Reverse (6)

68 8 114
                                    

[Teru]

"Bir antlaşma yapalım?" Gözleri şaşkınlıkla açıldı.

"Antlaşma mı?"

"Evet. Karşılığında sadece masumiyetimi geri istiyorum. Bunun için benden ne istiyorsan -yapabileceğim şeyleri tabi ki- yapacağım." Lavi'nin yüzünü düşünceli bir hal aldı.

"İstediklerimi yapacaksın demek."

"Evet. Tabi bir süre belirleyeceğiz. Süre bittiğinde de masumiyetimi geri vereceksin."

"Çok tehlikeli olmasına rağmen bir noahı kandıracağım, tamamen benimle olma zamanını da erteleyeceğim öyle mi? Üstelik şu an sana istediğimi yapabilecek durumdayken."

"Evet şu an bana istediğini yapabilirsin ama zorla yaptığın her şey sana olan hislerimi kötüye çevirir. Senin asıl planın da başta kötü olsada benim içimdeki aşkı uyandırmaya çalışmak. Bu şekilde ise senden nefret etmemi sağlarsın. Ayrıca henüz bana karşı kötü bir şey yapmamış oluyorsun ve seçeneklerini de arttırmış oluyorsun."

"Ne yani Kara Emire mi katılabileceğimi söylüyorsun?" Bir anda durdum. Lavi'nin Noahların yanında değil de Kara Emir'de olduğunu düşündüm. Her şey ne kadar da farklı olurdu... Ona kırgın olsamda eninde sonunda kendini affettirirdi ve biz... Sonunda beraber olabilecektik. Her sabah aynı kahvaltı masasına oturup birlikte yemek yiyebilirdik. El ele tutuşup şehirde dolaşabilirdik. Ya da binanın dev terasına çıkıp gökyüzünü seyredebilirdik. Tıpkı eskisi gibi...

"Teru?" Düşüncelerden sıyrılarak Lavi'nin gözlerine baktım. Anlamaya çalışıyordum. Hala çocukken ki saflığında mıydı? Yoksa kötülükle kararmış gözler miydi? Çok düşündüm. Ama tek görebildiğim aşktı.

  Ben gözlerine bakarken bana daha da yaklaşmıştı. Bir anda o anın büyüsü bozuldu ve ben bakışlarımı kaçırdım.

"H-Her neyse anlattım işte. Bu seçeneğin daha mantıklı olduğu çok açık." Lavi bakışlarını bana dikti ve çapkın bir şekilde gülümsedi.

"Az önce ne düşünüyordun?"

"Ne?"

"Gözlerime bakarken...ne düşünüyordun Teru?" Daha da uzak bir köşeye baktım. Cevap vermek istemiyordum.

"Unutma yalan söyleyemezsin. Bir antlaşmamız var." Kabul ettiğini duyunca heyecanla ona döndüm. Ama bu yaptığıma hemen pişman oldum. O kadar yakındık ki!

"Sözlerini unutma Teru dediklerimi yapacaksın." Sonra geri çekildi ve katlanmış kollarını düzeltmeye başladı. Uzun ceketini giydi ve kapşonunu örttü.

"Bunu güvenli bir yere saklayacağım ve üzerine büyü koruması yerleştireceğim. Merak etme Noah gelmeden dönerim." Başımı evet anlamında salladım.

  O camdan atlayarak çıktığında ben de bu dediklerimden sonra ne yapacağımı düşünüyordum.

  Bir süre sonra yatakta yuvarlanıp dakikaları saymayı bırakmıştım. Şu an çok tehlikeli bir şey yapıyordum aslında. Noah Lavi'den önce gelirse beni öldürebilirdi. Zaten onların insan olan Lavi'yi nasıl aralarına aldıklarını bilmiyordum. Ama onu pek sevmediklerine de emindim. 

  Eğer Noah planı anlarsa Lavi'yi de beni de öldürmeye çalışırdı. Bense şu an dövüşecek durumda değildim. 

  Lavi şu an hayatını tehlikeye atıyordu. Ona bir şey olsa ne olur diye düşündüm? Acaba eskisi gibi kara emirde exorcist olabilir miydim? Her kırmızı rengi gördüğümde aklıma gelen o histen nasıl kurtulacaktım peki? Biriktirdiğim onca hayali nereye gömecektim? Gözlerimin yavaşça dolduğunu hissettim. Lavi'yi tekrar görmeyecek olsam bile bir yerlerde var olduğunu bilmek bile beni rahatlatırdı eskiden. Aynı gökyüzünün altında aynı yıldıza bakmak bile...

Laru StoriesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin