36. BÖLÜM
Emel, Ali'nin dairesinin önünde kapıya hızla vuruyordu. Ali, akşamdan kalma bir halde kapıyı açtı.
" sen ne yapmaya çalışıyorsun Ali"
Diyerek, kızgın bir halde içeri girdi. İçeri girer girmez odanın halini görünce şaşırdı. Etrafına bakındı. Her yer her yerde, oda darmadağındı. Bazı eşyalar kırılmıştı.
" bu evin hali ne Ali"
" sana da günaydın Emel"
" günaydın Ali, günaydın... Bu evin hali ne, akşam savaş mı vardı burada"
" lütfen sesini biraz alçaltsan, inan başım kazan gibi"
" yerlerde içki şişesi, hayrola, hem sen neden aramamı meşgule veriyorsun"
" mesaj çektim ya"
" ya sonra, sabaha kadar uyumadım, merak ettim seni"
Ali kanepeye oturdu. Kanepede yastık ve battaniye vardı.
" akşam kanepede mi uyudun"
" oturacak mısın yoksa ayakta, taramalı tüfek gibi devam mı edeceksin"
Emel, oturdu. Ali'ye bakıyordu. En son onu bu halde akıl hastanesine gönderirken görmüştü. Bitik bir haldeydi.
" neler oluyor Ali"
" ne mi oluyor, hiçbir şey... Hem de koca bir hiiiiiç bir şey... Olan bu"
" akşam Selim'in evindeyim diye mesaj çektin"
" evet... Onu bekliyordum"
" sonuç"
" geldi, evine girdik, konuştuk... Adam o kadar samimi konuştu ki... Açık ve net"
" yani..."
" ne yani Emel, neyi öğrenmek istiyorsun"
" ne konuştuğunuzu Ali, hakkım var diye düşünüyorum"
" neden..."
" eğer beraber bunu götüreceksek, tabi ki bilmeye hakkım var Ali"
" beraber mi, sen polis olarak"
" dün akşam o konuyu düşündüm, kabul etmeyeceğim... Senin yanında mutlu..."
Ali, Emel'in sözünü kesti ve ayağa kalktı.
" orada dur, bunu kabul edemem, emniyete döneceksin... Söylediklerimi unut"
" Ali, ben senin yanında mutlu hissediyorum, eğer emniyette işe başlarsam, senle fazla görüşemem..."
" zorlama Emel ne olur... Yapma... Bitti"
Emel, duraksadı. Yüzü değişti.
" ne demek bitti... Nasıl yani"
" bitti... Bu kadar"
" bitti derken açık konuşur musun, bu kadar basit olmamalı"
" basit ya da değil... Bitti... Seni görmek istemiyorum, hayatımdan çık..."
Emel anlamaya çalışıyordu.
" dün akşam ne oldu Ali, akşam bir şeyler olmuş"
" illa öğrenmen lazım değil mi, ne duymak istiyorsun... Ne söylememi bekliyorsun... Ne kadar aptal olduğumu mu, ya da salak... Kullanılmaya açık olduğumu... Tercihin ne... İstersen ortaya karışık da yapabilirim..."
" Ali, bunu kendine yapma"
" asıl sen bunu kendine yapma Emel... Benle olmaz... Sana bu haksızlığı yapamam"
" anlamıyorsun, seni seviyorum"
Ali birden bağırdı.
" asıl sen anlamıyorsun Emel... Karşında salak, aptal bir adam var... Öyle ki kardeşi tarafından, hem de öz kardeşi tarafından oyuna getirilmiş bir adam var, babası tarafından akıl hastanesine gönderilmek istenen bir adam..."
Ali'nin gözleri doldu. Yüzündeki hüzün gözlerinden akıyordu.
"... Böyle bir adam mı istiyorsun"
" ne demek kardeşi tarafından... Ali ne oluyor"
" olan şu... Sevgili kardeşim... Öz kardeşim... Bana yalan söylemiş... İlacı o vermiş Emel, anlıyor musun? İlacı Atilla vermiş... Fikri veren de oymuş... Ve Mehmet'in de geleceğini biliyordu... Her şeyi o biliyordu"
" ama, ama neden"
" neden mi... çünkü o insanların zaaflarından yararlanmayı bilir, Selim'in Meral'e olan zaafı, ya ben... Anadolu dan gelmiş bir adam... Kadın dersem hemen atlar, haklı da çıktı... İki lafla kendimi Meral'in kucağında buldum... Bu mu istediğin adam"
" kendine de Atilla'ya da haksızlık ediyorsun, bence yanılıyorsun"
" Atilla, bizi oyuna getirdi Emel, şimdi Allah bilir nerede, bize bakıp gülüyordur... Bir kimliğim bile yok Emel... Kendime ait bir kimliğim bile yok..."
" Ali, Atilla konusunda yanılabileceğini düşündün mü? O senin kardeşin"
Ali yüksek ses ile bağırarak
" daha evvel de yaptı... Ama ben anlamadım... Hem de karısına... Nasıl anlayamadım... Ama şimdi çok iyi anlıyorum..."
" kendi karısına mı? "
Ali, sehpada duran heykeli gördü. Eline aldı.
"bunu bana Atilla almıştı, doğum günü hediyesi"
Birden duvardaki resme doğru attı. Resmin camı kırılmış, kenar tahtaları ayrılmıştı. Sonra Emel'e baktı.
" ne olur Emel, beni yalnız bırak..."
Emel'in de gözlerinden yaşlar dökülüyordu. Arkasını dönerken gözü duvara takıldı. Çerçevedeki resim, yere düşmüş, resmin arkasına gizlenmiş, duvara gömülmüş kasa gözüküyordu. Emel duvara yaklaştı ve kırık çerçeveyi indirdi. Ali
" al sana Atilla'nın bir oyunu daha... Etrafa ekmek tanelerini fırlatıyor, sırf bu salak kuş beyinli ardından gitsin diye... Ne olur Emel... Artık git"
Emel, Ali'ye baktı ve hiçbir şey demeden arkasını dönüp çıktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
A.L.İ......... MATRUŞKA ( 2 )
Ciencia FicciónSIR ASINA YAKIŞANI YAPMALI BAZI ŞEYLER ADI GİBİ GİZLİ KALMALI