Garry'nin sesi ile soğuk sular üzerime dökülmüşçesine taş kesmiştim. Hiç tepki veremeden öylesine bekliyordum.
-"Abi? Orada mısın? Alo?"
-"G-Garry..."
-"Leon diyorum. İngiltere'deki evine dönmüş."
O an gözlerimi kapatıp, derin bir nefes çektim.
-"Götünü sikeyim senin. Ben de Almanya'ya dönmüş zannettim."
Garry kahkaha patlattı.
-"Buraya neden dönsün ki? Sence her şeye rağmen sana döner mi?"
-"Kapa çeneni."
-"Git... Ona git... Konuş onunla"
-"Gitsem beni malikânenin kapısından sokmazlar"
-"Şansını dene. Seviyorsan git konuş bence. Aşk için değer. Seviyorsan değer. Her şeyi göze almaya değer."
-"Aptal olma."
-"Aptal olan sensin. O seni yıllarca karşılıksız sevdi. Hem de tüm ona yaptıklarına rağmen, tüm saçmalıklarına rağmen. Sen ise her seferinde aynı hataları yapmaya devam ettin ve onu paramparça bile hale getirdin. Biz böyle söz vermemiştik abi. Ona böyle sahip çıkmayacaktık biz. Koruyacaktık. Kollayacaktık. Onu en çok da sen korumalıyken en çok sen yaraladın." Garry konuşurken ağlamaya başlamıştım. Normalde bağırıp, onu susturmam, küfür etmem gerekirken susuyordum. Çünkü haklıydı. "Ben senin yerinde olsam Leon beni affetsin diye ona köle bile olurum. Tabi hala onu seviyorsan... Ben üzerime düşeni yaptım. Sana haberini verdim. Gerisi sana kalmış. Karar senin. Bu arada hesabına aylık ödeneğini yatırdım. İstediğin zaman alabilirsin. Şirketlerde durumlar da iyi. Şimdi kapatmam lazım. Anneme ve babama selamlar. Hafta sonu görüşürüz"
Garry benden cevap bile beklemeden kapatmıştı. Elimdeki telefonu yavaşça yerine bıraktım.
Telefonu kapattıktan sonra odama çıkıp yatağıma uzanmıştım. Ne yapmalıydım? Aylar sonra karşısına çıkıp hangi yüzle, ne diyecektim?
'Ben senin yerinde olsam Leon beni affetsin diye ona köle bile olurum. Tabi hala onu seviyorsan...'
Garry'nin sözleri zihnide yankılandı. Beni onu hala seviyordum. Peki ya o? Bıraktığım gibi olduğunu hiç sanmıyordum.
'... Aşk için değer. Seviyorsan değer. Her şeyi göze almaya değer."
Gitmeli miydim? Şansımı denese miydim? Hızla yataktan kalktım. Sanki aylardır bu kıvılcımı bekliyormuşum gibi, ölü bedenim canlandı. Üç beş parça elbisemi bir çantaya tıkıştırıp merdivenlerden hızla indim. Evde kimse yoktu hala. Masanın üzerine bir not yazıp arabama atladım ve havaalanının yolunu tuttum.
İlk bulduğum uçakla soluğu Londra'da aldım. Aktarmalardan ötürü canım çıkmış, saatlerce havaalanı banklarında sürünmüştüm. Garry'nin sözlerini kendi kendime tekrar ediyordum.
-"Aşk için değer."
Malikânenin kapısına geldiğimde çoktan sabah olmuştu. Görevli içeriyi arayıp geldiğimi haber verdikten sonra kapılar benim için açıldı.
Bay Lewis, benim için dış kapıya kadar çıkmıştı. Ama suratındaki soğuk ifadeden anladığım kadarıyla bu merasim pek de "hoş" gelmediğimi gösteriyordu.
-"Bay Rosswald"
Elimi sıkmayacağını bildiğimden uzatmadım bile. Önünde durdum ve soğuk yüzüne baktım. Leon ile birbirlerine o kadar çok benziyorlardı ki...
-"Bay Dawies"
-"Buraya neden geldiğinizi biliyorum. Ama sizi Leon ile görüştüremem."
-"Biliyorsunuz demek?" diyerek bakışlarımı birkaç saniyeliğine kaçırdım.
-"Elbette. Ayrıldığınızdan haberdarım. Dürüst olmak gerekirse yeniden bir araya gelmenizi de istemiyorum."
Yeniden göz göze geldiğimizde bakışlarındaki soğuk nefreti gördüm. Buraya kadar gelmişken onu görmeden dönmeyecektim.
-"Sadece konuşmak istiyorum onunla, belki de son bir kez"
'Son' kelimesini söylerken vurgulayarak söylemiştim ki izin koparabileyim. Derin bir iç çekti ve burnunu havaya dikerek arkasını döndü.
-"Beni takip edin."
Yan yan sırıttım ve onu takip ettim.
(Y.N: Sanırım birileri ters köşe oldu. Mutlu akşamlar efenim... Haftaya görüşmek üzere...)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Candy Man III
Romance"Candy Man" adlı hikayenin devamı niteliğinde olup, serinin üçüncü sezonudur.