"Oha!" Kelimesi ağzımdan çıkıverdi. O an susmam daha iyi olacaktı eminim ama benim patavatsızlığım. Deniz ile göz göze geldik. Şuan bile o mavişlerine dalıp gidebilirim. Ama ortam müsait değil. Ege ile Selin'e gözlerimizi dikip öylece bakıyorduk. Dikizliyoruz da denebilir. Deniz eliyle gözlerimi kapattı. Elini çekmesi için 'yaa' diye bir ses çıkardığımda Selin ile Ege'cik bizi fark etmişlerdi sonunda.
"Demek dünyaya iniş yapabildiniz." Selin Ege'den hemen uzaklaştı. Suçlu çocuklar gibi yere bakıp ellerini arkada birleştirdi. Ayağı ile yeri eşeliyordu.
"Sizi müdüreye şikayet etmek istiyorum. Hangi ara oldu böyle birşey? Ben mi körüm?" Diyince hepsi birden kafasını salladı. "Yazık olsun size! Sevgililerden nefret ediyorum. Bir daha sakin böyle birşey yapmayın. Yoksa kafanıza çöp kutusu atarım. Ben bu yüzden okuldan atılıyordum. Selin kusura bakma ama bu pis kara çocuğu şikayet edeceğim." Diyip geriye dönmeye yeltendim ama sarı kolumdan tutup beni içeri çekerken aynı anda kapıyı kapattı.
"Bak! Bu konuda anlaşalım, şikayet etmek istiyorsan topluca gidelim." Kaşlarımı çattım. Anlamadım temalı bakışlarımı üstünde gezdirdim.
"Bende seni öperim!" İki adım gerileyip elimle ağzıma gizli fermuar çekip iki elimide ağzıma kapadım.
초초초초
"Hadi Deniz!" Diye kulağımın dibinde bağıran Selin'e sinirle baktım. O olaydan sonra sarının kankası kesilmişti başıma. Deniz ikinci setide kazanınca bizim okulun öğrencileri ayağa fırladı.Deniz sahadan çıkmak için yürümeye başladığında yere bakıp gülümsedi. Ayakta olan herkese ölümcül bakışlar attım. Beni tehtih etti. Beni, beni, Mavi Sungu'yu! Tamda en sevmediğim şeylerle. Öpmek nedir? Sen benim mahremime nasıl girersin? Seni okulun tepesinden aşağı sarkıtır aynı anda saçlarını maviye boyarım. Sinir şey. Seni sarı kafalı bay çok zeki aptal.
Güneş ortalarda olmadığı için diskalifiye olmuştu ve bu yüzden okulumuz dereceye girmemişti. Müdüre hanım çıldırmış bir şekilde etrafı arayıp arayıp durmuş ama bir türü bulamamıştı. Bu yüzden Deniz'e arattırmıştı. Tamam. Bir parça kıskandım. Olabilir. Mavilik hakkı.
"Can! Gidelim okuldan artık. Çok sıkıcı!" Cümle sonuna gelirken nefesim içime kaçmış gibi konuştum.
"Olmaz! Vaktim yok. Hayranlarımla buluşacağım." Diyip gıcık bir şekilde gözüne gözlüğünü taktı. Eline vurup gözlüğün düşmesini sağladığımda "N'apıyorsun Mavi?!" Diyerek sinirle baktı.
"Mal mısın Can? Başlarım hayranlarına sana da! Hepiniz katil olmama sebepsiniz." Diye bağırıp tribünden indim. Okulun çıkışına doğru giderken Deniz ile babasını gördüm. Deniz sinirli gibi duruyordu. Allah'ım! Aksiyon.
Aile meselelerine karışmam lazım olmaz!
Yemişim meselesini ya. Kurallara uyarsak asıl eğlenceyi kaçırırız.
Ama bu gizli şeyler.
İç sesimim ilk defa doğru söylüyordu. Belki bilmesem daha iyiydi. O yüzden etraflarından dolaşacağım. Hızla yürüyüp onları geçmek için yolu uzatıp diğer çıkıştan çıkmak için ilerledim. Duvarın kenarında oturup Can'ı beklemeye başladım. Arkamdan sesler gelmeye başladı. Benim olduğum yere doğru gelmişlerdi. Deniz'in babası konuşuyordu.
"Dereceye bile giremedin."
"Bu benden kaynaklanmıyor."
"Umrumda değil. Daha çok çalışmalısın."

ŞİMDİ OKUDUĞUN
~MAVİMSİ~ \\ NH \\
Ficção AdolescenteKüçük pembe şekerleri görebiliyordum sonra kase elimden kayıp düşüyor. Bazı aşklar kavuşmadan güzeldir... Mizah kurgusuyla başlayan aslında Niall Horan hayran kurgusu olup genç kurguya kayan bir türdür. "Mavi gözleri severim birde seninkileri..." ...