Ben şaşkınlıkla bakarken Lavi elini yanağıma koydu ve gülümseyerek okşamaya başladı.
"Artık sonsuza kadar beraber olabileceğiz Terum..." Sinirle başımı salladım ve bana dokunmasını engelledim.
"Sakın bana dokunma! Şu an ne kadar saçma bir şey yaptığının farkında mısın?!" Yavaşça elini geri çekti. Çömelmiş bir şekilde soğuk bakışlarla beni seyrediyordu. Sonra birden gülümsedi.
"Artık seni bulduğuma göre geriye hiç bir şeyin anlamı kalmadı."
"Seni reddettiğimi söyledim neden hala benimle uğraşıyorsun?!"
"Aslında dediklerini çok düşündüm. Şu an bana kızgınsın bu yüzden öyle şeyler söylüyorsun. Yanımda kalmaya başladıktan sonra sen de bana nasıl aşık olduğunu hatırlayacaksın." Teru birden irkildi. Ne diyordu böyle?
"N-Ne saçmalıyorsun?"
"Seni kaçırıyorum Teru." Lavi'nin yüzünde çapkın bir gülümseme oluştu. Teru'ysa hala olanları idrak edememiş bir şekilde şaşkınlıkla bakıyordu.
"Böyle bir şey yapamazsın..."
"Öyle bir yaparım ki..." Ellerini Teru'nun başının yanına koydu ve yaklaştı. Teru korkuyla yutkundu. Bundan daha kötü bir durum olabilir miydi?
"Seni o kadar özlemişim ki..." Yaklaştı ve burnunu Teru'nun omzuna koydu.
"Kokun hatırladığımdan bile güzel." Teru yana kaymaya çalışsa da bu pek mümkün değildi. Yüzünün kızarmaya başladığını anladığında sadece çabuk uzaklaşmasını umabildi.
Lavi bir süre öyle kaldıktan sonra biraz geri çekildi. Bu sefer ellerini Teru'nun yanaklarına koydu.
"Şu an aramızda olan tek şey masumiyetin. Ama yakında ondan da kurtulacağız. Sonra seni kimsenin bulamayacağı bir yere götüreceğim. Akumalardan, noahlardan ve exorcistlerden uzakta... sadece biz olacağız. Sen ve ben..." Teru o anda kendine gelip her şeyi görmeye başladı. Durum oldukça kötüydü aslında. Lavi kendini şartlamıştı ve onun söylediklerine inanmıyordu. Ne yapacağını düşünmeye başladı.
"Seni kabul etmeyen, seni sevmeyen biriyle ne kadar uzağa gidersen git hiç bir şey değişmeyecek."
"Sen beni seviyorsun sadece bunu kendine itiraf edemiyorsun çünkü bana kırgınsın."
"Anladığım kadarıyla her şeyi kendi kafanda çözdüğünü sanıyorsun. Ama buradaki asıl olay bu değil..." Gözlerini iyice Lavininkilere yaklaştırdı ve sert bir şekilde baktı.
"...asıl olay benim Kara Emirden vazgeçmemem. Ailemden vazgeçmeyeceğim Lavi. İnsanlara umut olmak için dövüşmeye devam edeceğim. Karşımda sen olsan bile..." Lavi şaşırmış bir şekilde geri çekildi. Bandana takmamıştı ve saçları gözlerini kapatıyordu.
"Şimdi...lütfen beni çöz." Lavi'nin yardımıyla ters döndü. Ellerini birbirine yapışmış olan kürelere koydu, anladığı kadarıyla mıknatıslıydı. Sonra Lavi birden gülmeye başladı. Gülümsemesi histerik bir kahkahaya dönüşürken Teru içinden lanetler okuyordu.
"Seni tanımayan biriyle konuşsaydın kesinlikle ikna etmiştin Teru. Ama senin ne kadar iyi yalan söylediğini benden iyi kimse bilemez. Küçüklüğümden beri sözlerinden çok verdiğin küçük beden dili sinyallerine dikkat ettim. Aslında ne kadar duygusal olduğunu biliyorum ve bunu saklamak için çok çaba harcıyorsun. Senin hislerini saklamaya çalıştığını biliyorum bu yüzden tuzağa düşmeyeceğim."
"Doğru söylüyorum!" Lavi Teru'nun elindeki masumiyeti tutmaya çalıştı.
"Şimdi sıra son engelde. İlk başta çok kızacaksın ama sonra alışacaksın." Lavi masumiyeti almaya çalışırken Teru daha da sıkı kavradı. Parmakları kızaracak kadar sıkıyordu ve Lavi uzun süre uğraşmasına rağmen parmaklarını açamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Laru Stories
FanfictionD Gray Man Fanfic. Birbirinden bağımsız LavixOC(Teru) hikayeleri