Multi: Nefes
Bölüm şarkısı: 'IŞIL - Çözümüm Yok'
Uzay'ın gözden kaybolan arabasının arkasından kaç dakika baktım bilmiyorum. Ben transa girmiş gibi yola bakarken titreyen telefonum beni kendime getirdi. Alya'nın araması beni beklediğine işaretti büyük olasılıkla. Ben de kendime gelip hareketlendim. Apartmandan içeri girdim ve beni merdivenlerde bekleyen Alya'nın yanına hala akmakta ısrar eden ama benim durdurduğum gözyaşlarıyla gittim.
"Nefes! Ne oldu sana? Uzay'ın o tavırları neydi? Konuşsana!"
Alya'nın elinde bulunan zar zor taşıdığı hediye paketlerinin yarısını elinden alırken, özellikle Uzay'ın benim için kazandığı ayıcığı aldım. Asansörü çağırırken, "Odamda anlatacağım. Zaten her şeyi elime yüzüme bulaştırdım." Diye mırıldandım. Alya ise sessizce beni onaylayıp, açılan asansöre benden hemen sonra girdi.
Kısa sürede evimin bulunduğu kata ulaşıp, annemlerin uyuma ihtimalini düşünüp, çantamdan zar zor anahtarı çıkarıp, açtım kapıyı. Biz sessizce içeriye girerken, evin sessizliğinden onların uyuduklarını anladık.
Ayakkabılarımızı çıkarıp, yine aynı sessizlikle odama geçince kapıyı kapar kapamaz Alya bana döndü. "Nefes artık anlat! Neler oluyor aranızda? Hem senin bu halin ne?" Endişeli bakışları yüzümü talan ederken, ben ayıcığım hariç her şeyi yere bırakıp yatağımın üstüne oturdum. Alya da hemen yanıma geldi."Alya her şeyi berbat ettim. Uzay sevdiğim biri var deyince hiç aklıma ben olacağı gelmedi. İnci'dir dedim ya da eski okuldan herhangi biri. Çok kırdım onu! Onun hakkında söylediklerimi duydu kesin!"
Ben hızımı alamayarak her şeyi karman çorman anlatırken, gözyaşlarım artık durmadan akıyorlardı. Alya ise hiçbir şey anlamadığı belli olan bir yüz ifadesiyle bana bakıyordu.
"Nefes, şimdi sakin ol önce. Çünkü şuan ne sen bir şey anlatabiliyorsun ne de ben sana yardımcı olabiliyorum. Bu yüzden sakin olup bana her şeyi en başından anlatacaksın. Bugünden bahsetmiyorum. Bu bir şeylerin başlama zamanından bahsediyorum."
İlk kez bir şey başlamadığını inkar etmek yerine düşünmeye başladım. Her şeyin nasıl başladığını bilmiyordum ki bende. O yüzden aklıma gelen şeyleri anlatmaya başladım.
"Ben... Ben de bilmiyorum nasıl oldu. Birden gelişti her şey. Beni kıskandığını sırf bu yüzden eve 1 saat geç gitmesine rağmen taksi şoförüyle beni yalnız bırakmadığını kendisi söylemişti. Onun arabasına İnci bindiği için binmeyeceğimi söyledikten sonra kar lastiklerini bahane edip arabasını değiştirdiğini de biliyorum. Ne bileyim kıskanmayla koruma iç güdüsü arasında kalmıştım. Sonuçta Aras'ın emanetiydim."
"Uzay'ın sana olan tavrının koruma iç güdüsünden daha fazlası olduğunu hepimiz anlamıştık Nefes."
"Ben hariç." Sözünü kesmemi hiç umursamayarak devam etti.
"Evet sen hariç! Sana en başından dikkatli olmanı söylemiştim. Uzay neden beni veya Güneş'i değil de seni alıp çıktı o sinema salonundan? Baran'a neden bir türlü ısınamadı? Neden İnci senin hakkında yalan söyledi diye onu sildi? Hem de kolaylıkla? Peki neden sen bıçaklanınca en çok ağlayan, en çok acı çeken o oldu? Sen de o da hep emanet saçmalığının, koruma iç güdüsünün arkasına saklandınız. Ama bak hayat hiç beklemediğiniz yerden vurdu."
Alya'nın konuşmasını zar zor bastırdığım hıçkırıklarımla dinlerken, kalbimin acısı her şeyin önünde gibiydi. Kendimi konuşmaya bir şeyler söylemeye zorladım sonra. Anlatmalı bir yol bulmalıydım.
"Onunlayken mutluydum. Geç itiraf etsem de öyleydim. Bana laf sokmasına bulaşmasına bile o kadar alıştım ki. Nasıl oldu, nasıl gelişti bilmiyorum. Belki de Uzay beni sözleriyle sarsmasa hala farkında bile olmayacaktım. Uzay... Uzay'ın kalbi, ruhu, bedeni, her şeyi yaralı Alya. Ve ben bunu bile bile istemeden de olsa ona daha fazla acı çektirdim. Beni affetmez. Hem gururludur o. Bir daha çıkmaz karşıma."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzaydaki Nefesim
Novela Juvenil*** "İçinde bir yerlerde daha hiç büyümemiş kalbi kırık bir çocuk olduğunu biliyorum." Sarılışımızın el verdiği kadarıyla başını olumsuz anlamda salladı. "Benim içimdeki çocuğu daha büyümesine izin vermeden öldürdüler." *** Hayatımın çoğu monotonla...