Alarmımın çalmasıyla uyandım. Son günlerde pek uyku tutmadığı için kalkmakta zorlanmıyordum. Hemen banyoya yöneldim. Yüzümü yıkadıktan sonra diş fırçama uzandım. Bir süre iğrenerek baksam da nihayet naneli macunu alıp dişlerimi fırçalamaya başladım. Her boş anımda son zamanlarda yaşadıklarımı düşünüyordum. Okulum akuma saldırısına uğramasına karşın medyada bu olay bir terör saldırısı olarak lanse edilmişti. Ben de okulum tamir edilene kadar diğer öğrencilerle birlikte başka bir okula transfer edilmiştim.
Banyodaki işim bitince odama gidip giyindim. Hızlıca kahvaltımı da yaptıktan sonra evden çıkıp durağa yöneldim. Durakta benim dışımda üç kişi daha vardı. Kapşonlu çocuk durağın yan kısmındaki ilanın arkasında duruyordu. Bir teyze ve torunu ise durağın oturaklarında otururken konuşuyorlardı. Çok geçmeden otobüsüm geldi ve bindim. Otobüsün orta kısımlarına doğru ilerledikten sonra telefonumu çıkarıp kulaklıklarımı taktım. Bir şarkı açıp camdan dışarıyı seyretmeye koyulduğumda çoktan hareket etmeye başlamıştık bile. Müziğin eşliğinde çevremdeki evler geride kalırken hala düşünüyordum. Son zamanlarda en çok yaptığım şey buydu zaten. Düşünmek. Ben normal bir insandım. Nasıl olabilirdi ki? Bütün bunlar o kadar inanılmaz o kadar gerçek dışı ki o fiziksel acıları yaşamasam hala rüyada olduğuma inanırdım.
Arabanın birden fren yapmasıyla irkilerek öne savruldum. Neyse ki dengemi sağlayıp önümdeki insanlara çarpmaktan kurtulmuştum. Önümdeki amca bir kez daha oturan gençlerin ona yer vermemesinden şikayet edince liseli olduğunu tahmin ettiğim çocuk kalkıp yer verdi. Amca aradan çekilince karşımda duraktaki siyah kapşonlu çocuğu gördüm. Bir kolunu trabzana dayamış diğeriyle telefonu tutuyordu. Sırt çantasına bakınca öğrenci olduğunu anladım. Aynı otobüse bindiğimize göre acaba benim okulumdan mı diye düşündüm. Bir anlığına kafamdan gidip tanışma düşüncesi geçse de hemen bu saçma fikirden vazgeçtim. Çok geçmeden okula yakın olan durağa gelince otobüsten indim. O çocuk inmemişti. Anlaşılan bu seferki tahminlerim tutmadı.
Okula gittiğimde tören başlamıştı. Müdür bizim okuldan gelen öğrencilerle ilgili tüm okula bilgi veriyordu. Rutin pazartesi prosedürlerinden sonra okula girdik. Neyseki hangi sınıfta olacağımız konusunda mesajla bilgilendirilmiştik. Yoksa ilk günden bir izdiham yaşardık.
Sınıfa girdiğimde öğretmen masasının yanında bekledim. Herkesin oturmasını bekliyordum böylece sınıfta boş olan yeri bulabilirdim. O sırada sınıfa iki kişi girdi. Onları görmemle huzursuz olan hislerim hemen dağıldı. İsmimi söyleyip koşarak sarılmaya çalıştıklarında onları refleksle engelledim.
"Kusura bakmayın kızlar kuralları biliyorsunuz."
"Ah Neptün yine konuştu."
"O lakapla seslenirseniz insanlar bizi garipseyecek!"
"Elden bir şey gelmez çok alıştık." Bu lakap liseye başladıktan bir kaç hafta sonra yaptığım sunum yüzündendi. Hem büyük bir heyecanla sunumumda neptün gezegenini anlatmıştım hemde onlar beni bir şekilde bu gezegene benzetmişlerdi. (Neptün güneşe en uzak gezegendir bu yüzden en soğuk gezegen olması beklenir ama iç sıcaklığı nedeniyle aslında çok daha sıcaktır. Dışarıdan soğuk görünüp içte sıcak olmak açısından Teru'yu benzetiyorlar.)
"Öğrencilerin bakışları biraz tedirgin edici değil mi?" Sözleri üzerine arkadaşım Mina'ya döndüm. Açık kahverengi saçları omuzlarına kadardı. O da benim gibi sade bir şekilde giyinmişti.(Okul formalarımız saldırıda hasar görmüştü ve okul açılmadan yenisini almamaya karar vermiştik.) Mina haklıydı öğrenciler gizli bir şekilde bizi süzüyordu. Bazıları kendi aralarında endişeyle fısıldaşırken bazıları sadece bizi izliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Laru Stories
FanfictionD Gray Man Fanfic. Birbirinden bağımsız LavixOC(Teru) hikayeleri