10. BÖLÜM
" Selim bey"
Selim, dernekteki odasında, karşısında duran Atilla'ya kaygılı gözlerle bakıyordu.
" gerçekten de beni tanımadın mı?''
" inanın sizi şuan hiç hatırlamıyorum"
" önemli değil Atilla, sağlıklı olmana sevindim"
" yani hala yaşadığıma "
" e evet... Seni öldü biliyorduk... Ama ne güzel ki karşımda canlı duruyorsun, lütfen otursana"
Atilla otururken
" Emel Hanıma benim buranın bir üyesi olduğumu söylemişsiniz"
" Emel Hanım, sizin için araştırma yapan kişi"
" evet"
" sana ne ikram edeyim"
" çok sağ olun bir şey almasam"
Selim yerine otururken
" şu resmi konuşman, garibime gidiyor, bana Selim Hoca de, çoğunlukla böyle söylerdin, bazen de dede derdin, tabi bu daha çok bana takılmak içindi"
" yakındık sizinle yani... Seninle... Beni anlayacağını sanıyorum, ağır bir sarsıntı geçirmişim"
" sorun değil, ama ben sana Atilla diyeceğim"
" lütfen, sana bir şey sormaya geldim"
" tabiî ki sorabilirsin"
" bana yardımda bulunan kişi kim"
Selim gülümsedi.
" bunu soracağını tahmin ediyordum"
Atilla merakla Selim'in vereceği cevabı bekliyordu.
" tabiî ki benim... Senin geleceğini hep biliyordum, inancımı hiç kaybetmedim"
" sen mi, ama neden"
" seni ilk tanıdığım zaman, hatırlamıyorsun ama hatırlayacaksın, üniversite de öğrenciydin... Sonra tanıştık, tanışma olayı gerçekten de çok komikti... yaş farkı olsa da arkadaş gibiydik bazen de baba oğul gibi... Benim hiç oğlum olmadı, sen benim oğlum gibiydin"
" tüm bu yardımlar"
"mirasımı bırakacak kimsem yok Atilla, dedim ya seni oğlum gibi severim... Sana yardım etmek hep beni mutlu etmiştir"
" öldüğümü duyduğunuz da çok üzülmüşsünüzdür"
" orasını hiç sorma"
" ama geldiğimden bu yana beni hiç aramadınız, bu kadar yakın olup da aramamanız bir tuhaf"
" yapma Atilla, şüpheci konuşuyorsun, Emel Hanım bana durumunu anlattı. Zamana ihtiyacın olduğunu biliyorum, şu an bile beni hatırlamaman çok üzüyor beni"
" haklısın, kırıcı olduysam özür dilerim, peki Selim Hoca, ne üzerinde çalışıyordum, sana söylemiş olmam lazım"
" ben bir şey bilmiyorum, bana söylememiştin"
" size hiç anlatmadım yani"
" sadece büyük bir şeyin peşinde olduğunu biliyorum, daha doğrusu biliyordum... Ufak tefek şeyler dışında fazla bilgim yok"
" ufak tefek şeyler derken"
" sana neyi aradığını sorduğumda bana söylediğin tek kelime ''ZAMAN'' dı. ZAMANIN peşindeyim derdin ve tabi GÜÇ... Suriye'ye çok gittin, tabi başka ülkelere de"
" zaman ve güç mü, çok açıklayıcı konuşmuşum, ya Mehmet ile olan tanışıklığım... Meral senin eski eşinmiş"
" bunu zaten biliyorsun... Özür dilerim birden boş bulundum, hafızanın yerinde olmadığını unuttum bir an, evet Meral benim eski eşim ve sen bana Mehmet ile tanışmak istediğini, Meral ile konuşabilir misin diye sormuştun"
" beni Meral ile tanıştıran sensin o zaman"
" elbette"
" ne bulduğum konusunda, seninle yakın olup nasıl anlatmamışım hayret"
" bak yine şüpheci davranıyorsun... Sen çok akıllı ve zeki bir adamsın Atilla... Ve maalesef da biraz bencil... Özelliklede bilim konusunda... Tek olma ve paylaşmamak konusunda garip bir tutumun var"
" desene tam sevilecek adammışım"
" öyle deme, herkesin bazı kusurları vardır, sadece başarı konusunda paylaşmayı pek sevmiyorsun, gençken bende senin gibiydim, sen bir şeyler hatırlıyor musun"
" anılarım mı? ''
" evet, mesela depremden sonra neler hatırlıyorsun, uzun bir zaman bu, nerelerdeydin ne yaptın "
" hiçbir şey, sadece depremden önceki anılar o da parça parça"
" depremden sonrası çok uzun bir zaman, neredeyse beş yıl"
" siz ile temasa geçmediğim belli, öyle olsa söylerdiniz"
" neyse hafızan yakında yerine gelir, o zaman zaten bolca konuşacağız"
" zaten derken"
" yani anıları konuşacağız anlamında"
Atilla Selim'e bakarken gülümsedi. Ama kafasındaki şüpheler daha da yoğunlaşmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A.L.İ......... MATRUŞKA ( 2 )
Science FictionSIR ASINA YAKIŞANI YAPMALI BAZI ŞEYLER ADI GİBİ GİZLİ KALMALI