Ağır ağır gözlerimi açtım. Sağ yanımda uzanan Leon'a baktım. Elini yüzüne yaslamış bana bakıyordu.
-"Leon?"
-"Bay Dawies diyecektin sanırım?" diyerek tek kaşını kaldırdı.
-"Bir şey mi istemiştiniz?" dedim ve yavaşça kalkmak istediğimde epey canım yandı. "Ahhhh..."
-"Evet istemiştim. Ama sen burada horul horul uyurken duymadın."
-"Anlamadım?"
Yataktan kalktı ve kapıya yöneldi.
-"Akşam yemeği tam sekizdedir. Vale'ye yardım et. Hemen"
Tatlı suratı aniden acımasız bir ifadeye büründü ve odayı terk etti. Yavaşça toparlandım ve mutfağa indim. Vale servisleri hazırlıyordu.
-"Daha iyi misin?"
-"Eh, işte"
Yiyecekleri tabaklara koymasına yardım ettim ve masaya götürdüm. Lewis ve Leon çoktan buradaydı.
-"Biraz ağır hareket ediyor uşağın" dedi Lewis. Elimdekileri sertçe masaya bırakırken ona kötü bakışlar attım. "Ve terbiye edilmesi gerek" O da bana kötü bakışları attı ama eğleniyor gibiydi. Leon ile göz göze geldim. Ses etmedi.
Yemeği hazırladıktan sonra mutfakta Vale ile beraber yemek yiyordum. Hızlı adımlarla içeri dalan Leon beni kolumdan yakaladı ve sürüklemeye başladı.
-"Nereye?" demeye kalmadan kendimi onunla beraber koridorda buldum.
Hiç konuşmuyordu. Sadece hızlı adımlarla yürüyordu. Karanlık bir odaya girdik. Işıkları yaktı. İçerideki malzemeleri görünce kanım donmadı dersem yalan söylemiş olurdum. Fantezi odasıydı. İyi ama böyle bir malikanede ne işi vardı? Beni sırtımdan ittirdi.
-"Soyun!"
Dönüp yüzüne baktım.
-"Sağır mısın?! Sana soyunmanı emrettim!" Eline bir kırbaç aldı.
Dişlerimi sıkarak ağır ağır üniformamı çıkardım. Tamamen çırıl çıplak kalınca beni el bileklerimden duvara zincirledi. Bir kaç adım geriledikten sonra kırbacı bedenimde şakladı. Zaten hali hazırda yaralarım vardı. Bir de üzerine kırbaç gelince yeniden kanamaya başlamıştım.
-"Bana yaptıklarını sana ödeteceğim. Onca işini gördürür üstüne bir de taciz ederdin!" Bir kırbaç daha... Yanıma yaklaşıp çenemi tuttu. "Sana taciz mi etsem?" Direkt gözlerimin içine bakarken bakışlarımı kaçırdım. Elini bedenimde gezdirdi ve kalçama attı. Sağlam bir şaplak vurduktan sonra, parmağı deliğimi buldu. Diğer eliyle çenemi yeniden tuttu. "Seni şuracıkta kirletsem, yardım dilenecek misin? Kaçmak isteyecek misin?" Parmağını içeri itti. Sımsıkı gözlerimi yumdum.
-"Hayır" Sesim titriyordu.
Parmağını çekti ve uzaklaştı.
-"Seni becererek sana zevk yaşatmayacağım" Kırbacını yeniden salladı.
-"AH!"
-"KES SESİNİ!"
Dudaklarımı ısırdım. Aniden üzerime buz gibi bir kova su döktü. İnlememek için direniyordum. Yaralarım yanıyordu. Elindeki kovayı attıktan sonra kırbacı yeniden indirdi. Canımın acısından gözlerim yaşarsa da sesimi çıkarmıyordum. Aniden hırslandı.
-"Senden nefret ediyorum! Nefret! Nefret! NEFRET!" Ardı ardına indirdi kırbacı bedenime defalarca. Sonra fırlattı. Yanıma yeniden yanaşıp boğazımı sıktı. Titriyordum. "Şu halini de gördüm ya. Artık ölsem de keyifle ölürüm."
Gözlerimi açıp gözlerine baktım. Isırdığım dudağımı bıraktığımda kan sızmaya başladı. Ona acı acı gülümsedim.
-"De-vam – Et..." diye fısıldadım.
-"Lanet olsun..." Aniden ağlamaya başladı ve hızla odadan çıktı.
Zayıf bir inilti koptu dudaklarımdan. Ne kadar süre onun geri gelmesini bekledim bilmiyorum. Kapı açıldı ve elinde kocaman bir havluyla Lewis içeri girdi. Bana bakmamaya özen gösteriyordu. Havluyu belime sardı. Ellerimi zincirlerden kurtardı.
-"Vale?" diye seslendiğinde, uşak içeri girdi. Onun da elinde başka bir havlu vardı. Onunla da üst bedenimi sardılar ve beni odama kadar götürdüler.
Yatağıma oturtuğumda Lewis başımda dikiliyordu.
-"Olanlar için üzgünüm. Vale söylediğinde geç kalmıştım. Daha erken bilsem, onu durdurabilirdim."
-"İstesem ben de durdurabilirdim." Kafamı kaldırıp gözlerine baktım. "Ama öfkesini kusmasını istedim"
-"Kimse bu kadarını hak etmez Gervase" Kaşlarını çattı. "Gitmelisin. Onun daha ne kadar ileri gidebileceğini bilmiyorum. Git..."
Başımı yeniden eğdim.
(Y.N: @exosehuncu ' ya bölüm şarkısı önerisi için teşekkürler (: Haftaya görüşmek üzere... )
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Candy Man III
Romance"Candy Man" adlı hikayenin devamı niteliğinde olup, serinin üçüncü sezonudur.