Real World (5)

42 5 79
                                    

Duyularım yavaşça yerine geliyordu. Önce üzerine oturduğum sert nesneyi hissettim, sonra da ellerimi saran ipleri. 

"Uyanıyor." Sesler yavaşça kulaklarımı doldururken gözlerimi açtım. Bir sandalyeye bağlanmıştım ve başım öne eğilmişti.

  Doğruldum ve çevreme baktım. Kahverengi saçları toplanmış, otuzlarına gelmiş olan kadın bana gülümseyerek bakıyordu. Bense şaşkınlıktan küçük dilimi yutacaktım.

"Komui, kız uyandı." Elindeki telefonda biriyle konuşuyordu. Telefonu kapatınca bana döndü.

"Korkmana gerek yok. Biz kötü insanlar değiliz. Sadece sana bir kaç soru sormak istiyoruz." İstemsizce yutkundum. Söylediği şeylerin hiç birini algılayamıyordum, sadece karşımdaki yüze bakıyordum.

"M-M-M-Miranda?" Kadın birden şaşırdı.

"Adımı nereden biliyorsun?" Bir şok dalgası daha beni sardı. Neler oluyordu burada?

"Geldik." Saçları alnına dökülen maviye çalan bir siyahlıktaki saçlarıyla labaratuvar önlüklü bir adam odaya girdi. Peşinden uzun zülüfleri göğsüne kadar gelen, saçları toplu, gözleri hafif çekik genç bir çocuk ve beyaz saçlarının bir kısmı yukarı kaldırılmış, mavi gözlü, tek gözünün altında kırmızı bir dövme olan başka bir çocuk geldi.

"Seninle konuşmamız gerek." Ben şok üstüne şok geçirirken nasıl bir rüyada olduğumu merak ediyordum.

"Az önce benim adımı bildi Komui!"

"Ne?!"

"Che, çekil şurdan." Uzun saçlı çocuk adamı kenara itti ve karşıma geçti.

"Madem her şeyi biliyorsun benim adımı da söyle." Gözlerim transa geçmiş gibi bakarken donup kalmıştım.

"Hadi söylesene!" Hafifçe sandalyeyi sarstığında kendime geldim.

"K-Kanda." Herkes şaşkınlıkla bana döndü. Hepsinin yüzünden ne kadar şaşkın olduğu anlaşılıyordu.

"Sen de Allen'sın," dedim beyaz saçlı çocuğa dönerek. 

"Neden en güzel zamanlarda geç kalıyorum?" Bakışlarım kapıdan giren kızıl saçlı çocuğa kaydı. Saçları dünya üzerinde göremeyeceğim eşsiz bir kızılla bezenmişti. Tek gözünde siyah bir bandaj olsa da diğer gözünde eşsiz bir yeşil tonu vardı. 

"Merhaba."

***

"Hoi, hoi, hoi!" Şoka girdiğimden beri yarım saattir karşımdaki boş duvara bakıyordum.

"Bu böyle olmayacak onu konuşturmalıyız." Komui kollarını bağlamış bir şekilde bana baktı.

"Ben halledeceğim!" Önümde duran kızıl saçlı çocuk beni süzdü.

"Merhaba. Bak gerçekten korkmana gerek yok sana bir şey yapmayacağız aksine biz seni o saldırıdan kurtarmıştık, hatırladın mı? Ben ve Allen." Sesi içime dolarken kalbimin sıkıştığını ve içimin sıcacık olduğunu hissettim. Hızla bakışlarımı kaçırdım.

"Uzatma işte baka usagi. Senden korkuyor. Eski sevgililerinden biri olmalı."

"Burada korkunç biri varsa o da sensin Yuu. Ayrıca böyle bir şey olsaydı unutmama imkan yok."

"Yaşlanmış olmalısın. Ayrıca bana ilk ismimle seslenme."

"Çok isinir bozucusun Yuu!"

"Az önce sana ne dedim!"

"Kavga etmeyin!" Komui gelip ikisini ayırdı.

"Herneyse. Onunla tekrar konuşmayı deneyeceğim." Tekrar bana döndü ve tatlı bir şekilde gülümseyerek bana baktı.

Laru StoriesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin