Multi: Uzay
Bölüm şarkısı: 'Multitap-Mutluyum'
Sabah yüzüme vuran güneş ışığıyla gülümseyip, gözlerimi araladım demek isterdim ama sonuç olarak bir film falan çekmiyorduk. İçeriden gelen, "Nefes! Kalk kız artık! Öğlen oldu!" Diye çemkiren annemin sesiyle uyandım. Evet bu öncekine oranla daha inandırıcı ve makul olandı. Yoksa ben kim yüzüme vuran güneş ışığıyla uyanıp gülümseyecek kişi kim? Ben olsa olsa o yüzüme vuran güneş ışığına kıçımı dönüp yatmaya devam ederdim.
Okulların kapanmasına son iki gün varken üç gündür okula gitmeyerek iyi mi kötü mü yaptığımı hala bilmiyordum. Okula gitsem hocaların sınav hakkında konuşmalarını çekecektim, evde kalınca da annemin çenesini. Son birkaç gündür işe geç gittiğinden beni uyandırma işlemini memnuniyetle üstlenip, göz yaşartacak bir performansla bunu başarıyordu. Üşenmesem beni uyandırdığı an ayağa kalkıp onu gururla alkışlayıp, başarılarının hemen bitmesini dileyecek durumdaydım.
Gece geç saatlere kadar test kitabının başında benden beklenmeyecek bir azimle soru çözdüğümden sabah uyanmak haliyle zor oluyordu. Ama annem bunu anlamayı reddedip hala beni uyandırma çabaları içindeydi. Halbuki ben gece boyu test kitabıyla o kadar içli dışlı olmuştum ki ona ithafen şarkı yazıp Whatsapp grubumuza bile yollamıştım. Tam yollarken de annem odama gelince hep telefonla oynadığım kanısına varıp test çözdüğüme inanmamıştı.
Annem beni uyandırıp evden çıktıktan sonra bende yataktan güç bela kalkıp telefonumu elime aldım. Herhangi bir mesaj ya da bir arama olmadığını görünce seslice homurdandım. Ben kimdim ki zaten? Niye arasınlar ki beni? Alt tarafı doğum günüm ne olacak? 18 olmuşsam ne olmuş hiiç yani!
Daha fazla sinirlenmemek için elimi yüzümü yıkayıp üzerimi değiştirdikten sonra mutfağa geçip bir şeyler atıştırdım. Bir şeylerden kastımın sadece nutella yemek olduğunu herkes bilirdi.
Tekrar elime telefonu alıp instagrama girip dolanmaya başladım. Aradan yaklaşık bir saat geçmesine rağmen herhangi bir doğum günü mesajı alamayınca neredeyse küçük çocuk gibi halıda yuvarlanmaya başlayacaktım ki kapının çalmasıyla koştur koştur kapıya ulaştım. Koskocaman gülümsemeyle kapıyı açıp karşımda Kaan'ı görünce az önceki halıda yuvarlanma işini tekrar gözden geçirmedim değil.
"Selam!" Diye neşeyle konuşup, bir anda bana sarılan Kaan'la donup kalsam da hızlıca toparlanıp uzaklaştım ondan.
"Selam." Onun sesine oranla benimki baya kısık ve merak doluydu. Ne için geldiğini hala anlamadığım kafasına dank edince elindeki daha önce fark etmediğim paketi bana uzatıp, "Doğum günün kutlu olsun!" Dedi. Şaşkınlıkla ona bakıp hala inanamazken tutukluğuma gülüp, "Beni içeri almayı düşünüyor musun yoksa kapı da durmak yeni misafir ağırlama şeklimi?" Deyince hızlıca kenara kayıp, "Geçsene?" Dedim.
Biraz önünden ilerleyip oturma odasına ulaşınca oturması için elimle koltuğu gösterdim. O oturunca benimde ayakta kalmamın anlamsız olacağını anlayıp bende koltuğa yerleşeceğim sırada tekrar kapının çalmasıyla elimde hala duran paketi kenara bırakıp Kaan'a bir bakış atıp kapıya doğru tekrar yürüdüm.
Kapıyı açıp karşımda bu sefer de Uzay'ı görünce önce istemsiz olarak gülümserken bir anda aklıma gelen Kaan faktörüyle yanlış anlaşılmaya müsait bir sesle, "Ne işin var senin burada?" Diye garip bir tepki gösterdim.
Bu halime göz devirip, "Sağ ol Minnie bende iyiyim. Neyse hadi hazırlan çıkıyoruz." Demesiyle kaşlarım merakla havaya kalktı.
"Nereye?"
![](https://img.wattpad.com/cover/78228130-288-k625783.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Uzaydaki Nefesim
Novela Juvenil*** "İçinde bir yerlerde daha hiç büyümemiş kalbi kırık bir çocuk olduğunu biliyorum." Sarılışımızın el verdiği kadarıyla başını olumsuz anlamda salladı. "Benim içimdeki çocuğu daha büyümesine izin vermeden öldürdüler." *** Hayatımın çoğu monotonla...