Real World (8)

13 3 132
                                    

Benim duygusal durumumu anlatan neredeyse 2000 kelimelik güzel bir bölüm oldu herkese iyi okumalar!

***

 Geriliyorum. Geriliyorum... Hemde çok geriliyorum! Hala arkamda beni takip eden biriyle dolaşıyorum. Komui'yle yaptığımız konuşmaya göre 38 dakika sonra Kanda'yla buluşacağım noktaya gitmeliyim.(Neden 40 değil de 38?) Bunun için yolda oldukça oyalanmam gerekiyor. Bulunduğum alışveriş merkezi oldukça küçüktü. Bulunduğum katta bakabileceğim bir kaç mağazadan başka bir şey yoktu. Ne yapacağıma karar vermeliydim. Zamanımı burada oyalanarak mı geçirmeliydim yoksa cadde oyalanarak mı? Vaktimi iyi ayarlamalıydım çok geç gidersem Kanda beni aramak için oradan ayrılabilir yada peşimdeki kişi harekete geçebilir. Mağazalara girmeden vitrinlerine bakmaya karar verdim. İkinci mağazanın vitrinine bakarken bir kıyafet hoşuma gitmiş gibi telefonumu çıkarıp resmini çektim. Tabi bu aynı zamanda saati kontrol etmek için bir bahaneydi. 15 dakika harcamıştım. Artık buradan çıkma zamanım gelmişti. Yavaşça yürüyen merdivenlere yöneldim. Aşağı indikten sonra binadan çıktım. Şimdi caddede duruyordum. Doğru tarafın hangisi olduğuna emin olarak yürümeye başladım. Yol boyunca yürürken dükkanlara baktım. Bana hitap eden hiç bir şey yoktu... Tamir dükkanları, teknoloji mağazaları, erkek giyim dükkanları, kafeler...

    Bir anda tekrar endişelenmeye başladım. Kendimi sakinleştirmek için gökyüzüne baktım. Bugün hava açıktı ve güzel bir mavilik üzerime uzanıyordu. Tekrar rahatladığımda telefona baktım. 21 dakika olmuştu. Ne yapacağımı düşünürken yavaşça yürümeye başladım. Bir anda sağ tarafımda bir şey farkettim.  

Bu siyah bir kediydi! Güzel yeşil gözleri vardı ve ruhunu deler gibi bakıyordu. Çömelip kediye baktım. Kedileri her zaman severdim hatta onların yumuşacık tüylerini okşamayı da.

Kedi bana dik dik bakmaya başladı. Sevilmekten hoşlanmayan bir kedi olabilirdi o yüzden temkinli duruyordum. Ayrıca beni tırmalamasından acayip korkuyordum! Elimi kaldırıp yere koydum. Yavaşça kaldırdım ve ona yaklaştırdım. İlk başta ürker gibi olsa da sonra hareketsiz kaldı. Başına elimi koyunca gözlerini kapattı. Hafifçe başını okşadığımda başını sağa doğru kırıp mırlamaya başladı. Bu sevimliliğine gülümserken bir yandan da sırtını okşamaya başladım. Bu kedinin çok sevilmediğini düşündüm. Her ne kadar batıl inanç olsa da siyah kedilerden korkan bir sürü insan vardı.  

Bir anda yanımızdan sahibiyle geçen bir köpek havladı. Kedi korkarak başka bir yöne kaçtı. Hayal kırıklığına uğramış bir şekilde ayağa kalktım.

"Yazık oldu." Ellerimi birbirine vurarak elimdeki bir kaç tüyü yere döktüm. Tekrar yürümeye başladım. Cebimden telefonumu çıkarıp saate baktım. 30 dakika olmuştu. Artık buluşma noktasına yürümeye başlayabilirdim. Ağırdan alarak yürümeye başladım bir yandan da içimden dua ediyordum. Ya Kanda benimle aynı anda oraya ulaşmazsa? Ya oraya ulaşamadan bana saldırmaya çalışırsa? Hala kim olduğu konusunda bir fikrim yoktu. Kim beni neden takip etmek istesin ki?

   Ara sokağa girdiğimde buluşma noktasına gelmiştim. Aynı zamanda şu an kendimi köşeye sıkıştırmıştım. Birini öldürmek için çok müsait bir yerdi.

Saate baktım. Tam 38 dakika olmuştu. Kanda'nın dakikliğine güvenmekten başka çarem yoktu. Bir anda telefonum çaldı. Bu Kanda'ydı.

"Bir dakika sonra ordayım!" Motor gürültüsünden sesini zar zor duydum.

Bir dakika boyunca onu oyalamam gerekti. Bu yere gelerek çok şüpheli davranmıştım. Oyalanmak için tek seçeneğim vardı.

"Hey sen." Sesimin titrememesine dikkat ederek konuştum. Arkam sokağa dönüktü bu yüzden beni izleyip izlemediğini yada ne tepki verdiğini bilmiyordum.

Laru StoriesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin