20. Bölüm ~ Yakalandın ~

211 20 2
                                    

"Alan arkaya versin!" Diye açıklamasını yapan edebiyat hocasına anlamsız gözlerle baktım. Elindeki kağıt tomarını en öndeki öğrenciye verip masasına geçti. Kağıtlar birer birer sahiplerini bulurken güzel edebiyatçımız 'kopya çekmek' hakkındaki günün anlam ve önemini vurgulayan konuşmasını yapmakla meşguldu. Günün anlam ve önemi dediysem paylaşmak sevaptır. Hele bilen bilmeyene öğretiyorsa bal, bal!

Önüme gelen kağıda bir bakış attım. Wi-fi şifresini benzer şeylerin yazılı olduğu kağıda sırıtarak 'ne de olsa senin sayende beleş yemek yiyeceğim.' Dedim. Matematik sınavının en güzel yanıydı ve sanırım ilk ve son güzel yanı. Bir daha ki matematik sınavına kim öle kim kala? Son yazılılar olunca ayrı bir güzeller. Yaz tatili yaklaşıyor. Yaşasın! 3 günlük dünyada 5 gün okula gidiyoruz dediğim günler bitmek üzere. Artık dondurma, uyku ve karpuz geliyor.

"Mavi?! Kızım iyi misin?" İrkilerek kendime geldim. Sınıfa kafa üstü bir iniş yaptıktan hemen sonra tepemde dikilen Özge hocaya baktım. "Yüzün soluk gibi. Hasta mısın?"

Sanki hastayım hocam desem kötü kadın kahkahası atıp öl! Diye bağırmayacak. Ben bilmez miyim sizi? Sadistlik kelimesinin türkçe sözlükte ki karşılığı.

"Çok iyiyim. Bi'şeyim yok." Diyip yalandan sırıttım. Yanımdan mini topuklu ayakkabısının sesini 'tak tuk' diye çıkara çıkara gitti. Evet! Kağıda dönelim. Dönmeden Can'a baktım. Köpek gibi çözüyor ha! Kafamı sırama çevirirken 180° derece çevirdim. Tüm sınıfa kötü kötü bakarken sarı ile göz göze geldik. Arkasını dönmüş mavişlerini bana çevirmiş melül melül bakıyordu. Yemek ısmarlayacak ya biliyor kendini. Bütün restoranı yemezsem ne olayım lan?! Özgüvenli bir gülüş atıp kafamı sıraya çevirdim.

Şimdi ilk sorumuza dönelim. Saçma salak aptalca bir sürü rakam ve harflerin bir araya geldiği soruya bakıyorum. Haliyle anlamıyorum. Matematikte harfler ne geziyor? Bunlar edebiyatta, dil ve anlatım da olurlar. Biz şimdi matematik sınavındayız. Çok ayıp! Dil ve anlatımda olsaydık tamam ama harflerin rakamlarla uyumu rezalet. Ben hayır diyorum ve 3 hayırla uğurluyoruz. Buldum! Y harfi koymuşlar. Y kaçıncı sırada? 28. O zaman 28'i 2'ye böl. Burada birde 3 var onunla topla ve cevap 17! Çok basit.

초초초초

Kağıdı öğretmen masasına koyup dışarı çıktım. Sanırım hepsi doğru. Ya işte kim? Ben ya ben. Ablanız star gençler! Zaten benim sallayıpta tutturamadığım bir tek top var. Kime atmak istesem başkasına geliyor. Onu da öğrensem kebapta işte zor be.

Sınıfın kapısını kapatıp koridorda havalı bir şekilde yürümeye başladım. İşte saçlarımı savurdum iki erkek bayıldı. Kızlar kudurdu, bakan bir daha baktı. "İnce, ince, eti motto çok ince, ince eti motto." Diye mırıldandım. Tabi bunlar olmadı sadece ellerim ceketimin cebinde öylece yürüdüm. Tek sorun krem rengi bir stillettom olmamasıydı. Reklamda öyleydi. Neyse bizde luppo yaparız. Güneş -sarı severin- üstüme un attığı koridor da yürüyünce luppo geldi aklıma. Allah aşkına siz o kadar evi dağıtın anneniz sadece luppo derdinde olsun. Yemin ederim benim annem olsaydı. Keskin nişancı gibi tek atışta alnımdan vururdu. Bu yüzden o görmeden acil yurt dışına falan kaçmam lazımdı.

O değil de, Güneş bugünde ortalarda yoktu! Acaba Deniz'den vazgeçip başka okulda birinci olmaya mı karar verdi? Hayır, zaten birinci olamadığı için Deniz'e gıcıklığı da vardı. Sen savaşla aşkı karıştırmışsın! Merakta etmiyor değilim. Neden turnuvaya katılmadı sormalıyım. Sonra lafımı sokup pis pis sırıtmam lazım.

Bir anda durdum. Elimi cebinden çıkarıp avcumun içindeki buruşmuş kağıda baktım. Bana böyle birşey yazmış olması çok güzel ama bir yanım sürekli ondan uzak durmamı istiyor. İçimde kötü bir his var. Sanki vampirmiş falan. Of... şakaya bile vurmak hoş değil. Ondan etkileniyorum ama içimde ona karşı bir sürü önyargı var. Ya da sadece birinin bana ilk defa böyle hareketlerle yaklaşması garibime gidiyor. Alışık değilim. Sonuçta en yakın arkadaşım bir erkek ve kendimi erkek fatma gibi hissediyorum. Bana fazla büyük bu davranışlar.

~MAVİMSİ~ \\ NH \\Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin