7.2 'Emanet'

291 33 33
                                    

Multi:Uzay



Uçak iniş yaptıktan sonra Uzay'ların kiraladıkları arabaya eşyalarımızla beraber yürüdük. Havaalanın önünden kiralanan arabalarla yaklaşık yarım saatlik yolculuk yaptıktan sonra 2 katlı denizi gören ve havuzlu bir evin önünde durduk. Demek ki neymiş, bu hayatta hep zengin arkadaş edineceksin. Güldüm kendi kendime.

Ali yanıma gelip, "Ne oldu kanka? Neden gülüyorsun?" diye sordu.

"Zengin arkadaş ne kadar faydalı diye düşünüyordum."

Güldü bu sözlerime. "Her zaman keriz parası yemek zevklidir." Tam cümlesini tamamlamıştı ki, ensesine yediği tokatla yere kapaklandı. "Kapat şu çeneni." Uzay huzursuz görünüyordu. Nedenini anlamasam da umursamadım.

Kapıyı Ufuk açtıktan sonra bize döndü. "4 odamız var. O nedenle ikişer ikişer kalacağız."

Homurdandım. "Bu kadar büyük bir ev ve sadece 4 oda mı?" Gözlerini devirip beni duymazdan geldiler.

Uzay bu sefer konuşmaya başladı. "Nefes'le Alya aynı odada kalır. Berk bir odada kalır. Ufuk'la da Güneş kalır. Benim odam da belli zaten. İşte bu kadar." Sonunda Ufuk'a göz kırpınca Güneş kızarmıştı. Kıkırdadım. Bende olsam aynısını yapardım. Başkalarını utandırmak oldukça eğlenceliydi.

"Ponçiğim peki ya ben?" Dudaklarını büzüp masmavi gözlerini koskocaman yapan bir adet Ali'den daha tatlı bir şey var mı ya? Hemen yanına gitmek için yönelmiştim ki bir adet öküz gücü beni yerimde sabitledi. Uzay dudaklarını büzdü. Dudakları bu haldeyken tam öpülesi duruyordu. Kendi kendime düşündüğüm bu edepsiz şey utanmama sebep oldu. Resmen kendi kendimi bile utandırabiliyordum.

"Sende koltuklardan birine kıvran." Uzay eminim ki bu ayarlamayı bilerek yapmıştı. Yazıktı be çocuğa.

Hemen kaşlarımı çattım. "Nedenmiş ya? Yazık değil mi çocuğa? O niye koltukta uyuyor?" Hemen bana destek çıktı Ali. "Bu nasıl misafirperverlik?"

Uzay Ali'nin omzuna vurdu. "E yuh ama göçtü çocuğun omzu." Bu sefer bana dikti gözlerini. Sırıtıyordu. "Alışkın o. Bir şey olmaz." Emin olmak için gözlerimi Ali'ye diktim. "He kanki he. Doğru vallaha. Alıştım artık." Dedi ama acı çektiği her halinden belliydi.

Biz konuşmaya dalmışken, herkes yukarıya çıkmış odalarına geçmişti. Bende çıkacakken Uzay durdurdu beni. Ali'ye baş işareti verince Ali hemen ortalıktan kayboldu. Uzay'a soran gözlerle baktım. Hiçbir şey demeden kolumdan tutup beni bir yere doğru götürmeye başladı. Hiç direnmeden peşinden gittim. Zaten dirensem de ne bir şey değişmezdi. Öküz gücü sonuçta.

Beni mutfağa sokunca ona baktım. "Niye geldik şimdi buraya?" Omuz silkti. "Acıktım." Gözlerimi baydım. Mal mıydı neydi.

"Yemek ye o zaman?"

"Hazırlarsan yiyeceğim."

Gülümseyen yüzünü umursamadan omuz silktim. "Banane ya. Zaten çok yorgunum. Bir de yemekle uğraşamam. Dışarıdan getirt?"

Başını olumsuz anlamda salladı. "Dışarıdan yiyemediğimi biliyorsun."

"Kendin hazırla o zaman?"

Omuz silkti. "Ama ben senin hazırlamanı istiyorum." Ofladım bu haline. "Rahat bırakmayacaksın değil mi?" Başını olumsuz anlamda salladı. "Hadi ama çok açım."

Dolabı açıp salçalı makarna için malzemeleri çıkarttım. "Dolaplardaki malzemeler taze olduğuna göre yeni getirilmiş?"

"Evet. Geleceğimiz için aldırtıp, dolaba koydurttuk." Gözlerimi devirdim. "Zengin." Bu sefer o gözlerini devirdi. "Bu sefer parayla bir şey yapmadım. Yan villa da arkadaşım var. Ondan rica ettim. Anahtarları da ulaştırmak çok da zor olmadı."

Uzaydaki NefesimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin