Eve geldiğim de elim ayağıma dolaşır gibi oldu. Çıkma teklifi etmişti. Allah! İçimdeki kolbastıya kulak veriyorum. İyi ki bulmuşlar bu kolbastıyı ya. Odama oynaya oynaya gittim.
"Dur bir dakika! Ben ne gideceğim?" Aklıma Şimşek gibi Çakan o düşünce ile yere boş boş baktım. Benim iki tane elbisem vardı onlarda cenaze elbisesi gibi siyahtı. Alışverişe gitsem kesin bulamam. Kararsızlık ustası olduğum için Selin'i aradım.
"Selin! Sana ihtiyacım var."
"Bir şey mi oldu? İyi misin? Nerdesin?!"
"Panik yok... aslında var! Benim bir elbiseye ihtiyacım var."
"Evde misin?"
"Evet!"
"Almilla'yı alıp geliyorum. Elbise işi bende. Bekle!" Diyip kapattı. İçime doğan mutlu bir ferahlıkla yatağıma atladım. Kakaolu sütlerim aklıma geldi.
Ne kadar oldu içmeyeli
Bilmiyorum geçen zamanı
Zamandan saymadım zaten
Sensiz geçen her anımı!Şarkı söyleye söyleye mutfağa gittim. Dolabı açıp içinden bir tane kakaolu süt aldım. Sonra bir süte birde dolaba bakıp yetmeyeceğine karar kıldım ve iki tane daha aldım. Birini yolda giderken içtim. Yatağa atlayıp telefonumu elime aldım. Mesaj vardı.
Deniz: 'Bugün kalp krizinden gitmemek için yanına sakinleştirici almayı unutma. Çok seksi olacağım.'
Son kelimeleri yüzünden yüzümü hissetmez oldum. Sapık sarı. Yazıp gönderdim.
"Gör bakalım kim kalp krizi geçiriyor!"
Muhtemelen sen! Çünkü daha ne gideceğini bile bilmiyorsun. Birde annen var. O saatte dışarı da olmana izin verir mi sanıyorsun?
İç sesim tüm meydan okuma ruhumu alt üst etmişti. Yatağın bir köşesine kıvrılıp annemi düşündüm. Sonumu kakaolu süt içerek izliyorum.
Yarım saat boyunca yerde öylece oturup karşı duvarı izledim. Hala da izliyorum ki bir anda kapı çaldı. Yerimden fırlayıp kapıya gittim.
"Selam!" Diye bağırdı ikiside. Selin'in elinde elbiseler, Almilla'nın elinde ayakkabılar vardı. Hemen onları içeri alıp odama götürdüm.
"Hadi giydirin beni!" Kollarımı iki yana açıp kafamı yukarı kaldırdım. Kucak isteyen çocuk gibi duruyordum. Baktım kimseden atak gelmiyorum eski halime dönüp kızlara baktım. Sırıtık bir ifadeyle bana bakıyorlardı.
"Geç kalıyorum ama."
"Önce nereye gittiğini söyle."
"Kimle gittiğini söyle."
"Romantik mi?"
"Sadece ikiniz mi olacaksınız?"
"Kim o kim duymak istiyorum."
"Hadi anlat." Kafam ikisinin arasında mekik dokuyordu. Masa tenisi izliyor gibi bir ona bir ona bakıyordum.
"Bir davete gidiyorum."
"Ne daveti?"
"Davet işte."
"Kimle?"
"Annemle."
"Yalancı! Yere baktın."
"Hayır!" Diye karşılık vermeye çalışsam da çoktan kurmaya başlamışlardı. Evliliğe kadar geldiklerinde araya girdim.
"Zaman geçiyor. O çoktan hazırlanmıştır."
"Kim!"
"Kim olacak! O kendini beğenmiş sapık sarı." Kendi kendimi ifşaladığımı fark edince kızlar gülmeye başladı. Konuşmaya devam ederken ilk elbisemi denedim.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
~MAVİMSİ~ \\ NH \\
Ficção AdolescenteKüçük pembe şekerleri görebiliyordum sonra kase elimden kayıp düşüyor. Bazı aşklar kavuşmadan güzeldir... Mizah kurgusuyla başlayan aslında Niall Horan hayran kurgusu olup genç kurguya kayan bir türdür. "Mavi gözleri severim birde seninkileri..." ...