Bölüm 12

79 11 8
                                    



12. BÖLÜM

Atilla restaurantın önünde bekliyordu. Önünde bir taksi durdu ve Emel taksiden indi. Altında siyah bir kumaş pantolon, üstünde beyaz bir dökümlü gömlek ve kot bir ceket vardı. Emel saçlarını açmış, hafif de makyaj yapmıştı. Atilla'ya tepeden tırnağa baktı. Atilla ise siyah bir takım elbise giymiş, içinde siyah gömlek vardı. Gömleğinin üsten iki düğmesi açıktı. Atilla Emel'e bakarak

" çok güzel görünüyorsunuz Emel Hanım"

" Atilla Bey sizde çok şıksınız"

" kravat takmak istemedim, zaten de bağlamasını beceremem"

" çok klasik olurdu, böyle iyi... Demek, THE GALLİARD'da yemek yiyeceğiz, paran yeter mi?''

Diye sordu Emel gülerek.

" bilmem, kart sende, bulaşık yıkamasını biliyor musun?''

" desene illa bir gizem olacak"

Atilla kolunu kırarak Emel'e doğru yaklaştı.

" şansımızı deneyelim mi?''

Emel de Atilla'nın koluna girdi ve restauranta doğru yürüdüler. İçeride kapıda duran görevli

" hoş geldiniz"

Atilla görevliye yaklaşıp.

" merhaba, Atilla Demir, saat sekiz için rezervasyon yaptırmıştım"

" evet, Atilla Bey, lütfen takip edin"

Görevli, ayrılmış masaya götürdü, ona iki garson daha eşlik etti ve masa hazırlanmaya başlandı. Emel ile Atilla birbirlerine baktılar. Atilla gözlerini Emel'den ayıramıyordu.

" bugün çok güzelsin, yani aslında hep güzelsin"

" tamam Atilla anladım, teşekkür ederim"

Siparişlerini verdikten sonra, garson sordu.

" içecek ne alırdınız"

Atilla, Emel'e baktı.

" ne dersin"

" bir kadeh olabilir, madem geldik bulaşık da yıkayacağız bari değsin"

Garson siparişleri aldıktan sonra, masada Atilla ile Emel, baş başa kalmışlardı. Hafiften yavaş müzik çalıyordu.

" demek iş yemeği, senin iş yemeğinden anladığın bu galiba"

" hadi ama Emel, bence böyle bir geceyi hak ettik, en azından ben ve senle olmak da çok güzel'' 

" burayı seçmen de ilginç"

" asıl ilginç olan ne Emel biliyor musun? Sevgi pıtırçığından çıkmıştım..."

" ne pıtırçığı bu"

" ya şu sevgi derneği..."

Emel gülümsedi.

" pıtırçık ha, sevdim bunu"

" akşamı düşünürken birden burası aklıma geldi... Ve telefonu... İsim ve numaralar gözümün önündeydi"

" belki de geçmişte geldiğin bir yerdi"

" bilemiyorum, belki de, ama çok ilginç değil mi?''

" pahalı bir yer, Meral ile gelmişsinizdir"

" sana dedim, Ali onunla beraberdi ben değil"

" tabi, neyse canım bana ne, e nasıl geçti Selim Kurt ile görüşmen"

" hemen mi, önce buranın bir havasını teneffüs etseydik, "

" o nasıl olacakmış"

" ne bileyim, havadan sudan, benden, senden, bak senden demişken hiç senden konuşmadık"

" benden mi, anlatacak bir şey yok, benim hayatım seninkinin yanında çok monoton kalır, sen gizemlerle dolusun"

O sırada garson masaya geldi ve kadehlere içki servisi yaptıktan sonra tekrar gitti.

" ne bileyim, eşinden bahsedebilirsin, vefat etmiş galiba"

Emel biraz duraksadı.

" o konuyu hiç açmasak, biraz tatsız bir konu"

" özür dilerim, bazen patavatsız olabiliyorum"

" sonuçta kızım, kayınvalidem ve ben... Başka anlatacak bir şey yok"

" sana bir şey söylesem sen gene asılıyor musun diyeceksin"

" söyle bakalım"

" kendimi senin yanında rahat hissediyorum"

Emel başını öne eğdi, hafifçe gülümsedi. Sonra başını kaldırıp kadehi eline aldı ve Atilla'ya doğru uzattı.

" bu akşamın şerefine"

Atilla da kadehini eline aldı ve Emel'in kadehine yaklaştırdı.

" umarım ilk ve son olmaz"

" deli olmadığına içelim "

Dedi Emel ve Atilla'nın kadehine hafifçe vurdu. Atilla, Emel'e bakarken birden Emel'in saçları kısaldı, üstünde sax mavisi vücudunu saran bir tuvalet vardı. Atilla'ya bakarak

" yıldönümümüze"

Dediğinde, Atilla birden kadehi masaya koydu ve sandalye ile geriye gitti. Atilla gözlerini kapatıp başını salladı ve tekrar açtı. Karşısında tekrar uzun saçlı Emel vardı ve ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.

" Atilla"

Atilla ayağa kalktı, karşısında tekrar kısa saçlı Emel vardı. Atilla ne yapacağını bilemiyordu.

" sen, sen kimsin?"

Atilla etrafına baktı. Herkes ona bakıyordu. Sonra tekrar Emel'e baktı. Saçları uzun ve beyaz gömlekle, Emel ayağa kalkmış şaşkındı.

" Atilla iyi misin?''

Atilla birden bir baş ağrısıyla iki elini masaya dayadı ve başını öne eğdi. Yüzündeki acı o kadar belliydi ki Emel endişeye kapılıp, yanına gelip onu tuttu, garsonlar etraflarına toplanmıştı.

" beyefendi iyi mi?''

" Atilla ne oluyor sana"

Atilla diz üstü çöktü ve iki eliyle başını tuttu. Baş ağrısı şiddetliydi. Sanki beyni patlayacak gibiydi. Ve birden baş ağrısı durdu. Ayağa kalktı. Emel korku dolu gözlerle ona bakıyordu. Atilla etrafına baktı. Sanki hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Herkes ise yemeğini bırakmış onu seyrediyordu. Sonra Emel'e dönerek

" ben dışarıda hava alacağım, sen hesabı öder misin?''

" Atilla..."

" lütfen! Ben dışarıdayım"

Atilla dışarı doğru hızlı adımlarla yürüdü ve dışarı çıktı. Derin bir nefes aldı. Az önceki yüzündeki acıdan eser yoktu. Bakışları keskin ve kararlıydı. Çok geçmeden Emel yanına geldi.

" bana bir açıklama yapacak mısın?''

Atilla Emel'in gözlerine baktı.

" hatırlıyorum"

" nasıl yani, neyi"

" her şeyi Emel, her şeyi hatırlıyorum"

A.L.İ......... MATRUŞKA  ( 2 )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin