18. 'Yanımda kal'

157 22 15
                                    

Multi:Nefes

Bölüm şarkısı: Gökhan Türkmen -ft- Harun Kolçak 'Yanımda kal'


"Evet arkadaşlar! Hadi! Çok zor bir soru sormuşum gibi aval aval bakmayın yüzüme." Diyerek ellerini çırpıp, "Hadi kim cevap verecek artık!" Diye devam eden Dil ve Anlatım öğretmenimiz Şahin hocaya bir bakış atıp tekrar kafamı sıraya gömdüm.

Sınıftan yine ses seda çıkmayınca, her derste en az 3 kere söyleyip durduğu o muhteşem sözü tekrarlamaya başladı. "Arkadaşlar Necip Fazıl der ki;" dediği gibi tüm sınıf önce derin bir nefes alıp, onunla beraber son kalan kısmı söyledik. "Kim var denildiğinde ben varım ve benim olmadığım yerde hiç kimse yoktur, diyen bir nesil istiyoruz." Bize gözlük üstünden bir bakış atıp eliyle 'hadi' dercesine bir hareket yaptı. Bu tavrını her ne kadar düğünlerde 'Hadi oturmaya mı geldik?' Diyen teyzelerin tavrına benzetsem ne yazık ki bir tepki gösteremiyordum.

"Hocacığım karneye şunun şurasında bir hafta kalmışken neden hala ders işlediğimizi sorabilir miyim?" Sonunda dayanamayarak milli sorunumuz haline gelen durumu Şahin hocaya soran Ali'nin pişman olduğu aşikardı. Gerçi zaten olmalıydı. Adam bakışlarıyla bile 'Seni elektronik testereyle doğrarım çocuk' diyordu resmen.

"Evladım! Siz dönem bitti diye ne diye hemen gevşiyorsunuz? Sizin 2 ay sonra sınavınız yok mu? Ona hazırlanmak yerine, harıl harıl ders çalışmak yerine, ders işlemeyelim nasıl diyorsunuz?"

Her Allah'ı günü her öğün yemekten önce ve yemekten sonra düzenli olarak dinlediğimiz nasihatler esnasında başımı boş olan yan tarafıma çevirdim. Evet Uzay yoktu! Zaten karneye bir hafta kaldı diyerek neredeyse yılbaşından sonra doğru dürüst uğramadığı okula yine gelmemişti. Ama bir şekilde her şeye ulaşıp hiç bir haberden geri kalmıyordu.

Bu dönemin neredeyse nasıl geçtiğini bile anlayamamıştım. Uzay Afrodit'i evine aldıktan sonra haftada en az 3 kez onlarda buluşur olmuştuk. Annem bu kadar toplanmamıza kızsa da sınav yüzünden stres olmayayım diye çok da sıkıştırmıyordu.

Afrodit bana alıştığından beni gördüğü an yanımdan doğru dürüst ayrılmıyordu. Ali ve Güneş her ne kadar isteseler de yanımdan ayrılmayan gavurun kızı sadece Uzay'ı gördüğünde bana postayı koyuyordu. Afrodit Uzay'a gittiği an kendimi 3 çocukla sokakta kalmış 30'lu yaşlardaki bir kadın gibi hissediyorum. İlk zamanlar bunu aynen Uzay'ın önünde söylememe tepki olarak Uzay kahkahalarla gülüp, deli olduğumdan bahsetmişti. Ve ben de bu sözlerine tepki olarak tüm gün surat asmıştım.

Öyle böyle zar zor atlattığımız sınavlara hayvan gibi çalışmama rağmen istediğim düzeyde notlar alamamıştım. Notları aramızda en iyi olan Güneş'ti. Alya'nın benimkilerden çok da farkı yoktu. Berk ve Ali ise tam bir komediydi. Berk'in Ali'ye kopya verdiği yazılıların tümünde Ali Berk'i geçmişti. Berk bu duruma, "Hayat kopya verdiğin arkadaşının senden yüksek not alması kadar acımasız!" Diyerek günlerce edebiyat parçalamıştı.

Uzay'ın her ne kadar çalıştığını görmesek de benden hatta hepimizden yüksek notlar almıştı. Nedenini sorduğumda her zaman ki egoist tavrıyla dakikalarca zekasından bahsedip hepimizi gömmüştü adeta!

Baran'la aramızın düzelmesine başta herkes tepki gösterse de benim üstün çabalarım sayesinde hepsi susmuştu. Tabii bir kişi hariç! Uzay! Her seferinde Baran'a laf atıp onu sevmediğini o kadar belli ediyordu ki. Baran'la konuştuğumuz zamanlar bile bir anda bir yerlerden ortaya çıkıyordu. Baran'a gelirsek Uzay'ın tavırlarına sadece gülmekle yetiniyordu. Her ne kadar birbirimize bir şeyler anlatacağız desek de daha bir ilerleme gösterememiştik. Baran'ın sorunları olduğu ne kadar belli olsa da her soruşumda konuyu değiştirip, bana birkaç şey soruyordu ve konu dağılıyordu. Her ne kadar konunun dağılmasını engellemeye çalışsam da bir şekilde engel olamıyordum. Sadece benim anlattıklarımla geçiriyorduk vakitleri. Bir süre sonra anlatacak bir şey kalmayınca annemden, babamdan, Aras'tan bahsetmeye başlıyordum. O da hiç sıkılmadan beni dinliyordu.

Uzaydaki NefesimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin