Bölüm 17

67 9 1
                                    



17. BÖLÜM

9 Kasım 2011

20.45

BAYRAM OTELİ / VAN

Ali, otelin içine girip, resepsiyona doğru yürüdü. Resepsiyondaki görevli

" hoş geldiniz, nasıl yardımcı olabilirim"

" Atilla Demir... Adıma rezervasyon yaptırmıştım"

" elbette, kimliğinizi alabilir miyim"?

Ali, kimliği çıkarıp verdi. Görevli bilgisayarında baktı ve

" evet, Atilla Bey, 4. kat, 115 numaralı oda, buyurun anahtarınız"

Ali anahtarını aldı.

" otelin depremde zarar görmemesi çok iyi, sağlammış, beş katlı değil mi, tam göremedim"

" altı katlı, 60 odamız var ve evet şükürler olsun zarar görmedik, 7,2 deprem yaşadık"

" peki, hiç mi zarar görmedi, yani ne bileyim"

Görevli gülümsedi.

" merak etmeyin, otelimizde deprem için kalan inşaat görevlileri var, otelin zemin katında yaptıkları incelemede kolonların sağlam olduğunu söylediler, içiniz rahat olsun, aksi takdirde bu kadar gazeteci burada kalır mıydı ?"

" haklısınız"

" Atilla!"

Arkasından gelen ses ile Ali döndü. Bir adam şaşkın bir gülümseme ile ona bakıyordu.

" Atilla, seni burada görmek"

Ali, ne yapacağını bilemedi ve çaresizce adama yaklaştı.

" a merhaba "

" bana buraya geleceğini söylememiştin"

Ali, tanımadığı adam karşısında ne diyeceğini bilemiyordu"

" şey, ben..."

" hani Malezya'ya gidecektin..."

Adam sonra eğildi ve hafif ses tonuyla

" ... Biliyorsun ki yarış halindeyiz, başkasının eline geçmeden almamız lazım... Neden buraya geldin ki"

Ali, hızlıca düşünüyordu. Atilla'nın Malezya seyahati özel çalışmasıydı ve kimse ile paylaşmıyordu. Sonra gözü adamın yaka kartına takıldı ve ismi gördü.

" yakanda ismin yazıyor, ben de mi yazdıracağım"

Adam yakasına baktı.

" ya üniversite mecbur etti, çıkarmayı unutmuşum, sen asıl soruma cevap versene"

"merak etme, Malezya işini hallettim, bir hafta sonra gideceğim Selim"

" Selim! "

Ali afallamıştı, yanlış bir isim söylediğini düşündü.

" Selim KURT, yani, değil mi?''

Selim gülümsedi.

" sen bana Selim Hoca dersin, ama sende haklısın burada bulunmak benim de sinirimi bozuyor, gergin olman gayet normal, Allah'tan ben ayrılıyorum, darısı senin başına"

Ali doğru ismi söylediğini anlayınca içinden bir oh çekti.

" tamam, Selim Hoca"

" ama vaktin varsa şu ayrıntıları konuşalım, ne aşamadayız bana hep sona yaklaşıyoruz diyorsun"

" haklısın Selim Hoca ama gerçekten de yorgunum, İstanbul'a döndüğümde konuşsak, hem burası çok göze batıyor"

" ah Atilla ya, hep gizem dolusun, tamam İstanbul'da görüşürüz"

Selim tam arkasını dönüp uzaklaşacaktı ki Ali

" a Selim Hoca bana kartvizitini versene"

Selim şaşırmıştı.

" o niye ki oğlum, sende zaten var ve ne gereği var"

" ya burada lazım olur ne bileyim ya, sanki zor bir şey istedim"

Selim elini ceketinin cebine attı.

" verim canım vermesine de, al işte kartvizitim, anlamadım, hem gizem dolusun hem de tuhaf"

" işte ne yapalım huy, "

" hadi o zaman görüşürüz İstanbul'da, bak iyi haberler bekliyorum artık"

" merak etme, sona yaklaşıyorum"

" hep aynı laf hep aynı laf, daha sonu göremedik ama hadi kendine iyi bak"

" sende Selim Hoca... Sende"

Selim uzaklaşırken, Ali de asansöre doğru yürümeye başladı, elindeki kartvizite baktı ve yüksek ses ile mırıldandı.

" Selim Kurt, İstanbul üniversitesi matematik bölümü başkanı, demek sır gibi sakladığın gizemli adam bu, yandın oğlum sen yandın, hele bir gel bakalım Malezya'dan"

Sonra kartviziti pantolonun cebine koydu ve asansöre bindi. o sırada resepsiyon görevlisi masasında duran kimliği gördü ve etrafına bakındı.

" neyse, indiğinde veririm"

A.L.İ......... MATRUŞKA  ( 2 )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin