***Siyahlar İçinde Kavuşup Griyi Doğurduk***

1.4K 77 1
                                    

Dün gece çok geç uyuduğumuz için akşama doğru kalkmıştım.Yan tarafıma baktığımda Andaç yanımda yoktu.Tam kalkıp onu aramaya başlayacakken yatağın kenarına bırakılmış bir not buldum. "Saat sekizde yazdığım adrese gel ve dolaptaki elbiseyi giy.Seni seviyorum"

Bıraktığı not yine bir şeylerin peşinde olduğunu gösteriyordu.Dünki haliyle bugünkü halini karşılaştırınca hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu.Sanki hiç üzülmemiş,hiç canı yanmamış gibi.Benim için yine kendini unutuyordu.Benim mutlu olmam için çabalıyordu.Ama o da çok iyi biliyordu ki eğer o mutluysa ben mutlu olabilirim.Sırf bu yüzden acılarını kenara atıyor ve mutlu oluyordu.Çünkü benim mutluluğum onda saklıydı.O mutlu olmazsa ben de olamazdım.

Düşüncelere daha fazla dalmadan saate baktım.Yediye geliyordu.Hazırlanmam için az bir vaktim vardı.Hemen yataktan kalktım ve banyoya girdim.Hızlıca bir duş aldıktan sonra odaya geçtim ve dolabı açtım.Andaç'ın bıraktığı elbiseyi elime aldım.Bembeyaz uzun ip asklı bir elbiseydi.Hiçbir zaman renkli şeyler giymezdim.Siyah tonlarından başka renk giymedim hiç.Karanlık ruhumu yansıtan renk siyah olduğu için siyahtan başka renk düşünemezdim.Özellikle de beyaz.Benim gibi siyah bir insan için fazlaydı beyaz renk.Ama Andaç şimdi yanına bembeyaz bir elbiseyle gitmemi istiyordu.Siyah ruhuma kendi ruhunun beyazını sıçratmıştı.Gitgide karışıyordu beyazı siyahıma.Şu anda bu elbiseyi giyecek olmam da bunun somut kanıtıydı.Elbiseyi giydim ve aynanın karşısına geçtim.Çok garip gelmişti bu halim.Beyazlar içindeki siyah ruhlu kız.Aynanın karşısında daha fazla oyalanmadan Andaç'ın bıraktığı adres kağıdını ve araba anahtarını alıp evden çıktım.Arabaya bindim.Adrese kısa sürede vardıktan sonra arabadan indim.Karşıma mumlarla aydınlatılmış yemyeşil bir bahçe bahçenin ortasında minderlerle oluşturulmuş bir köşe ve ortasında bir sofra.Her yer ışıl ışıldı.Harika bir görüntü vardı ve bu görüntü bile büyülenmeme yetmişti.Sofraya doğru yaklaştım.Sofranın ortasında bir kavonoz vardı ve kavonozun üzerinde "Beni " yazıyordu. Eğilip kavonozu açtığımda bir anda içinden bir sürü ateş böceği çıktı ve etrafı iyice aydınlattılar.Ateş böceklerini çok severdim.Küçükken abimle ormana gider ateş böceklerini görmek için saatlerce dolaşırdık.Şimdi ise karşımda yüzlercesi vardı ve ben bu görüntüde gözlerimi alamıyordum.Ateş böceklerini seyrederken arkamdan birisi sarıldı ve ben kendimi o kollara bıraktım.Çünkü bana böyle sarılabilecek tek kişi vardı

"Yüzünü görmediğin birinin kollarına kendini teslim etmemelisin güzelim"

"Beni böyle saracak tek kişi var"

Doğru söylüyordum.Ondan başka kimse sarılmazdı böyle bana.Sıkı sıkı.Bütün duygularını içime akıtırcasına.Ondan başka kimse sevmezdi böyle kendinden vazgeçecek kadar.Ondan başka kimse değer vermezdi böyle canını canıma katacak kadar.Ondan başka kimse çabalamazdı böyle büyük bir inançla.Bu yüzden bütün duygularımın ilkleri onunlaydı.O benim için tekti ve onun yerini alabilecek kimse yoktu.Beni kendine doğru çevirdi.Deniz gözleri yine aşkla parlıyordu.Yine güneş açmış hava pırıl pırıldı gözlerinde.İstediğim gibi.Ben onun gözlerinin mutlu tonunu seviyordum.Bakışlarından aşk dolu olanı seviyorum.Dudaklarıma doğru yaklaştı ve örttü dudaklarını dudaklarımın üstüne.Onu öpmem ya da onun beni öpmesi basit değildi.Nefes gibiydi,su gibiydi.Birbirimizden ayrıldığımızda elimden tuttu ve minderlere oturduk.

ZOR  (Siyah Serisi~1~)(TAMAMLANDI)  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin