Reverse (9)

13 3 42
                                    

Evet aşırı hayal gücü sonucu gelen 2. Bölüm karşınızda! Iyi okumalar.

[...]

 Lavi Teru'yu nereye gittiğini bilmeden arkasında sürüklüyordu.

"A-Artık elimi bırakabilir misin?" Bir anda ne yaptığını anlayıp bilincini kazanınca Teru'ya doğru döndü. Sıkıca tuttuğu narin ele baktı, sonra bakışları Teru'nun yüzüne kaydı. Otel restorantında olanlar yüzünden yanakları hala kırmızıydı ve bakışlarını Lavi'den kaçırıyordu.

"Ah üzgünüm." Elini bırakınca Teru bir adım geri çekildi. Bulundukları sokaktaki bir evin duvarına yaslandılar. Lavi ne yapacaklarını düşünüyordu. İleride kurulan bir pazar vardı, belki orada dolaşabilirlerdi. Sonra gözleri Teru'nun beline sarılan cekete kaydı.

"Alışverişe gitsek iyi olur."

"Eşyaların otelde kalmadı mı? Cüzdanın olmadan nasıl alışveriş yapacağız."

"Hepsi yanımda." Teru inanmaz bakışlarla tekrar Lavi'yi inceledi. Koyu kahve rengi kemerine takılı ufak çanta dışında başka bir çantası yoktu. Cüzdanı burda olsa bile diğer eşyalarının yanında olması mümkün değildi. Ayrıca kendisini yakalamak için kurduğu tuzakların malzemelerinin olduğu bir çantası olduğunu görmüştü.

"Yalan."

"Öyle mi dersin?" Kemerine takılı ufak çantanın fermuarını açtı. içinden ufak bir kese çıkardı. Sonra Teru'nun gözlerine daha da yaklaştırdı.

"Aaa!" Bu bir kese değildi. Önceki zaman gördüğü çantaydı. Sadece boyutu o ufak çantaya girecek kadar ufalmıştı.

"Eşyalarımı ufaltmak için bir tılsım kullanıyorum." Sonra çantayı yavaşça Teru'nun eline verdi. Çanta birden elinden düşüp yere yapıştı.

"Yinede hacimleri değişmesine karşın ağırlıkları değişmiyor." Yerden ufalmış çantayı alıp tekrar kemerindeki çantaya koydu. Teru gördükleri konusunda endişeliydi. Lavi ciddi deneyim ve bilgi gerektiren tılsımları bile kullanabiliyordu. Bu bir insanı öldürmek için büyük bir silahtı ama Noah yada akumalar için oldukça etkisizdi. Lavi onlarla olduğu tüm süre boyunca savunmasız kalıyordu. Onu istediği gibi öldürebilirlerdi. Yine de ilk karşılaştıklarında Lavi akumalarla beraberdi ama akumalar ona zarar vermeye çalışmamıştı. Durum gittikçe karmaşık bir hal alıyordu.

"Hadi o zaman alışverişe." İkisi de girdikleri mağazada etraflarındaki kıyafetlere bakıyordu. Teru görevlinin öneri olarak getirdiği elbiseye tiksinmemeye çalışarak bakıyordu.

"Eh ben daha feminen bir şeyler bakıyordum." Görevli kadın özür dileyerek tekrar kıyafetlerin arasına bakmayı sürdürdü. Teru Lavi'nin yanına gitti. O sırada rengini beğenmediği elbiseyi tekrar askıya asmakla meşkuldü.

"Bir şey soracağım." Lavi kafasında beliren soru işaretiyle Teru'ya döndü.

"Exorcist ceketim sende mi?"

"Aaa evet." Teru rahatlayarak derin bir nefes verdi.

"Nasıl içim rahatladı anlatamam. O noah aldı diye korkmuştum." Lavi düşünceli bir şekilde Teru'ya baktı.

"Exorcist olmayı gerçekten istiyor musun Teru? Bu sana seçim hakkı verilen bir şey değildi sonuçta."

"Sen bazı şeyleri yanlış anlamışsın. Mecbur olduğum için Exorcist olmadım. General Tiedol beni bulduğunda bulunduğum şehre akumalar saldırmıştı. Onların ne kadar kötü olduğunu kendi gözlerimle gördüm. Bana onları durdurabilecek güce sahip olduğumu söylediğinde ben de savaşmak istedim. İnsanları kurtarmak istedim. Savaşı durdurayım istedim. Başka çocuklar annesiz babasız kalmasın istedim." Teru önüne bakarken Lavi hüzünlü bir şekilde ona bakıyordu. Söyleyecek bir şeyi yoktu. Ne söyleyebilirdi ki?

Laru StoriesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin