7.1 'Mendebur Suratlı'

286 34 20
                                    

Multi:Nefes

Yerde oturmuş hıçkırıklarım iç çekişlere dönerken, boynuna kafamı gömdüğüm kişi hiç bıkmadan omzumu sıvazlıyor, arada bir de saçlarımdan öpüyordu. Ama hayattan öyle soyutlanmıştım ki bunları bile zar zor hissediyordum.

Yavaş yavaş toparlanıp ağabeyime ne olduğunu öğrenmeliydim. En önemlisi de anneme neler döndüğünü sormalıydım.

Yerimden kımıldanınca arkamdaki kişi de benimle birlikte hareketlendi. Benden önce kalkıp, koltuk altlarımdan tutup beni de kaldırdı. Kafamı kaldırıp kim olduğuna baktım. İlk kez sırıtmadan ya da sapıklık yapmadan yakın duruyorduk. Gökyüzü mavisindeki o duygular tamamen beni bitirmeye adaydı sanki. Endişe, hüzün ve korku...

Gözlerimi kaçırdım. Apartmana doğru döndüğümde herkesin gittiğini gördüm. Kim bilir Alya ne haldeydi. Hayal kırıklığına uğradığı büyük bir gerçekti. Ağabeyimin ona hiçbir açıklama yapmadan gitmesini kendine yediremeyeceğini biliyordum. Kendine kaçış yolları arayacaktı. Bu kaçış yolları bulup kendisine uygun olsa da olmasa da buna uyacağını az çok tahmin etmek mümkündü.

Apartmana doğru yürümeye başladım. Arkamdaki adım seslerinden Uzay'ın da peşimden geldiğini anladım. Arkamı hiç dönmeden ruhsuz bir şekilde yürüyüp merdivenleri çıktım.

Bizim kata ulaştığımda kapının açık olması işime yaramıştı. Kimseye görünmeden odama kapanmam en hayırlısı ve mantıklısı olacaktı benim için. Sorgularımı birkaç saat erteleyebilirdim.

Aynı adımlarla odamın yolunu tutarken oturma odasından beni gören babam hemen ayağa kalkıp bana doğru yöneldi. Yerimden kımıldamadan onu beklemeye başladım.

Onun gözleri de kan çanağına dönmüştü. Evet kesinlikle böyle çok ağlamam ve gitmemesi için yalvarmam çok normaldi. Çünkü okumak için gidiyor olsa babam değil ağlamak, üzülmezdi bile. Gurur duyardı yalnızca. Annem üzülürdü, ağlardı ama bu şekilde sanki evden cenaze çıkmışçasına değil.

"Kızım sen birkaç günlüğüne Berk'le beraber kal. En azından annen toparlayana kadar. Sen sınav senendesin. Bu durumun seni etkilemesini istemiyorum." Derken gözlerini tamamen bana dikmişti. Zaten itiraz edecek gücü kendimde bulamadığımdan başımı yalnızca onaylar anlamda salladım. Tek kelime etmeden ardımdan endişeli gözler bırakarak odama gittim.

Her ne halt dönüyorsa benden daha iyi saklayabilmek için yapıyorlardı bunu. Bunları bilmeme rağmen yine de salak gibi onaylamıştım. Babam da haklıydı sınav senemdi. Her ne kadar iyi hazırlanıyor olsak da en ufak bir şeyi kafama takan bir tip olarak oldukça uzun bir süre derslere odaklanamayacaktım.

Duşa gireceğim sırada Güneş odama girdi. Direkt konuşmaya başladı. Zaten bu kadar süre susması bile büyük bir mucizeydi. "Sınavlar ve hocalar tam gaz bastırmadan tatil niyetine Ufuk'la Uzay'ın İzmir'deki yazlığına gideceğiz." Gözlerimi devirdim. "İyi ne güzel. İyi eğlenceler size!" Sesimi içeridekiler de duysun diye yükseltmiştim. Zaten içeri gelirken Güneş kapıyı kapatmadığından duyduklarına emindim.

Bu sefer Ali'nin seslenmesiyle kesinlikle duyduklarını anladım. "Ponçik yanaklım. Gidiyoruz buralardan. Naz yapma kız!" İçeri doğru dönüp, "Bari sen yapma Ali!" diye seslendim. Bu sefer Berk araya girip, "Hemen hazırlan uçak senin yüzünden kaçacak. Eşya falan da unutma. Sonra orada senin 'ah şunu unuttum, vah şunu unuttum' tribini çekemem." Ofladım. "Gel-mi-yo-rum." Derken oturma odasına geçmiştim.

Uzay oturduğu koltuğa daha da yayılıp, "Fikrini sormadık." Dedi. Evet bu da geç kalmıştı gıcıklık yapmak için.

Tam konuşacakken babam girdi araya. "Nefes gidiyorsun. İtiraz kabul etmiyorum." Gözlerimi devirdim. "Baba az önce Berk'lerde kal diyen sen değil miydin? Şimdi de tatile git diyorsun." Gerçekten saçma olmuştu bu durum. İkisini birden yapamayacağıma göre.

Uzaydaki NefesimHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin