Bu gün hayal gücü pavır olduğum için bölüm tam 1758 kelime oldu. Uzuuun bir aradan sonra herkese iyi okumalar dilerim!
[...]
Kapının tıklanmasıyla Teru huzursuzca yatağın diğer tarafına döndü. Oldukça yorgun hissediyordu ve henüz uyanmak istemiyordu.
"Ya sabah sabah antrenman mı olur biraz acıman olsun Kanda."
"Kanda mı?" Sesi duyunca irkildi. Bir anda dün olan olaylar zihnine dolmaya başladı. Kara Emir'de değildi, odasında değildi, hele kapıdaki Kanda hiç değildi.
"Saat daha erken değil mi?"
"Pek değil.."
"Beni bırak da biraz daha uyuyayım. Şu lanet elbise yüzünden gece çok az uyudum. (T-T)" Lavi durakladı ve acemice boğazını temizledi. Kendine gelmek için derin bir nefes aldı.
"E-Emrediyorum. Hemen kalk." Teru'nun alnında bir kaç damar belirdi. Yanındaki komudinin üzerindeki eşyaları bir bir kapıya fırlattı.
"Emrediyorum mu?! Hizmetçin mi var karşında!? Oraya gelirsem bunun hesabını sorarım!"
"Böyle olacağını biliyordum.." Lavi kapı kolunu çevirdi.
"Kendin kalkmıyorsan ben seni kaldırırım Teru-chaaaaan"
"Hayır! Hayır! Hayır! Sakın gelme!" Teru aceleyle yatakta doğrulup hızla üzerindeki elbiseyi düzeltmeye başladı. Heyecanla yataktan çıkmaya çalışırken elbise yatağın kenarındaki tahtaların arasına sıkıştı ve dengesini bozdu. Yere yapıştığında elbisenin de kenarında bir yırtık oluşmuştu.
"Lanet olsun sana Noah! Lanet olsun sana elbise! Lanet olsun sana evren!" Lavi kapının önünde kahkahalarla gülerken Teru daha da çok sinirleniyordu. Yavaşça kapıyı açtı ve içeri girdi. İçeri girdiğinde yerde dizlerinin üzerinde duran bir adet sinirli Teru'yla karşılaştı. Elbisesinin yırtılan kenarını çekiştirip kontrol ediyordu. Görünüşe göre küçük bir yırtmacı olmuştu.
"E-Eh.."
"Sana girmemeni söylemiştim." Teru yanaklarını şişirmiş bir şekilde bakışlarını kaçırdı. Lavi ise gördüğü tatlı manzara karşısında bir süre öylece donakaldı. Teru bakışlarını yırtıktan Lavi'ye kaldırınca ancak kendisine gelmişti.
"A-Ah üzgünüm iyi misin?" Elini uzattı ve Teru'ya fırsat vermeden elini tutup kaldırdı.
"İyiyim. Ama bu elbise bitik durumda." Teru eliyle elbisenin kenarında açılan yarığı birleştiriyordu. Sinirleri bozulmuş bir şekilde bir Lavi'ye bir elbiseye bakıyordu. Lavi hafifçe gülümsedi. Onun her halini görmek hoşuna gidiyordu. Mutlu, kızgın, yada utangaç... her hali onun için etkileyiciydi. Sadece, sadece onu üzgün görmeye dayanamıyordu. Gözlerinden yaşlar süzüldüğünde sanki yıldızlar bir bir yeryüzüne düşüyordu. Gökyüzü kararıyordu. Birden onu ne kadar çok ağlattığını düşündü. Uğruna hayatını adadığı kişiyi kaç kere ağlatmıştı? Kaç kere onu hüsrana uğratıp geceler boyu uykusuz bırakmıştı.
Lavi birden Teru'ya sarıldı. Sıkıca. Bütün dünyayla arasına etten bir duvar ördü. Suçlu olduğunu biliyordu. Teru kadar o da kendisine kızgındı ama..ama..yapamazdı. Teru'yu nihayet bulmuşken bırakamazdı. Teru ona kızgındı hatta Lavi de ona hak veriyordu. Ama bütün bunlar geçecek, diye düşündü. Bütün engeller kalktığında beraber mutlu olabiliriz. Bu zamana kadar baskıladığı duyguları şimdi tekrar alevlenirken artık onsuz yaşayamayacağını biliyordu. Onsuz yaşamak mı? Zaten hiç onsuz yaşayamamıştı ki. Teru'yla ayrıldıktan sonra hayatının amacı onu bulmak olmuştu. Diğer yaptığı her şey bu yolda yapılması gereken basit işlerdi onun için.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Laru Stories
أدب الهواةD Gray Man Fanfic. Birbirinden bağımsız LavixOC(Teru) hikayeleri