Real World (7)

9 3 29
                                    

Dın dın dın yazardan bir ikili kombo! Herkese iyi okumalar.

***

    Nihayet yorucu okul gününün sonuna gelmiştim. Arkadaşlarım her ne kadar benim için endişelense de onları iyi olduğuma sonunda ikna edebilmiştim. Eve gidecek olmanın sevinciyle çantamı toparlayıp okulun merdivenlerinden inmeye başladım. Çıkmadan önce tuvalete girdim ve görünüşümün düzgün olup olmadığına emin olurken kalabalığın dağılmasını bekledim. Ortalık durulunca okul binasından çıktım. Neredeyse kimse kalmamıştı. Okulun giriş kapısından çıkan tek kişi bendim. Girişteki bekleyen kalabalık da dağılmıştı. Sadece bekleyen bir kaç kişi vardı. Telefonuna giren gri kapüşonlu genç, annesiyle beraber bekleyen küçük kız ve kapıdaki bekçi.


    Bulunduğum okul bir sokak arasındaydı bu yüzden önündeki yoldan pek fazla araba geçmiyordu. Etrafı bile kontrol etmeye gerek duymadan yolun karşısına geçtim. Hafif yokuş olan kaldırımdan aşağı doğru inerken kulaklıklarımı taktım ve sevdiğim müziklerden birini açtım. Hızlı hızlı yürürken ana caddeye çıktım. Yeşil ışık yanınca karşıya geçtim. Durağa ulaştığımda insanların rahatsız olmaması için müziğin sesini kıstım.


Durakta benim gibi öğrenciler vardı. Durağın sağ taraftaki demir desteğine yaslandım ve yola bakmaya başladım. Bir yandan da dinlediğim şarkının sözlerini mırıldanmamak için kendimi tutuyordum. Şarkının gitar solo kısmı başlayınca tamamen zevkine varmak için gözlerimi kapattım. Büyük bir ustalıkla çalınan elktro gitar başımı aşağı yukarı sallamak istememe sebep oluyordu. Solo kısım bittiğindeyse zaten başımı çok hafifçe salladığımı fark ettim. Tekrar gözlerimi açtım. 


     Kısa süre önce bulunduğum trafik ışığını görüyordum. 10 saniye sonra lamba yayalar için kırmızıya döndü. Bekleyen arabalar vızır vızır geçmeye başlamışken usul adımlarla lambanın yanına varan gri kapüşonlu genç beklemeye başladı. Aradan hızla geçen arabalar görüntüsünü bulanıklaştırıyordu. Birden bir şey dikkatimi çekti. Bunu anlamamı sağlayan şarkının bitmesi miydi yoksa o gence uzunca bakmam mı emin değildim. Ama onunla sabah aynı duraktan otobüse bindiğime emindim.


    Durağa gelen ikinci otobüs kalan bir kaç öğrenciyi daha alıp götürdü. Otobüs geçip gittiğinde ışık tekrar yeşile döndü ve o çocuk yanıma doğru gelmeye başladı. Kapüşonu yüzünün yarısını kapattığı için nasıl biri olduğunu anlayamıyordum. Yolun sonuna geldiğinde durağa varacaktı ve tam yanımda durması gerekecekti. O zaman yüzünü görebilecektim. Nihayet tam önüme geldiğinde hapşurdu ve elini yüzüyle kapattı. Bir kaç kere burnunu çekerken önümden geçip gitti. Duraktaki koltukların yanında durmaya başladı.


   Şansıma tüküreyim,diye içimden geçirirken duraktaki koltuklardan çocuğa en uzak olanına oturdum. Aynı yerden otobüse binmiştik ama benden sonraki bir durakta inmişti. Belki de bir sonraki duraktı ama o zaman benim gittiğim okulun çıkışında ne yapıyordu? Takip edilip edilmediğimi anlamanın tek bir yolu vardı.


    Telefonum çalarmış gibi yaptım. Hayali aramayı açıp kulaklığımın mikrofonunu ağzıma götürdüm.


"Alo? Evet çıktım, duraktayım." Sakin ve sessiz konuşmaya çalışıyordum. Duyup duymayacağı konusunda endişeli değildim zaten aramızda çok az mesafe vardı.


"Aa, öyle mi? Yani ne bileyim bakayım yakınlarda kitapçı var mı. Varsa almaya çalışırım. Ama yanıma çok para almamıştım, pahalı mıdır?" Ayağa kalkıp sola doğru yürümeye başladım.

Laru StoriesHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin