Bölüm 39

61 10 2
                                    



39. BÖLÜM

Emel'in de gözlerinden yaşlar dökülüyordu. Arkasını dönerken gözü duvara takıldı. Çerçevedeki resim, yere düşmüş, resmin arkasına gizlenmiş, duvara gömülmüş kasa gözüküyordu. Emel duvara yaklaştı ve kırık çerçeveyi indirdi. Ali;

" al sana Atilla'nın bir oyunu daha... Etrafa ekmek tanelerini fırlatıyor, sırf bu salak kuş beyinli ardından gitsin diye... Ne olur Emel... Artık git"

Emel, Ali'ye baktı ve hiçbir şey demeden arkasını dönüp çıktı. Ali, ellerini başına götürdü, kanepeye oturdu. Başını ovuşturdu, öne doğru eğildi, aklında karmakarış düşünceler geçiyordu. Kapı tekrar çalındı. Ali kalktı. Kapıyı açtı. Karşısında Emel vardı. İçeri hışımla girdi. Elinde Ali'nin banka kartı vardı. Sehpaya hızlıca vurarak koydu.

" kartın bende kalmış"

" al onu Emel... Çocukça davranıyorsun..."

Emel, çantasını açtı ve tek tek, Ali'ye ait eşyaları çıkarıp sehpaya koymaya başladı.

" madem bitti... Bunlar sana ait, bende durmasının bir manası yok... Anahtarın, fotoğraflar, defter... Başka bir şey kaldı mı? Ha not... Onu da sonra veririm"

Emel tekrar kapıya doğru yürümeye başladı. Ali, Emel'in kolundan tuttu.

" lütfen, o kartı al, sonuçta sana borcum var"

" bırak kolumu Ali''

Ali elini çekti. Emel çıkarken durdu. Tekrar geri yürüdü, parmağını Ali'ye uzatarak.

" senin sorunun ne biliyor musun, sen korkaksın... Başkalarından kaçmak bir yana, zora geldi mi kendinden bile kaçıyorsun... Belki de bu yüzden başka kimliklerde olmayı tercih ediyorsun..."

O sırada Emel'in telefonu çalmaya başladı. Ali, telefonun sesini duyup

" telefonun çalıyor"

Emel ise kendini konuşmaya kaptırmış, yüksek ses tonuyla devam ediyordu.

"... Çünkü bu senin için kolay yol değil mi, kaç bakalım, benden kaç, kendinden kaç..."

" telefonun çalıyor, açmayacak mısın?''

"... Ama dünyadan kaçamazsın... Eninde sonunda yüzleşmek zorunda kalacaksın"

Ali bu sefer, ses tonunu yükselterek;

" bitti mi... amma uzun konuştun Emel ya... Telefonun çalıyor "

Emel, kendini o kadar konuşmaya vermişti ki, Ali'nin ikazıyla durdu. Çantasından telefonunu çıkardı. Bilinmeyen bir numaraydı. Telefonu açtı.

" buyurun"

" Emel Özcan mı?''

" evet benim"

" merhaba, ben Faruk Gezgin, müsait miydiniz, rahatsız etmiyorum ya"

" yok, müsait sayılırım da, sizi çıkaramadım kim dediniz"

" ismimden tanıyamamış olmanız normal, dernekte karşılaşmıştık, iki kere, en son yanınızda Atilla Demir vardı"

" ha evet, sevgi derneği değil mi, şimdi hatırladım"

Ali, merakla Emel'e bakıyordu. Sevgi derneği lafını duyunca eliyle, kim o der gibi hareket yaptı. Emel, Ali'ye arkasını döndü.

" evet Emel Hanım, kusura bakmayın sizi aramak zorun da kaldım da, benim Atilla Demir'e ulaşmam lazım... "

Ali dayanamayıp, Emel'e yanaşıp kulağını telefona dayamak istedi ama Emel omzuyla Ali'yi itip biraz uzaklaştı. Telefondaki adam devam ediyordu konuşmasına

"... Sakıncası yoksa Atilla Demir'in telefonunu verebilir misiniz?''

" Faruk demiştiniz değil mi, ben kendisini versem, şu an yanımda, bence ondan isteseniz daha doğru olur"

" a öylemi, çok sevinirim"

Emel, Ali'ye döndü, telefonu uzattı ona

" al, Atilla Demir ile konuşmak istiyor"

Ali şaşkın, eliyle telefonu kapatıp kısık bir ses ile

" kim bu, beni neden istiyor"

" sekreterin mi sandın beni, kendin sor"

Ali, telefonu kulağına götürdü.

" buyurun, ben Atilla Demir"

" merhaba Atilla, ben Faruk Gezgin... Beni hatırlamazsın ama çok evvel bir kez karşılaşmıştık..."

" evet hatırlamıyorum, neydi konu"

" konu sensin Atilla"

" efendim"

" aklında birçok soru olduğunu düşünüyorum, aslında benimde birçok sorum var ve bunlara cevap arıyorum"

" Faruk Bey, ne anlatmaya çalışıyorsunuz anlamıyorum ama inanın şu an size ayıracak vakti..."

" Atilla... Sende bir anahtar olmalı... Bende ise onun açtığını umut ettiğim bir kutu var... Eğer gelirsen sen de bende birçok soruya cevap bulacağımızı sanıyorum... Bu çok önemli"

" Faruk Bey, bu konular inanın umurumda değil"

" bence olmalı Atilla... Lütfen... Buluşmamız lazım"

" üzgünüm Faruk Bey kapatmam lazım..."

" sana geleceğin yerin adresini ve saatini mesaj olarak atacağım ve seni bekleyeceğim... Ve lütfen Emel de orada olsun"

" Faruk Bey, Emel Hanım artık bu konuyla ilgilenmiyor..."

" ikiniz de gelin, bu çok önemli, bekliyor olacağım Atilla"

" üzgünüm kapatıyorum, iyi günler"

Ali telefonu kapattı. Karşısında duran Emel'e baktı.

" sen daha gitmedin mi?''

" telefonum sende... Geri zekâlı..."

" ha doğru ya, al telefonunu"

" ne istiyor senden, ne diyor"

" Emel... Saçmalayan başka bir kişi daha, Allah bilir bu da Atilla'nın oyunlarından biri..."

Emel'in telefonuna mesaj geldi. Açtı okudu

" bu mesaj sana gelmiş"

" ilgilenmiyorum Emel"

Emel, mesajı Ali'nin telefonuna iletti.

" ister ilgilen ister ilgilenme... Ben gidiyorum"

" tamam, güle güle"

Emel, Ali'ye baktı, sonra evden çıkıp gitti.


A.L.İ......... MATRUŞKA  ( 2 )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin