§35§

16K 1.6K 553
                                    

"Bana iyi gelmiyorsun ama bebeğim, seni istiyorum."


***


"Anladım.. Demek öyle birini tanımıyorsunuz."

Edward çenesini sıvazlayarak yaşlı adama başını salladı ve binadan uzaklaşıp diğerlerinin yanına yöneldi. "Buradakiler de hiçbir şey bilmiyor."

Jungkook sinirle ayağını yere vurdu. Sekiz gündür her yerde Brandon Frank'e dair bir iz arıyorlardı, etraftaki tanıdık tamımadık herkese sormuşlardı fakat bir sonuç alamamışlardı.

"Baksanıza, şimdi aklıma geldi de.. Kaza yaşandığında hangi hastaneye kaldırılmışlardı?" dedi Heilin kaşlarını çatarak.

"Californianın merkezdeki hastanesi olmalı." dedi Edward.

"İyi de, bu bizim ne işimize yarayacak?" dedi Cameron ellerini ceplerine koyarak.

"Eğer o hastanede hala aynı doktorlar çalışıyorsa, ve dediğiniz gibi Ell'in bedeni amcası tarafından alındıysa, yüksek ihtimalle o doktorlar nerede olduğunu biliyorlardır."

Jungkook yerdeki küçük taşlardan birini ayağıyla ittirdi. "Haklısın, gidip hastanedekilere sorabiliriz."

"Fakat kazanın ardından çok fazla zaman geçti, doktorlar değişmiş olmalı." dedi Cameron omuz silkerek.

"Bu kadar umutsuz olma evlat, yıllarca aynı hastanede çalışan insanlar da var." dedi Edward.

"Pekala, ama artık eve gitsek olur mu?  Çok yoruldum." dedi Cam esneyerek.

"Evet, ben de bittim. Yarın hastaneye gideriz Jungkook." dedi Helilin gözlerini Jungkook'a çevirerek.

"Eh, bende yoruldum. Dizlerim ağırmaya başladı. Yaşlı bir adamı oradan oraya konuşturuyorsunuz. Ben de eve gidiyorum, erken yatın ve iyice dinlenin." dedikten sonra el sallayıp evine doğru ilerlemeye başladı.

Jungkook somurttu. O hastaneye şimdi gitmek istiyordu. Daha fazla beklemek onu çıldırtmaktan başka işe yaramayacaktı. Üstelik yarın okul olduğunu düşündükçe daha da sinir oluyordu.

"Dostum, bebek gibi surat yapmayı bırak. Henüz pes etmedik tamam mı?  Sadece biz de insanız ve dinlenmeliyiz. Buna sen de dahilsin. Yarın okuldan sonra hemen hastaneye gideriz."

Jungkook bıkkınlıkla derin bir nefes aldı ve telefonunu çıkarıp saate baktı.

[20:37]

"Pekala. Gidelim...eve." dedi ve ifadesiz bir yüz takınıp ilerlemeye başladı.

Heilin Cameron'a doğru yaklaşıp,  "Şu aralar çok çabuk sinirleniyor," diye fısıldadı Jungkook'un arkasından bakarken. "Hıncını bizden çıkarmaz umarım."

Cam sırıttı. "Merak etme, eve gider gitmez Ellis'ciği onu sakinleştirir."

Heilin kıkırdadı. Ardından Jungkook'un peşinden ilerlediler.

Jungkook kapıyı açar açmaz odasına gitti ve sırt çantasını bir köşeye fırlattı.

Banyoya girip çıktıktan sonra kendini yatağa bıraktı. Uyursa zaman çabuk geçerdi değil mi?

"Görünüşe göre birileri hayattan bezmiş." dedi birden bire ortaya çıkan Ell.  Yatağının kenarında otururken Jungkook'a gülümsüyordu.

Jungkook başını sallayıp gülümsedi ve eliyle saçlarını geriye ittirdi. Yanaklarını havayla doldurup bıraktı. "Hastane yirmi dört saat açık. Bu da şimdi gitsem de olur demek oluyor."

Ellis kaşlarını kaldırarak ona baktı. "Neden hastaneye gideceksin? Bir şeyin mi var?"

Jungkook kızın endişeli yüzüne bakıp gülümsedi. Onun için endişelenmesi hoşuna gitmişti.

Neden hastaneye gitmek istediğini açıkladığında Ell gülümseyip başını salladı.

"Anladım. Ama bizimkiler haklı, dinlenmelisin. Zaten günlerdir kendini benim için yoruyorsun."

Jungkook omuz silkip dudak büzdü. Ellis onun bu çocuksu haline güldü.

"Bazen bir şeye ulaşmak için sabırlı olman gerekir."

Jungkook tek kaşını kaldırarak ona baktı. "Bu özlü sözü nereden öğrendin?"

Ell burukça gülümsedi. "Babamdan."

Jungkook başını salladı. "Sanırım haklı."

Ell derin bir iç çekip geriye doğru yatarak başını Jungkook'un karnına koydu.

"Babam her zaman başarılı biri olmamı istediğini söylerdi."

Jungkook gülümsedi. "Bence korku filmi oyuncusu olabilirsin, tam sana gör- Ah!!"

Jungkook karnına yediği yumrukla küçük çaplı bir bağırış kopardı.

"Aptal. Benimle dalga mı geçiyorsun?" dedi Ellis doğrulmuş bir şekilde sıkılmış yumruğuyla Jungkook'a bakarken.

Jungkook eliyle karnını tukarken sırıttı. "Ellerin çok ağırmış. Sadece ruhun bunu yapabiliyorsa gerçek bedenini düşünemiyorum bile.."

Ell tekrar ona vuracak gibi olunca Jungkook geriye çekilerek adeta yastığına yapıştı.  Ell güldü ve yumruk  yaptığı parmaklarını serbest bırakıp Jungkook'un yanağını okşadı.

"Düşündüm de.. Seni öpmek için uyanmayı beklememe gerek yok."

Jungkook kanın yanaklarına toplandığını hissederken kalp atışları hızlanmış ve gözleri kocaman olmuştu. 

Ellis onun yüzüne doğru yaklaşırken Jungkook istemsizce yutkundu.

Tanıdık telefon zili kulaklarını doldurduğunda ikisi birbirlerine öylece baktılar ve Ellis hızlıca geri çekildi.

Jungkook hala az önce yaşanan şeyin etkisinden çıkmamıştı.

"Baksana şu telefona."

Ellis'in uyarısıyla kendine gelip yapıştığı yataktan doğruldu ve komodinin üzerindeki telefonu aldı. 

Ekranda onu arayan şahsın adını görür görmez yüzünü buruşturdu.

'Garip şey'

Ne kadar harika (!) bir zamanlama, Jimin hyung!

***

Şapşik Jimin neden bu saatte arıyorsun tch tch ㅋㅋ

• The Carpet Π Jeon Jungkook •Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin