daha da netleşmeye başlamıştı.

Vücuduna hafif bir titreme yayıldı.

Elinin üzerinde hissettiği elin kime ait olduğunu çok iyi biliyordu.

Ağzını açmayı başardığında derin bir nefes alıp verdi.

Kalp atışları hızını artırırken makineden gelen sinyaller de bunu onaylıyordu.

Oldukça uzun süredir verdiği savaşın galibi olmasına çok az kalmıştı. Başını sağ tarafa doğru çevirdi.

Birkaç dakikanın ardından, Ağır ağır göz kapaklarını yukarı kaldırdı.

Uyanmıştı.

Bulanık görüşünün netleşmesi için yavaşça gözlerini kırpıştırdı.

Karşısında, koltukta uyuyakalmış olan çocuğa uzun uzun baktı. Elini sımsıkı kavramıştı, hiç bırakmayacak gibi. Başı koltuğun kenarına düşmüştü.

Yüzünün her santimini zihnine kazımak istercesine inceledi. O mükemmeldi, adeta bir melek gibiydi. Öyle masumdu ki...

Doğrulmak için çabaladı ama başaramadı.

Yeterince fazla beklemişti ve artık daha fazla beklemek istemiyordu. Vücudunda bulunan ve artık gereksiz olan kabloları çıkardı.

Ellerini yavaşça çekip yatağın iki kenarına koydu ve uzun uğraşlar sonucunda doğrulmayı başardı. Şimdi ki ise daha zordu.

Ellerini onun oturduğu koltuğun kenarlarına koydu ve tüm gücüyle ona doğru eğildi.

Yüzüne yaklaştıkça sanki kalbinde binlerce at koşturuyormuş gibi hissediyordu. Heyecan, gerginlik,mutluluk ve özlem hep birden vücudunu ele geçirirken, çocuğun kalp atışlarını duyup uyanmasından korkuyordu.

O, onu kim bilir kaç gündür, haftadır ya da aydır uyurken izliyordu?

Kendisinden tiksinti duydu. Bu çocuğun izlediği şey çökmüş ve cılız bir bedendi. Fakat kendisi uyurken o kadar mükemmeldi ki kız onu kıskanmıştı. Bu kadar harika olması haksızlıktı.

Başını hafifçe sağa doğru yatırdı ve dibinde duran biçimli dudaklara baktı.

O farkında olmasa bile, verdiği sözü tutmuştu.

Kızın gördüğü ilk şey, onun yüzüydü. Uyanıkken görmeyi hayal etse de uyurken görmesinin ayrı bir harikalığı vardı.

Ve şimdi kendi verdiği sözü tutma zamanı gelmişti.

Kuruyup çatlamış dudaklarını diliyle nemlendirdikten sonra, dudaklarını uzun zamandır hayalini kurduğu dudaklarla birleştirdi.

Kollarının direnci azalırken, artık geri çekilmesi gerektiğinin farkındaydı ama bunu yapmak istemiyordu. Bu sıcak ve yumuşak his öyle güzeldi ki; içinde tarif edilemez duygular barındırıyordu.

Jungkook dudaklarında hissettiği sıcaklıkla hafifçe kaşlarını çattı ve gözlerini kırpıştırarak açtı.

Hayal mi görüyordu? Yoksa güzel bir rüya mı?

Gözleri irileşirken ona doğru eğilmiş olan bedene baktı.

Cidden gerçek miydi?

Dudaklarında hissettiği baskı ona mı aitti?

• The Carpet Π Jeon Jungkook •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin