32. Bölüm ~Yok bu böyle olmaz!~

110 12 13
                                    

"Geç kızım." Fatma teyzenin açtığı kapıdan içeri girdim. Yol boyu ısrarlarına rağmen onların evinde kalmayı kabul etmemem büyük akıllılıktı. Fatma teyzenin ben demiştimleri, Haşmet amcanın nutukları da bir yere kadardı. Evimde yatıp kafa dinleyeceğim.

"Nasıl hissediyorsun?" Diyen yüzsüze çevirdim kafamı. Şuan beni tutmasına ihtiyacım olmasa bir dakika yanımda durdurmazdım. Sanki herşey onun yüzünden olmamış gibi birde yardım etmeye kalkıyordu. Kızlarla fingirderken hiç umrunda değildim. Ölümden dönünce mi kıymete bindim?!

"Bunun beni tutması şart mı?" Diye sordum Fatma teyzeye. Sanki kötü birşey demişim gibi işaret parmağını dudaklarına bastırdı. Hayır, daha yeni ölümden döndüm. Birde girmiş dibime dudaklarını yalıyor. Cazibesine kapılmamak için kafamı çevirdim. Hiçbir şeyden haberi olmayan Fatma teyze ise yatağımı düzeltiyordu.

"Şimdi uykusu gelir orada Fatma teyzecim. Salona getirseydin."

"Sana ne benden? Ayrıca uyurum uyumam sana ne?" Diye çemkirdim.

"Sakın! Doktoru duydun, uyumak yok. Hala tehlikeden uzaklaşmış sayılmazsın." Gayet makul bir cevap vermişti. Bunun üstüne diyecek lafım yoktu.

"Haklı olmandan nefret ediyorum."

"Bende seni seviyorum Mavi."

"Ben öyle mi dedim? Sevmiyorum ben seni. Bende ne? De ne? O eki kaldır aradan."

"Müthiş cazibeme kapıldığını mı söylüyorsun, duyamadım da." Yine o gülüşünü yaptı. Gelde aşık olma işte. Allah belamı bununla vermiş. Her bela sen gibi olsa taş yarim. Ama beni çok kırdın. Geldin, gelmeyede bilirdin. Ama gözüme soka soka kızlarla fingirdemeni affedemem.

"Valla atın beni denizlere ya. Buna muhtaç olacağıma boğulurum." Kolumu çekip ondan kurtardım. Beynimde hasarlar olduğu için tek başıma destek almadan ayakta duramıyordum. Kısaca özetlersem iyi halt ettim. Kolumu çektiğim an dengemi kaybedip arkaya doğru gittim. Gülüp, caka satmayı bir kenara bıraktığında anca beni yakalayabildi. Bu onun kutsal göreviydi. Gözlerine gözlerim yaklaştığında düşse miydim, diye düşünmeye başlamıştım. Bu nasıl bir iristir Rabbim. Ateş ediyor resmen.

Tamam! Deniz'i övmeler bittiğine göre artık kendime gelmem lazımdı. Bana yaklaşmak için her fırsatı değerlendiriyordu.

"Şey... kaldırsan diyorum artık."

"Zaman dursun istiyorum. Bizde şöyle olsak... seni taşımaya tüm ömrümde razıyım. Sonra sana doğru yaklaşsam..." dediğini yaptı. Yapma! Diye bağıran iç sesime uyup bunu daha fısıltıyla söyledim. Geliyordu.

"Yapma..." diye yalvardım. Kalbim dayanmazdı artık. Beyin, kalp, ciğer, damar derken yavaş yavaş ölüyordum. Burnu burnuma değdi, herşey bitti derken beni bu durumdan kurtaran Fatma teyzenin öksürüğü, havaya kalkan kaşı, yere vurup tempo tuttuğu ayağı ve hesap sorar göğsünde ellerini bağlayışı oldu. Deniz beni hemen kaldırıp koluma girdi tekrar. Gözlerini kaçırıp utançla uzaklara baktı.

"Fatma teyzem benim. Kadının gücü işte bu." Ona sarılmak için kollarımı iki yana açtım ve dengemi kaybedip popomun üstüne oturdum.

"Kızım ödümü kopardın. Ani hareketler yapma." Uslu kız olup başımı salladım. Elimi uzatıp beni kaldırmasını bekledim. Hala uzaklara bakan Deniz'i dürttüm.

"Al beni koltuğa." Elimi es geçip kucağına aldı. "Ben sana kucağına mı al dedim. İndir beni."

"Şimdi bir bırakırım..." kollarını çekmiş gibi yapıp beni korkuttu. "Bırakırım da neyse..." diye cümlesini tamamladı.

~MAVİMSİ~ \\ NH \\Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin