Elimde içmekten çok hoşlandığım kırmızı şarap, camdan dışarı, Paris'in ışıltılı sokaklarına bakıyordum. Üzerimde son derece pahalı bir takım vardı. Boynuma sardığım turkuaz fuları düzelttim. Bardağı bitirip yavaşça sehpaya bıraktım ve paltomu alıp odayı terk ettim.
Kiraladığım limuzin otelin kapısında beni bekliyordu.
-"Buyurun efendim" diyerek kapımı açan şoföre nazikçe gülümseyip arabaya bindim. Şoför de bindikten sonra, cıvıl cıvıl sokaklarda ilerlemeye başladık. "Nereye gitmek istersiniz Bay Dawies?"
-"Le Casino De Le Circus" dedim ve yan yan gülümsedim.
-"Emredersiniz"
Araba kumarhaneye yaklaştıkça içimde bir heyecan vardı. Uzun zaman sonra ilk kez böyle heyecanlı hissediyordum. Kapının önünde durunca derin bir nefes aldım. Utanmasam titreyecektim. Şoför inip, kapımı açınca yavaşça arabadan indim. Kendimden emin adımlarla içeri girdim. Vestiyer üzerimdeki bej kaşmir paltoyu aldıktan sonra ilerledim. Dün etrafında kalabalığın olduğu masaya geçip oturdum. Bugün sakin görünüyordu. Sadece iki kişi vardı. Bana tuhaf bir şey görmüş gibi baktılar. Onlara başımla selam verip gülümsedim. Sonra beklemeye başladım.
Neredeyse yarım saattir bekliyordum ama Gambit ortalarda yoktu. Masada oturan kırmızı saçlı adamın yanına yaklaştım.
-"Affedersiniz. Bir şey sorabilir miyim?" dedim İngilizce konuşarak.
-"Tabi, buyurun"
-"Dün burada Gambit adında biri vardı. Kumarbaz olduğunu söylemişti. Her gün geldiğini düşünmüştüm. Acaba yanıldım mı?" dedim ve nazikçe gülümsedim. Kırmızı saçlı adam sırıttı.
-"Tabi ki yanılmadınız. Bakın" diyerek başıyla kapıyı gösterdi.
Üzerinde sıradan bir buz mavisi gömlek, siyah bir cepken ve siyah bir pantolon vardı. Kravatını düzeltip yürürken çevredekiler onu selamlıyordu. Herkese sadece başıyla selam verip ilerledi. Yanımıza yaklaşırken kırmızı saçlı adama sırıttı ve beni görmesiyle gülümsemesi kayboldu.
-"Bonsoir patron"
-"Bonsoir" diyerek yanıma gelip oturdu.
Şaşırmıştım. Ona bakmamaya çalıştım ilk başta. Cebinden sigarasını çıkarıp yaktı. Kırmızı saçlı herifle bir şeyler konuştuktan sonra yanlarına başka biri daha geldi. Mavi saçlı orta boylu bir adamdı. Kırmızı saçlıyla oldukça yakın olduklarını fark etmiştim. Aniden kulağımda bir nefes hissettim.
-"Ne istiyorsun?"
Yavaşça dönüp buz mavisi gözleriyle buluştum. Bakışları esir ediciydi. Nefesimi kesiyordu.
-"Pokere geldim" diyerek gülümsemeye çalıştım. Başını çekip yan yan sırıttı ve sigarasından bir duman çekti.
-"Üstündeki fiyakalı kıyafetlere bakılırsa altın topları olan birisin."
Söylediği şeyle aniden kızarmıştım. Ama tavrımı bozmamalıydım.
-"Öyleyim" dedim. Yüzüme bakmıyordu ama eğlendiği belliydi.
-"Kimin için çalışıyorsun ve benden ne istiyorsun?"
Sigarasından bir duman daha çekip yüzüme baktı ve dumanını yüzüme üfledi. Dumandan gözlerim yandı ve acıdı. Kırıştırıp elimle dumanı kovaladım. Sonra gülümsedim. Elimi kravatına atıp hafifçe çektim.
-"Ben İngiliz bir lordunun oğluyum ve kimse için çalışmıyorum. Ne istediğime gelirsek... Bence gayet iyi anladın" dedim ve göz kırptım.
Yüzüme boş boş baktı ve aniden dişlerini göstererek sırıttı. Aniden kendimi havada buldum.
-"Kimin ne siki olduğun umurumda değil sürtük. Sevgilime elini sürmeye kalkarsan o altın toplarını keserim" dedi beni yakamdan kaldıran siyahlar içindeki, uzun saçlı adam ve aniden yere bıraktı. Satanistlere benziyordu. Sonra Gambit'in yanına oturdu ve dudaklarına kapandı.
Şok içindeydim ve yerden bile kalkamıyordum. Kırmızı saçlı adam yanıma gelip beni kaldırdı ve sürüklemeye başladı.
-"İyi misin dostum?"
-"Ah... Evet. Teşekkür ederim" dedim üzerimi düzeltirken. Yürüyor ama dönüp arkama bakıyordum. Gözlerini dahi boyamış olan genç adam arkamdan öldürücü bakışlarla beni süzüyordu. Kırmızı saçlı adamla birlikte bara yöneldik. Mavi saçlı da bize katıldı.
Bar taburesinde otururken dönüp hala onlara bakıyordum. Kırmızı saçlı elini uzattı.
-"Ben Paul ve bu da eşim Simon" Yanındaki mavi saçlıyı gösterdi.
Elini tutup sıktım.
-"Memnun oldum. Ben de Leon Dawies."
-"Bizde memnun olduk" dedi Simon. "Kötü bir niyetin yoktu belki ama çatabileceğin en yanlış adama çattın"
-"Kesinlikle" diyerek güldü Paul.
-"Gambit'in hetero olduğunu zannederken, böyle biriyle olduğunu görmek beni şaşırttı" Sahte bir gülümseme yerleştirdim suratıma. Dünden beri onu düşünüp üzerine hayaller bile kurmuştum.
-"Hetero sandıysan neden yanaştın?" dedi Simon. Gözlerine baktım.
-"Şansımı denemek istedim"
-"Onlar evli"
Bir şok daha....
-"Evli?"
-"Evet, geçen sene evlendiler. Gambit çok sadık bir adamdır. Eğlenmek gibi bir amacın varsa unut gitsin. İzninle" diyerek uzaklaştı Simon. Paul de arkasından kalktı.
-"Senin için üzgünüm Leon. Ama şansını başka yerde denemelisin" Omzumu tutup sıktı ve Simon'u takip etti.
Yine hüsran... Sessizce kumarhaneyi terk ettim. Limuzinin içinde giderken hala o gözleri düşünüyordum. Şıpsevdi gibi hemen kaptırmıştım kendimi. Hayatında birilerinin olabileceğini tahmin etmem gerekiyordu oysa. Kalbim acıyarak otelin yolunu tuttum. Odama vardığımda tüm eşyalarımı toplayıp, otelden hızla çıkışımı yaptım ve havaalanına yöneldim. Maceralarıma artık son vermem gerekiyordu. Ait olduğum yere dönmem gerekiyordu.
(Y.N: Kelime hataları varsa gözümden kaçan, mazur görün. Gözden geçirmeden yayımladım. Düzelteceğim)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Candy Man III
عاطفية"Candy Man" adlı hikayenin devamı niteliğinde olup, serinin üçüncü sezonudur.