A.L.İ......... MATRUŞKA ( 2 )

Bölüm 33

33. BÖLÜM

12 Mart 2007

14.25

SEVGİ DERNEĞİ / İSTANBUL

Atilla, yüzü gülerek daireden içeri girdi. Selim, birkaç arkadaşıyla, konuşuyordu.

" Selim hocam, bakar mısın?''

Selim izin isteyip, Atilla'nın yanına geldi.

" hayrola, ağzın kulağında"

" inanmayacaksın ama gökte ararken yerde buldum"

" neyi Atilla, açık açık söylesene "

" odana geçelim"

Atilla ile Selim, odaya geçtiler. Atilla kapıyı kapattı.

" hani birisi var diyordum, bizim üniversitede, fizikçi"

" evet... Adını gizli tuttuğun"

" boş ver zaten adını... Bana işi düştü... Elinde bir şey var. Ne olduğunu bilmiyorum, herkesten saklıyor"

" bu herhalde bir hastalık Atilla, yalnız değilmişsin"

" hocam bırak şimdi, beni iyi dinle... Üstünde yazılar ve işaretler var"

" bir dakika ne olduğunu bilmiyorsun ama yazı olduğunu biliyorsun, Atilla sen iyi misin?''

" hocam anlamadın mı, yazıyı çözemiyor, en sonunda bana getirdi"

" o şeyi mi?''

" hayır, bir kâğıda yazmış, çok akıllı ama ben anladım, yok bu yazıyı bir yerde görmüş de çok merak etmiş de benim için çözer misin?''

" yani Atilla"

" hatırlıyor musun dört ay önce araştırma için bir mağaraya gitmiştim"

" yani bahsetmiştin böyle bir şeyden"

" orada bu yazıyı ve işaretleri görmüştüm... Mağaranın derinliklerinde... Şansa karşıma çıkmıştı"

" yani Atilla hala anlamış değilim"

" mağaranın duvarında bu yazılar ve işaretler vardı ve üstüne yapılmış başka resimler... Yazım karakterlerine ve resimlerin çizimine bakılırsa bu yazı altta ve üstüne de çizilen hayvan çizimleri..."

" çok aydınlatıcı oldu Atilla"

" tamam, o zaman... Üsteki hayvan resimleri, geyik ve kurt, yontma taş dönemine ait... Böyle bir şeyi ilk defa canlı gördüm... Aşağı yukarı milattan önce 40,000 yıllarına dayanıyor"

" tamam, bak burasını anladım"

" altta kalan ise, içinde Latince de geçen yazı. Bazı kelimeleri o kadar açık ki... Bazı kaynaklar Latinceyi milattan önce en fazla 4000 yıllarına dayandırır... Anlıyor musun"?

" bir dakika, alttaki yazı 4,000 yıllarına üsteki yazı da 40,000 yıllarına, şaka mı Atilla"

" hayır, keşke şaka olsa... Bu... Bu müthiş bir şey"

" iyi de bu nasıl olabilir, bir kere mantıksız, zaman farkı var hem de geriye doğru"

" haklısın, adamın elindeki yazı, işte anahtar o"

" adam saklıyor diyorsun, hırsızlık mı yapalım"

" bu adamın elindeki her neyse iki tane var... Çünkü yazılarda ikileme kelimesi geçiyor ve diğerini bulursak, yazıyı çözme şansım olacak, o yazıyı asla çözemez"

" diğerini mi, nerede ve neyi çözmüş olacaksın"

Atilla'nın gözleri parlıyordu.

" ya zamana, tamamen hükmetmeyi ya da yaşamış en büyük uygarlığı, belki de insan olmayan varlıkları, yaratılışımızı planlayanları, "

Selim kahkahalarla gülmeye başladı.

" şimdi bu mağara yılardır orada ve sadece bunu sen fark ediyorsun öyle mi?''

" mağarada bir manyetik alan var hocam, halk mağaraya girmeye korkuyor, giren koyunlar kayboluyormuş, şimdiye kadar kimse girmemiş"

" oğlum Allah'a şükür ki sen kaybolmadın"

" hocam... Bana inanmıyor musun?''

Selim durdu. Ciddileşmişti.

" ne istiyorsun benden"

" bunu bu şekilde araştıramam, üniversitenin kaynakları yeterli değil "

" açık söyle Atilla bana, maddi kaynak mı?''

" evet... Ama maddi kaynak yetmez... sadece bir an için düşün... Bir an için... Ya doğruysa..."

" iyi de sadece elinde bunlar var"

Atilla güldü.

" başka bir şey daha var hocam... Keşke sana tam olarak anlatabilsem"

Selim, Atilla'nın gözlerindeki parıltıyı görüyordu.