"Kaptan artık gemiye gitme vakti mi?"
"Kesinlikle Krory. Hadi toplanın millet gidiyoruz!" Gemi tayfası yalpalaya yalpalaya ilerlemeye başladılar. Herkes önde, en arkada da kaptanları ellerinde kitaplarıyla ilerliyordu. Yanında tayfanın en küçûk üyesi yedi sekiz yaşlarındaki beyaz saçlı çocuk bir şeyler söylüyor, Kaptan da onun söylediklerine ilgili davranmaya çalışıyordu. Onu dinlerken karşıdan koşarak gelen kişiyi fark etmedi ve hızla çarpıştılar. Kitaplar birer birer yere döküldü. Yağmurlu havada yere düşen kitaplar elbette ıslanmıştı. Kaptan tam sinirlenip kızacaktı ki karşısındaki kişi eğilip kitapları toplamaya başladı.
"Ç-Çok özür dilerim." Titrek ve korkmuş kadın sesini duyunca şaşırdı. kapşonlu uzun pançosunun altından çıkan narin beyaz eller kitapları toplarken tekrar döküldüler. Umutsuzca baştan toplamaya çalıştı.
"Sorun değil. Ben hallederim." Sözlerine rağmen durmayıp işine devam eden titreyen eli tuttu. Kız hızla elini geri çekti ve pançosunun içine soktu.
"Bu taraftan gitmiş olmalı gelin!'
"Hemen onu yakalamalıyız!" Kız refleks olarak sokağın başından gelen seslere döndü. Dönemeçle arasında büyük bir mesafe vardı. Hızlıca düşünüp sarhoş tayfanın arasına girdi. Herkes şaşırıp kaptana döndüğünde işaret parmağını dudağına götürüp sessiz işareti yaptı.
O sırada askerler yanlarına gelmişti.
"Hey sen buralarda kaçan, kapşonlu bir kız gördün mü?"
"Bir kız mı? Bu saatte mi? Ama görmeyi ne kadar isterdim anlatamam." Herkes kaptanın kahkahasına eşlik etti. Askerler homurdanıp gerisin geriye döndüler. Kızın heyecandan dizleri çözüldü ve yere kapaklandı. Derin derin nefes alıyor ve kalbi hızla çarpıyordu.
"İyi misin?" Kaptan hızla kızın yanına geldi. Kız gözlerini adama çevirdi neredeyse ağlayacaktı.
"Çok teşekkür ederim..." Korkmuş halini gördüğünde kalbi acıdı ve içinde onu korumaya dair bir his oluştu. Belki de bunun olmasını sağlayan kızın kaçmasına sebep olduğunu tahmin ettiği o felaket senaryolarıydı...
Kız ne yapacağını bilemez bir şekilde yere bakıyordu. Kaptan onu kolundan tuttu ve yerden kaldırdı.
"Benim adım Lavi, bu tayfanın kaptanıyım. Sana yardım edeceğim bir şey anlatmak zorunda değilsin." Kız şaşkınlıkla yüzüne bakarken sadece başını sallayabildi. Dönemecin başına geldiğinde askerler etrafta koşuşturuyordu.
"Bütün barlara, gemilere bakın!" Lavi kızı geri çekti ve tekrar sokağa döndüler. Onu gemide saklayamazdı. Umutsuzca dudağını ısırdı. Çıkış yolu bulamıyordu.
"Sizin başınıza da bela açmayayım."
"Hayır. Düşünüyorum, kesinlikle seni kurtaracağım." Elini çenesine götürdü ve düşünmeye devam etti. O anda aklına bir fikir gelmişti. Umarım kız kabul eder diye düşündü.
"Şu üstündekini çıkarır mısın?"
"Ne?"
"Ama kaptan onu çıkarırsa kızı tanırlar!" Allen heyecanla söylemişti.
"Bir fikrim var." Kızın omuzlarından tuttu ve kendine yaklaştırdı. Doğrudan gözlerinin içine baktı.
"Bana güvenirsen seni yarın sabaha kadar koruyabilirim. Sonra da kılık değiştirip kaçarsın. Bana güveniyor musun?" Bir gözünde korsan bandı olsada diğer yeşil gözü o derin etkiyi bırakmaya yetiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Laru Stories
FanfictionD Gray Man Fanfic. Birbirinden bağımsız LavixOC(Teru) hikayeleri