Garry
Daha önce aldatılmamıştım. Asla aldatmamış biri olarak da bunu hak etmediğimi düşünüyordum. İlişkilerimde hep sadakat gösterirdim. O zaman Albert beni neden aldatmıştı? Buna bir türlü aklım ermiyordu. Abimin iddia ettiği gibi bir sürtük olduğuna inanmak istemesem de, telefonda gördüğüm görüntüleri unutamıyordum. Olayın yaşandığı gün Alejandro beni yalnız bırakmamıştı.
Arabamı bile almamış aval aval sokaklarda yürüyordum. Aniden yağmur bastırmıştı. Yağmur öyle hızlı yağıyordu ki, saniyeler içinde sırılsıklam olmuştum. Cadde bile ıslanmış, yanımdan geçen arabaların tekerlerinden sıçrayan sular, paçalarımı kirletmeye başlamıştı. Hiç birine aldırmadan yavaşça yürüyordum. Arkamda koşan birinin adım seslerini duymuş ama önemsememiştim. Biraz sonra koşan bana yetişmişti. Elindeki şemsiyeyi bana doğru tutan ve beni daha fazla ıslanmaktan koruyan kişi ise Alejandro' ydu.
-"Size eşlik edebilir miyim Bay Garry?"
-"Gerek yok. İyiyim"
-"Evim buraya yakın. Beraber bir kahve içebilir miyiz peki?"
-"Al... Çocuk bakıcılığı yapmana gerek yok. Ben çocuk değilim üstelik"
-"Lütfen... Israr ediyorum"
Durup, Alejandro' nun yüzüne baktım. Bana gülümsedi.
-"Pekâlâ, ama sadece bir kahve, sonrasına beni kendi halime bırakacaksın"
-"Nasıl isterseniz"
Anlaşılan beni rahat bırakacağı yoktu. Mecburen peşine takıldım. Beraber yağmurun altında, bir şemsiyeye sığmaya çalışarak sokaklarda yürüdük.
Evi hakikatten de yakındı. Bir apartmanın altıncı katında oturuyordu. Dairesinin kapısını açıp ışıkları yaktı ve beni davet etti.
-"Buyurun. Salon bu tarafta"
Bana eliyle salonu gösterdikten sonra, üzerinden sular damlayan paltomu çıkarıp ona uzattım ve salona ilerledim. Evi çok küçüktü. Salona geçtiğimde ikinci el bir sofa, ucuz bir halı, kahve sehpası, sıradan bir televizyon ünitesi ve bir berjerden başka bir şey yoktu. Zaten bu saydıklarım salonu doldurmaya yetmişti. Etrafıma bakınmaya devam ederek sofaya oturdum. Gözüme duvardaki bir resim çarptı. Alejandro ve bir kıza aitti bu resim.
Biraz sonra Alejandro üzerini değiştirmişti. Elinde bir havluyla yanıma geldi. Havluyu bana uzattı. Alıp saçlarımı kurulamaya giriştim.
-"Sağ ol, Al" Gözüm hala resimdeydi. Başımla işaret ederek sordum. "Güzel kızmış. Kız arkadaşın mı?"
Al ise kıkırdadı.
-"Kız kardeşim."
-"Hadi ya. Hiç benzemiyorsunuz"
-"Evet. Birimiz annemize, diğerimiz babamıza benziyor."
Gülümsedim.
-"Siz de Bay Rosswald ile pek benzemiyorsunuz açıkçası" dedi.
-"Öyle. O büyük büyük babamıza benziyormuş. Annem öyle diyor" Elimdeki havluyu koltuğun kenarına bırakırken aklıma takılan bir şeyi dile getirdim.
-"Onu seviyorsun değil mi? Yani abimi..."
-"Onu herkes seviyor efendim"
-"Ah, lütfen... Kes şunu. Burada çalışan, işveren değiliz. Bana sadece Garry de."
-"Peki."
-"Sormak istediğim şey... Ona âşık mısın?"
-"Hayır, değilim" dediğinde dönüp ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Candy Man III
Romance"Candy Man" adlı hikayenin devamı niteliğinde olup, serinin üçüncü sezonudur.