Gözlerimi bir kaç kere açıp kapadım. Evet bu Yoongi'ydi. Olanları idrak etmeye çalışıyordum. Yani ben şimdi sabahki gıcık Yoongi ile mi evlenicektim? İçeri girip yanıma yaklaştı. Buram buram kadın parfümü kokuyordu. Anlaşılan Bay Gıcık gelmeden önce bir şeyler yapmıştı. Ama yine de yüzünde şaşırmış bi ifade vardı. Sanırım o da evleneceği kişinin ben olacağını aklının ucundan bile geçirmemişti. Beni süzüp "Sabahki hâlinden sonra biraz kıza benzemişsin bakıyorum da."Annemin ismimi söylemesiyle ona Merhaba demeden içeriye geçtim. Konuşmaya bi başladılar bitmek bilmedi vallaha. Düğün tarihinden tut da kalacağımız evin oda takımlarına kadar... Bizse sadece onları dinliyorduk . Arada bi Yoongi ye bakıyordum nedense her seferinde göz göze geliyorduk. Bu arada bunu hayatım boyunca düşünsem söyleyeceğim aklıma bile gelmezdi ama yarın resmen bi öküzle evleniyordum. Ne zaman gitcek bunlar diye düşünürken ayağa kalktılar. Çıkarken Yoongi bana bakıp göz kırpıp sırıttı. Yoongi gerçekten şu zamana kadar gördüğüm gıcık ve öküz çocuktu...
*Düğün Günü*
Gelin odasındaydım. Birkaç dakika sonra sevmediğim üstüne üstlük gıcık kaptığım ayıyla evlenecektim. O sırada içeriye Mark girdi. İçimde kelebekler uçuştu. Mark benim Mina gibi çocukluk arkadaşlarımdandı. Sadece onunla ortaokulda tanışmıştık. Ve bana aşık olmuştu. Bana çıkma teklifi ettiği günü hala hatırlıyorum. Hayır demiştim. Çünkü ondan hoşlanmıyordum. Ona olan hislerim arkadaşlıktan ibaretti. Yani böyle bi günde buraya geleceğini tahmin etmemiştim. Yavaşça içeriye girdi. Sevindiğimi nedense pek belli etmemeye çalışıyordum.Ben (Eunha): Mark. Gelmeni beklemiyordum.
Mark: Aslında bende geleceğimi düşünmemiştim ama bu özel gününde seni yalnız bırakmak istemedim.
Ben: Ahh .. Mark geldiğin için çok sağol. İnan çok sevindim. Deyip ona sarıldım. Bunu neden yaptım bilmiyorum ama iyi hissettirmişti. Bi an kendimi ona şans verip sonra onu reddeten bi s*rtük gibi hissettim.Mark'in ellerini belimden yavaşça ayırmasıyla düşüncelerimden ayrıldım.
Mark: Ne olursa olsun yanındayım. Bunu biliyorsun değil mi?
Kafamı hafifçe sallayıp minik bi gülümseme attım. Bunu yaparken elleri yüzümü çevrelemişti ve çok yakındık. İkide bi gözleri dudaklarıma kayıyordu. Hafifçe yaklaştı. Kapının birden açılmasıyla ikimiz de irkildik. Bu Gıcıklıklar Tanrısı (çarpılacam şimdi🤔😂😂) Yoongi'ydi.
Yoongi: Önemli işlerinizi(imali bi bakış attı) böldüysem özür dilerim ama düğün töreni başlıyo.deyip beni beklermişcesine kapının önünde durdu. Mark'a dönüp tekrar sarıldım. Elleri beni bırakmak istemiyorcasına belimi kavrıyordu . Yoongi'nin öksürmesiyle ayrılıp Yoongi'nin yanına geçtim.
........................
"Sayın Kim Eunha Bay Min Yoongi'yi eşiniz olarak kabul ediyor musunuz?" (Ne dediklerini bilmiyom anladınız siz orayı)
Şimdiye kadar milyarca kez hayır demiştim. Annem ve babama döndüm. Bana yalvarırmışçasına bakıyorlardı.
"E...evet..Umarım beğenmişsinizdir. Yorum yazmayı unutmayın. Geç geldiği için özür dilerim . 😊
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MINE°MYG
FanfictionElimdeki siyah, dantelli geceliği havaya kaldırırken Yoongi'ye dönüp "Bu ne böyle?!" dedim. O ise sırıtarak "Valizi annemler hazırlamış. Belki işimize yarar diye koy..." Sözünü bitiremeden yanımdaki yastığı kafasına geçirdim. . . . .