Bölüm 28

66 10 9
                                    



28. BÖLÜM

20 ağustos 2015

20.25

Kadırga / İSTANBUL

Kadırganın sokaklarında hızlı yürüyordu, endişeliydi. Elinde tuttuğu kâğıtta yazan adrese baktı. Tekrar yürümeye başladı. Sonra bir deponun önünde durdu, tekrar adrese baktı ve kapıya vurdu. Biraz bekledikten sonra tekrar vurdu. Kapı açıldığında Tolga endişeli bir ses tonuyla

" Atilla nerede, durumu iyi mi?''

" içeri gel Tolga, merak etme, durumu iyi"

" peki, neden beni aramadı, neler oluyor"

" lütfen geç içeri, sana ihtiyacı var"

Tolga içeri geçti.

" burası neresi böyle, neden burada buluştuk"

" sana gelemezdim, bana da gelmen doğru olmazdı..."

" seni... Seni tanıyorum, sen oğlumla beraber..."

" evet, aynı üniversitedeyiz"

Tolga etrafına bakındı.

" oğlum nerede... Bak bu bir şakaysa eğer, çünkü..."

" hayır, Tolga şaka değil, oğlun yaşıyor, depremden kurtuldu... Ama şu an bende nerede olduğunu bilmiyorum, bana geldi, durumu da iyiydi"

" bana geldi diyorsun, durumu iyi diyorsun, neden bana gelmedi, şu an nerede"

" dedim sana bilmiyorum, ama yakında geleceğini söyledi..."

" inanamıyorum bunca senedir öldü sanıyordum"

Tolga, sevinç gözyaşları döküyordu.

" merak etme, yakında oğluna kavuşacaksın"

" peki, sen neden beni buraya çağırdın"

" senden Atilla'nın ev anahtarını isteyecektim... Bana lazım"

" ev anahtarı mı? Neden"

" Atilla benden bir şey istedi, yapmam lazım, bu onun için çok önemliymiş"

Tolga kaşlarını çattı, meraklanmıştı.

" sen benden bir şey saklıyorsun, beni aptal mı sandın... "

" Tolga, şu an kafan karışık anlayabiliyorum, ama oğlun iyi..."

" sen mi, asla küçük hanım beni anlayamazsın, ben iki oğlumu da aynı anda kaybettim"

" Tolga, Atilla bana çok evvel anlatmıştı, büyük abisi genç yaşta ölmüş, sizi gerçektende..."

" ben abisinden bahsetmiyorum, ikiz kardeşinden"

Şaşırmıştı, duraksadı

" ikiz kardeşi mi, nasıl yani Atilla'nın ikiz kardeşi mi var"

" evet, Ali... Uzun hikâye, ama birbirlerini buldular... O yüzden anlayamazsın beni"

Düşünceliydi. Sonra kendini topladı.

" benim anahtarı almam lazım, sana Atilla bir şey bıraktı... Sana geldiğinde, ona verecekmişsin"

" ne bıraktı "

Masada duran küçük kırmızı kaplı defteri aldı ve Tolga'ya uzattı.

" işte bu defter, o zamana kadar saklamanı istedi, şimdi inandın mı?''

Tolga defteri aldı.

" bütün bunlar, o saçma sapan hevesi yüzünden değil mi, hayatını harcıyor"

" Tolga, herkes seçimini yapar ve Atilla küçük bir çocuk değil, o bir bilim adamı, bunu da sen anlayamazsın"

Tolga deftere baktı. Sımsıkı kavradı.

" evde bir yedek anahtarı olacaktı. Bakmam lazım"

" tamam, ama acele etmen lazım, fazla vaktim yok"

" nasıl yani, ben gerçekten de anlamıyorum"

" lütfen Tolga... Atilla için, bazı şeyler gizli kalmalı"

" bana Atilla'nın o zırva sözünü söyleme, ne geldiyse sırları yüzünden geldi"

Tolga'nın yüzüne baktı. Tolga

" tamam tamam, eve gider gitmez bakacağım, seni aradığın numaradan mı bulacağım"

" evet"

Tolga şaşkındı, laboratuardan çıktı. Tolga'nın arkasından uzaklaşmasını seyrettikten sonra kapıyı kapattı ve içeri geçti.

" tamam uzaklaştı, çıkabilirsin"

Diyerek yüksek sesle seslendi, Atilla tuvaletten çıktı, yanına geldi.

" tamam mı? anahtarı verecek mi?''

" evet, ama bir sorunumuz var"

" ne oldu"

" Atilla'nın bir ikiz kardeşi varmış"

" nasıl yani"

" bir ikiz diyorum, ismi de Ali"

" şu an bunu düşünecek zamanım yok"

" iyi de ya sen, yani o, yani, ya kafamı o kadar karıştırdın ki, işte o, yani Ali'yse... "

" bu riski almam lazım... Çok fazla zamanım yok, çok az günüm kaldı ve tek ümidim bu adam"

" diğerlerinden yardım alsan, onlarında haberi olmalı"

" yapamam, onlar şu an zaten benle uğraşıyorlar ve müdahale edersem bu zamanda daha çok kırılmaya yol açar, zaten yeteri kadar büküldü..."

" Allah'ım bu, hala inanamıyorum"

" dert değil, alışırsın, sen yarın anahtarı almaya bak ve burada işim bittiğinde, dua edelim ki bu adam Atilla olsun, çünkü sadece o anlayabilir"

" ya diğerleri, ikisi ile Atilla'yı nasıl buluşturacağız"

" bunun için uğraşıyoruz, şu an olmaz, onların zamanı bitmesi lazım ki, bizim zamanımız başlasın

" ya değilse, ya Atilla değilse, bu adam Ali ise"

Atilla yüzüne baktı, gülümseyerek

" ne olacaksa olacak, belki de böyle olması gerekecek... Gülşen"

Gülşen, fazla anlamasa da, karışık kafasını toplamaya çalışıyordu.


A.L.İ......... MATRUŞKA  ( 2 )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin