Parfüm reklamları, iç çamaşırı reklamları, elbise reklamları, afişler, dergiler... Kutlama yemekleri, davetler, defileler... Kendimi işe vermiştim. Deli gibi çalışıyordum. Boş zamanlarımı ise spor salonunda harcıyordum. Ünüm daha da artmıştı. Billboardlar resimlerimle doluydu. Her oynadığım reklamdan hemen sonra bir yenisini alıyordum. Vücudumu iyice geliştirmiştim. Bana bir bakan dönüp bir daha bakıyordu. Ama ne para, ne ün, ne benimle yatmak için sıraya giren insanlar, hiç biri umurumda değildi.
Sahi kaç gün, kaç hafta geçmişti aradan? Zaman kavramımı yitirmiştim iyice. Gittiğini öğrendiğim gün durmuştu zamanım ve ben, geriye kalan asılı zamanda kaybolmuştum. Geriye sadece kocaman bir boşluk kalmıştı. Kocaman bir hiçlik...
Büyük siyah, kadife pufun üzerine uzanmış poz veriyordum. Fotoğrafçı art arda basıyordu deklanşöre.
-"Gömleğin düğmelerini biraz açın, öyle de poz alalım"
Asistanım yanıma gelip düğmelerimi açıp çekildi. Fotoğrafçı işine devam etti. Çekimler bittiğinde asistanım yeniden yanıma yaklaştı. Üzerimi giyinmeme yardım ediyordu.
-"Bugün başka çekim var mı?" diye sordum gözlüğümü takarken.
-"Hayır efendim."
-"İyi."
Leon' un ofisteki yerini asla dolduramıyordu Albert. Oldukça yavaştı ve kafası çoğu şeye basmıyordu. Albert sadece bir asistandı, Leon ise her şey...
Ofisime dönüp koltuğuma yerleştiğimde, koltuğumun arkasına geçip omuzlarımı tuttu.
-"Poz vermekten kasılmışsınızdır. Sizi biraz gevşeteyim"
-"İstemez" diyerek ellerini ittirdim. Omuzlarımı bırakıp masanın başında dikildi. Ona tip tip bakarken gülümsedi.
-"Muhteşem bir vücudunuz var. Size hayran olmamak elde değil"
Bakışları işveliydi. Hiç istifimi bozmadan önümdeki dosyayı açtım.
-"Bana asılmayı kes. İşini yap. Yoksa seni kovarım"
-"Af edersiniz"
Bir de kardeşimin sevgilisi olacaktı. Her fırsatta bana dokunuyor, şuh bakışlar atıyor, o bakışları atarken de alt dudağını dişliyordu. Ona bir 'gel' desem anında kıçını bana sunacağına emindim. Sürtüğün tekiydi. Aslında bu sarkıntılıkları sadece bana yapıyordu. Nedenini de anlamış değildim. Bu davranışlarını Garry' nin yakalamasını bekliyordum.
Garry ile aramız bir daha eskisi gibi olmamıştı. Tony' i ise çok sert bir şekilde geri çevirdiğim için artık benimle ilgilemiyordu. İşi bırakacağı zaman yakındı. Buna emindim.
Candy Man' e geçtiğimde masamda bir zarf buldum. İçinde tuhaf bir yazı vardı.
'Beni çok şaşırttın'
Kaşlarımı çatarak kâğıda baktım. Zarfın arkasını çevirdim. Boştu. Ne bir isim, ne bir adres... Kim koymuştu ki bunu buraya? Önemsemeyerek bir kenara attım.
Kapım tıkladı ve açıldı. Alejandro içeri girdi. Masama yaklaşıp oturdu.
-"N'aber Al?"
-"Sizi çok özledim. Gelip bir ziyaret edeyim dedim."
-"Teşekkür ederim"
Elini saçlarıma attı. Parmaklarını saçlarımın arasına daldırıp çıkardı. Elini ittirdim. Kimse ile oynaşacak halim yoktu.
-"Uzun zamandır birlikte olmuyoruz. Bir sorun mu var?"
Elimdeki raporu bırakıp ona baktım.
-"Anlamadım?"
-"Yani... Son zamanlarda kimse ile sevişmediğinizi duydum. Benimle de sevişmiyorsunuz. Bir sorununuz mu var? Yardım edebileceğim-"
-"Hayır." Sözünü kestim. Söylediği şey sinirimi bozmuştu. "Her şey yolunda. Sadece artık eskisi gibi biri değilim o kadar."
-"Bu da ne demek?"
-"Bu; artık kimse ile düşüp kalkmıyorum demek"
-"Siz çok tanınmış bir kazanovasınız. Buna inanmam imkânsız."
-"İster inan ister inanma. Bundan sonra böyle."
-"Ne oldu da bu kadar değiştiniz?"
-"Orası sen ilgilendirmez. Haddini bil." Sesim de bakışlarım da sertti.
-"Ben... Sadece merak etmiştim. Özür dilerim." Yavaşça masamdan kalktı. Kaşlarımı çatarak raporu incelemeye devam ettim. "Sanırım gitsem iyi olacak. İyi çalışmalar." Ona cevap vermedim ve o sessizce çıkıp gitti.
Garry haklıydı. Çalışanlarla çok yüz göz olmuştum. Hepsi fazla şımarmıştı. Ama şımarıklık yaptıkları devir kapanmıştı. Hiç biri umurumda bile değildi. Ne eski tatlar, ne yeni tatlılar... Hiç biri ağzımdaki bu kekremsi tadı götüremezdi. Hayatımın tek bir Candy Man' i vardı ve istediğim tek tat onunkiyken, o da avuçlarımda eriyip gitmişti.
Akşam iş çıkışı rutin bir şekilde spor salonuna yöneldim. Ne barlar da ne gece kulüplerinde takılmıyordum artık. Gittiğim tek adres burasıydı. Programımı tamamlayıp evimin yolunu tuttum. Hayatım öyle monotonlaşmıştı ki... Bazen babam arıyordu ve hal hatır soruyordu. Ona olanları anlattığımda gelip destek olmak istemişti ama reddetmiştim. Yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Yalnız kalıp tüm gerçeklerle ve kendimle yüzleşmeliydim. Yüzleşiyor, yüzleştikçe de aklım başıma geliyordu.
Arabadan inip evimin yolunu tuttum. Anahtarlarımı cebimden çıkardığım sırada paspasın üzerinde bir zarf buldum. Etrafıma anlamsızca bakındım. Görünürde kimse yoktu. Anahtarı kilide geçirip kapıyı açtığımda hala beyaz zarfa bakıyordum. Yine üzerinde ne bir isim, ne bir adres vardı. Işıkları yakıp salona yöneldim. Sofaya oturup zarfı açtım.
'Hesaplaşmak istiyorum. Yarın akşam saat dokuzda aşağıdaki adrese gel.'
...
Tüm gece o zarfı düşünmüştüm. Ertesi gün de çalıştığım süre boyunca aklımdan çıkmamıştı.
-"Kim? Kimin benimle ne derdi vardı ki? Hesaplaşma öyle mi..." diye söyleniyordum mektupta bahsi geçen adrese giderken. Sırf merakımdan gidiyordum. Arabayı oldukça yavaş kullanıyordum. Ne olur ne olmaz diye silahımı da almıştım.
Vardığımda arabayı park edip indim. Kim beni gecenin bir vaktinde eski bir kâğıt deposuna çağırırdı ki? 'Oğlum Gervase, kesin canını yaktığın biri seni burada bir köpek gibi öldürüp atacak' dedi içimden bir ses. Silahımı belimden çıkarıp emniyetini kapadım.
-"Bay Rosswald?" diye seslendi biri. Karanlıktı. Yüzünü göremiyordum. "Silahınızı indirin"
-"Kimsin sen?"
-"Beni buraya Bay Davies gönderdi. Benimle gelin lütfen."
Beni gecenin bir vakti buraya sürüklediği yetmedi, bir de ayağına götürtüyordu öyle mi? Zaten en başından buraya gelmem hataydı.
-"Seninle hiçbir yere gelmiyorum. O ödlek patronuna söyle, benimle ne derdi varsa gelip kendisi söylesin. Ben kimsenin ayağına gitmem!"
-"Zorluk çıkarmayın Bay Rosswald"
-"Git kendini sik. Ben buradan gidiyorum."
Küfrederek arabama yönelmiştim ki, aniden enseme yediğim darbe ile kendimi kaybettim.
(Y.N: Hayır yanlış hatırlamıyorsunuz. Bu şarkı Kumarbaz'ın büyük poker bölümünün şarkısıydı. Aksiyonlu bölümlerde kullanmak keyifli. Eminem severlere sevgilerle (; Resim temsili "Gervase" efenim. Esen kalın. Haftaya görüşmek üzere...)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Candy Man III
Romance"Candy Man" adlı hikayenin devamı niteliğinde olup, serinin üçüncü sezonudur.