Bölüm 39

1.8K 109 16
                                    

Lewis ile malikânenin içinde uzun bir yürüyüşten sonra bir odanın kapısının önünde durduk. Kapıyı tıklattı.

-"Girin" Sesi ile kapıyı açtı ve içeri girdi.

-"Misafirin var" dedi ve kenara çekildi. Bana baktı.

Neredeyse titriyordum. Kapıdan içeri girmiyor sadece içeri bakıyordum. Leon pudra rengi bir berjerde oturuyordu ki, babasının içeri girmesi ile ayağa kalkmıştı.

-"Kim?" diyerek bakışlarını kapıya yönelttiğinde beni gördü. Göz göze geldiğimizde bakışlarında gördüğüm şey sadece 'burada ne bok işin var' gibisinden bir şeylerdi. Ne özlem ve sevinç dolu bir ifade, ne de bir gülümseme.

-"Merhaba..." Sesim bile zor çıktı. Yutkundum. Lewis yanıma geri döndü.

-"Ben sizi yalnız bırakayım." Yanımdan geçip giderken kulağıma fısıldadı; "Umarım bu son konuşmanız olur" Ardından koridora yönelip yürümeye başladı.

Ona aldırış etmeden Leon'a baktım. Hala olduğum yerde duruyordum.

-"Konuşabilir miyiz?"

O da kıpırdamadan olduğu yerde durup kaşları çatık vaziyette bana bakıyordu.

-"Neden geldin?"

-"Seni görmek istedim."

Aniden bağırdı.

-"Ben senin yüzünü görmek istemiyorum! Rüyamda bile!"

-"Leon... Hiçbir şey sandığın gibi-"

-"KAPA ÇENENİ! Her şey tam da sandığım gibi! Sen beş para etmez herifin tekisin! Senden iğreniyorum! Def ol git evimden!" Sözleri ok gibi saplanıyordu kalbime... Bağırdıkça canım yanıyordu.

-"Haklısın öyleyim. Son bir kez olsun sakince konuşamaz mıyız?"

-"Konuşacak hiçbir şey yok! Sen benim duygularımla oynadın! Beni boş vaatlerinle kandırdın! O zamanlar sevdiğim için katlanıyordum. Ama artık sana ne sevgim, ne de saygım var. BİTTİ! Şimdi çık git buradan." Gözleri dolup, sesi boğulurken arkasını döndü.

Ne cesaretse yanına yaklaştım ve ona arkadan sarıldım. Hızla kollarımı ittirdi ve dönüp suratıma tokadı bastı.

-"DEFOL!"

Kalbim bir kere daha dağlandı ama ses etmedim. Başımı kaldırıp gözlerimi yeniden gözlerine diktim.

-"Gitmeyeceğim." Ağlamaya başlamıştı. Hızla nefes alıp veriyordu. "Durma. Bir daha vur! Canımı da alsan ses etmeyeceğim. Ama buradan gitmeyeceğim. Son nefesimi verene dek seninle olmak istiyorum."

Aniden histerik bir kahkaha patlattı ve bir tokat daha attı. Sonra bir tane daha ve bir tane daha... Hiç yerimden kıpırdamadan beni tokatlamasına izin veriyordum.

-"İğrenç bir herifsin! Seni kimse sevmezken ben sevdim, ben! Ne istedin tertemiz duygularımdan ha?! Ben seninle evlilik hayalleri kurarken sen beni defalarca yeniden aldattın! Oynadın benimle! Kullandın beni!" Her cümlenin sonunda bir tokat daha atıyordu. Tokatları şiddetlendikçe ağlaması da artıyordu. Hiç sesimi çıkarmıyordum. Aniden yakama yapıştı. "Neden?! Söyle neden!? Neden ben?" Hıçkırmaya başlamıştı. "Keşke senden kurtulabilseydim... Dante ile bir şansım olsaydı, senden kurtulmuş olacaktım. Olmadı..."

Beni bırakıp berjere çökerken kaşlarımı çattım. Ne suratımın acısı, ne de başka bir şey umurumda değildi. Söylediği son sözlere takılmıştım.

-"Dante de kim?"

Nefret dolu sulu bakışlarını gözlerime dikti ve tükürürcesine cevap verdi.

-"Yeni aşkım! SANA NE?"

Yeni aşk öyle mi? İşte bu yediğim en sağlam tokattı. Afalladım. Ama '...Olmadı' demişti değil mi? Yani o herif ile şansı yoktu. Her kim ise umurumda değildi. Candyman'imi, en güzel kır çiçeğimi ona verecek değildim. Eğilip Leon'un suratını sıkıca kavradım ve dudaklarımı hızla bastırdım. Leon böyle bir şey beklemiyordu. Tepki bile vermeye fırsatı olmadan dudaklarına yapışmıştım.

-"Mmmh!" Beni ittirmek istedi ama izin vermedim. Üzerine iyice kapanıp onu delicesine öptüm. Yüzünü bıraktığımda, hızla yana çevirdi. "Bırak beni!" Saçlarına yapıştım ve boynuna gömüldüm bu kez. "Ah! Gervase..." Beni ittirmeye çalıştı. Ama o narin kollarıyla beni ittirmesine imkân yoktu. Boynunu usul usul öpüp emiyordum. "B-Bı-rak... Ahhhhh... İstemiyorum.... Ger-vase..." Sesi inilti şekline bürününce, dudaklarımı boynundan kulağına kadar sürttüm ve kulağına fısıldadım.

-"Sen benimsin. Ben de seninim"

-"Sen ancak benim köpeğim olabilirsin" dediğinde başımı kaldırıp gözlerine baktım. "Seni sevmiyorum."

-"Seviyorsun" diyerek sırıttım. Kaşlarını çattı.

-"Sevmiyorum. Bırakmazsan çığlık atar, yardım çağırırım ve seni buradan attırırım."

-"Sensiz olmak gibi bir niyetim yok artık. Köpeğin olmam gerekiyorsa da olurum" diyerek dudaklarından bir öpücük daha aldım. Yüzümü ittirdi ve iğrenç bir şeymişim gibi baktı bana.

-"Demek öyle?"

-"Öyle"

Gözlerimin içine bakarak beni yakamdan tuttu ve dudaklarıma doğru fısıldadı.

-"Yanımda kalmana izin vereceğim ama bir şartla. Ben ne istersem onu yapacaksın"

-"Kabul" dediğimde pis pis sırıttı ve dudaklarımı yaladı.

Candy Man IIIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin