"O seni istiyor ama önce beni geçmeli."
***
"Jungkookie, neden biraz da benimle ilgilenmiyorsun? Sabahtan beri şu garip kitabı okumaktan bıkmadın mı?" dedi Jimin somurtarak.
"Sen bebek değilsin hyung." dedi Jungkook gözlerini kitaptan ayırmadan.
"Söylesene, evde bulduğun hazineyi kullanmayı düşünmüyor musun?" dedi Jimin birden.
Jungkook gözlerini ona çevirdi. "Asıl sahibi hala hayatta... Olabilir."
"Onların öldüğünü sanıyordum."
"Bende, ama... Bilmiyorum işte. Araştırmam gerekiyor."
"Neden hayaletli kitaplar okuyorsun o zaman? Yoksa miras hayaletlere mi kaldı?" dedi Jimin alayla.
"Belki de öyle." dedi Jungkook ifadesizce ona bakarak. Ardından yine kitaba döndü.
Jimin alaycı bir ses çıkardıktan sonra koltuktan kalktı. "Çok sıkıcısın. Ben dışarı çıkıyorum."
Jungkook ona bakmadan elini sallayınca Jimin homurdanarak kapıya ilerledi. "Aish bu çocuk cidden..."
Birkaç saat sonra Jungkook kitabı odasına bıraktı ve üzerini değişip dışarı çıktı. Etrafta dolanırken tanıdık bir yüz görünce olduğu yerde durdu.
Bu gerçek olamazdı değil mi?
Kendine gelip ilerlemeye başladığında kız çoktan kalabalığın arasında kaybolmuştu.
En sonunda bir sokağın arasına yöneldiğini görünce peşinden gitti.
Kalabalıktan uzaktaki ıssız sokaklara doğru ilerlerken arkasında hissettiği ürperti onu durdurdu.
"İblise yaklaşma."
Jungkook gözlerini kırpıştırarak başını sağa sola salladı. "Neden burada olduğunu öğrenmek zorundayım."
Ardından ilerlemeye devam etti."Burada ne işin var?" dedi Jungkook görüş alanına giren kıza bakarak.
Duvara yaslanmıştı ve yüzünde muzip bir gülümseme vardı. Saçlarını at kuruğu yapmıştı ve perçemleri yüzünün kenarına dökülüyordu.
"Görüşmeyeli çok oldu, Kook."
Jungkook kaşlarını çattı. "Kore'de ne işin var, Heilin?"
Heilin derin bir nefes alarak gökyüzüne baktı. "Güzel bir ülke. Özellikle tatil için."
"Sadece tatil için olduğundan şüpheliyim." dedi Jungkook kollarını göğsünde çaprazlayarak.
Heilin yaslandığı duvardan ayrıldı ve Jungkook'a doğru yürüdü. Gözlerindeki bakış okunamayacak kadar karmaşıktı."Seni özledim Kook.."
Jungkook yerinden kıpırdamadı. "En son ne konuştuğumuzu hatırlıyorsundur sanıyorum."
"Aradan uzun zaman geçti, ve senin o kadarda doğru söylediğini sanmıyorum." dedi Heilin ona yaklaşmaya devam ederken.
Jungkook kaşlarını kaldırdı. Ondan hoşlandığı barizdi. Onu bu kadar zaman sonra görmesine rağmen heyecanlandığını hissediyordu. Ama bunun ondan hoşlandığı için mi, yoksa başka bir şey yüzünden mi olduğunu bilmiyordu.
"Bence ikimizin de duyguları karşılıklı, Kookie." Heilin Kook'un yanına varmak üzereydi.
Kook tam bir şey söylemek için ağzını açmıştı ki, arkasından gelen ses onu böldü.
"Eğer ona bir adım daha yaklaşacak olursan, beynini ağzından çıkarırım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
• The Carpet Π Jeon Jungkook •
Fanfiction[04.04.2017 Gizem/Gerilim #3] Üniversiteyi yurt dışında okumak için Kore'den ayrılıp California'ya gelen Jeon Jungkook, kimsenin dilinden düşmeyen Frank's House'a taşınır. İnsanların onu hayalet dedikodularıyla uyarmasına kulak asmaz, eve taşınmakta...