10. 'Aptal aşık?'

185 29 14
                                    

Bölüm şarkısı: Pera- Seni Kaybettiğimde...

Multi: Uzay

Ev halkı duydukları kapı gürültüsünden dolayı uyanmıştı. İlk kendine gelebilen Uzay odasından hızlıca çıktı. Tam kapısının önünde de Ufuk uykulu haliyle ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

"Kapı sesi miydi o?" Berk odasından çıkmış yarı açık gözleriyle sorgularcasına onlara bakıyordu.

Uzay bu anlamsızlığa son vermek adına seri adımlarla merdivenleri inmeye başladı. Ufuk da hemen arkasından inerken düğmeye basıp etrafı aydınlığa kavuşturdu. Etrafa yarı kamaşmış gözlerle bakarlarken daha yeni odasından çıkan Ali korkuyla bir küfür mırıldandı.

"Neler olmuş burada!?" Alya'nın çığlığı hepsinin kulaklarını tırmalasa da ilk kez sessiz kalmışlardı. Uzay arkasına bakıp merdivenlerin farklı basamaklarında dizilmiş olan arkadaşlarına bakarken Nefes'in olmadığını fark etti.

"Nefes nerede?"

"Ne demek nerede? Nefes odada değil ki?" Herkes Alya'nın söyledikleri ile korkuyla gözlerini koskocaman açarlarken, Uzay yine ilk olarak hareketlenip mutfağa girdi. Etraftaki dağınıklığını karanlıkken bile fark edebiliyordu. Hemen elini düğmeye götürüp mutfağı da aydınlığa kavuşturduktan sonra, hemen ilk gözüne çarpan yerdeki kan damlaları oldu. Kan damlalarını gözleriyle takip edince, yerde kan gölünün ortasında yüz üstü yatan Nefes'i fark etti.

"N-nefes!" Hemen yanına diz çöküp saçlarını yüzünden kaldırırken, sesini duyan ev halkı mutfağa koşmuşlardı.

"Nefes güzelim, aç gözlerini! Nefes!" Uzay'ın bağırışları yüzünden polisle konuşmasını yarıda kesen Ufuk hızlıca telefonu kapatıp bu sefer ambulansı aramaya başlamıştı.

"Uzay! Ne oldu Nefes'e?" Berk'in titreyen sesiyle sorduğu soruyu es geçen Uzay titreyen elleriyle Nefes'in nabzını kontrol ettiğinde hissettiği hareketlenmeyle sönen umut ışıklarını yeniden yaktı.

"Nefes!" Herkes bir ağızdan bağırıp dururken Ufuk ambulansı beklemek yerine hızlıca arabasının anahtarlarını aldı.

"Berk! Yardım et! Hadi hemen hastaneye yetiştirelim!"

Berk'in yardımıyla onu sırt üstü çevirip kucağına alan Uzay, transa girmişçesine yalın ayak koşarak Ufuk'un hazırladığı arabaya bindi. Nefes'i kucağına yerleştirip, yüzündeki saçları çekerken aynı zamanda Ufuk'a, "Ağabey lütfen acele et! Ona bir şey olmasına izin verme! Hadi!" diye bağırıyordu.

Ufuk kimseyi beklemeden gaza basınca eve yakın olan hastaneye doğru yol almaya başladılar.

"Nefes! Güzelim aç gözlerini hadi! Bırakma kendini! Lütfen!"

"Uzay! Sakin ol kardeşim. Bir şey olmayacak ona." Ufuk hem arabayı hızlı bir şekilde kullanıp hem de Nefes'e sesini duyurmaya çalışan Uzay'ı sakinleştirmeye çalışıyordu.

Hala dokunamadıkları bıçak içindeyken arabada onu sarsmamak için sıkı sıkıya tutmuştu onu Uzay. İki yerden kanıyordu karın bölgesi.

"Ağabey! Daha hızlı git. Çok fazla kanıyor!" Gözleri dolarken aynı zamanda Nefes'i tutmakta oldukça zorlanıyordu Uzay.

Kısa sürede vardıkları hastanenin önüne geldiklerinde, Ufuk hızlıca inip, görevlilere seslendi. Hemen arabanın arka kapısına gelen sedyeye dikkatlice Nefes'i yatırdıktan sonra arabadan inip peşlerinden gitmeye başladılar.

"İki bıçak darbesi almış. Bıçak hala içinde. Ne kadar süre bu şekilde olduğu bilinmiyor. Oldukça fazla kan kaybetmiş." Hemşirelerden biri Ufuk'tan öğrendikleri bilgileri doktora anlatırken Uzay hala gözlerini Nefes'ten çekmiyordu. Elini sıkı sıkıya tutup, ona yalvaran gözlerle bakıyordu.

Uzaydaki NefesimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin