Bölüm 1

4.6K 226 65
                                    


-"HAYIR! Gervase..." Kolumu yakaladı. Garry de ayaklanıp onu çekti.

-"Bırak gitsin."

-"HAYIR! HAYIR! Gitme! Lütfen... Gervase... Seni seviyorum..."

Onun haykırışlarını duymamaya çalışarak salonu terk ettim. Valizimi alıp çıktım. Oto parka inip arabama bindim ve yola koyuldum.

Kolumun birini açık cama yaslamış, yol alıyordum. Dünden de paramparçaydım. Öyle büyük bir sessizlik vardı ki ruhumda. Bu sessizlik aklımı kaçırtacak gibiydi. Elimi radyoya attım ve rastgele bir müzik kanalı açtım. Gidiyordum... Gidiyordum evimden. Gidiyordum kalbimden. Uzaklara, çok uzaklara...

Akşam olmak üzereyken varmıştım. Arabayı büyük bahçeye park edip indim. Verandada, sallanan sandalyelerinde dizlerinde battaniye ile oturup, birbiriyle uğraşan yaşlı anne babama bakıp gülümsedim. Geldiğimi fark etmemişlerdi. Taşlı yolda ilerleyip onlara yaklaşırken babam hızla ayağa fırladı.

-"Oğlum!"

-"Ah, Gervase!" Annemde hızla elindeki pembe çiçekli beyaz fincanı bıraktı ve ayaklandı.

-"Baba... Anne..."

Merdivenleri tırmanıp onlara doyasıya sarıldım. Öptüm, kokladım. Sığınacak bir liman aradığında ailenden daha iyi bir yer bulamazdın.

...

Akşam yemeğinden sonra annem mutfağı toparlarken, babamla beraber verandada oturuyorduk. Elimde çay fincanı, gözlerim ufka dalmış...

-"Neyin var Gervase?" Dönüp babama gülümsemeye çalışarak baktım. Aniden gözlerim doldu ve hızla boşaldı.

-"İyiyim."

-"Hadi oradan. Yaşlı olabilirim ama aptal değilim evlat." Elini omzuma attı. "Bana anlatabilirsin."

-"Yoruldum... Çok yoruldum baba..."

-"Hayat yorar insanı evlat. Öyle zamanlarda biraz inzivaya çekilmekte yarar var. Ama bunun süresini doğru ayarlamalısın. Yoksa o inziva seni tutsak eder. Beni anlıyor musun?"

-"Evet..."

-"Sen hep iyi bir çocuktun... Aferin." Diyerek güldü. Yüzümü kurulayarak ona gülümsedim. "Şimdi söyle bakalım. Nedir seni böyle üzen?"

-"Aşk..."

-"Mevzuu derin desene. Hoh hoh" diye alaycı bir şekilde güldü ve kahvesini yudumladı. "Anlat bakalım"

Ona Leon ve Garry' nin yaptıklarından bahsettim. Yaşadığım iç karmaşayı anlattım. Yeniden omzumu tutup sıktı.

-"Bak şimdi Garry' e çok kızdım. Eşek herif. Sana ders vermek ona mı kalmış? Koskoca adamsın sen. Leon da az değilmiş hani. Nasıl müsamaha gösterir? Hiç mi beyni yok bu çocuğun yahu?"

-"Leon biraz saftır. Kolay inanır. Garry' nin ona yardım edeceğine inanmış."

Babam gülümsedi. Gülümseyişi öyle güzeldi ki... Ben de gülümsedim istemsizce.

-"Ona sadece kızgınsın. Ama onu hala çok seviyorsun. Bak, hala onu savunuyorsun. Ona inanıyorsun."

-"Sanırım, evet. Ona inanıyorum. Sadece ben de ona bu yaptıklarının beni ne kadar acıttığını görmesi için bir ders vermek istiyorum. Oynadıkları oyunlardan bunaldım. Biraz da kafamı toparlamaya ihtiyacım var."

-"Ben her zaman yanındayım evlat."

-"Teşekkür ederim baba"

Çaylarımızı yudumlarken akşam iyice ilerliyordu. Kafamı kaldırıp yıldızlarla dolu gökyüzüne baktım. Beni düşünüyor muydu? Hala ağlıyor muydu? 'Ağlıyorsa Garry onu teselli ediyordur. Ne de olsa en iyi yaptığı şey değil mi?' Aklıma dolan düşünceler beni kızdırmaya başlayınca kalkıp çatı katındaki odama çıktım ve uzandım. Uyumaya ihtiyacım vardı. Uyumaya ve her şeyi unutmaya...

Candy Man IIIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin