Yoongi bana arkadan sarılıp 'Hepsi senin için hayatımın anlamı...' diye fısıldadı kulağıma.
Böyle bir adamla birlikte olduğum için bir kez daha şükretmem gerektiğini anladım.
Yavaşça ilerledim ve evin içine girdim. Burası çok güzeldi... Sebebi ise eşyalardı.
Küçükken odamda bulunan çoğu oyuncak mavi koltuğun üstüne konmuştu. Diğer kız çocuklarının aksine pembe rengi pek sevmezdim(önceki bölümlerde pembe rengi sevdiğiyle ilgili biseyyazdım mı pek hatırlamıyorum...🙈🙈). Oda takımım eşyalarım ve diğer pek çok şeyim maviydi.
Seviyordum maviyi... İç açıcı ve enerji dolu bir renkti. Çoğu anne ve baba pembe rengini kızlara uygun, mavi rengini de erkeklere uygun görürdü. Bunun örneği doğum günleri ve çocuk mevlidleriydi(bunlarda iyice Türk oldu haa. Mevlid felan😅).
Gözlerim koltuğun en ucundaki oyuncak kokarcaya kaydı. Milletin kızı oyuncak ayı ister. Ben kokarca almışım. Bunu aldığımız gün hala aklımda. Ilk başta annem pek istemese de mızmızlandım ve tabiki aldırdım. Birkaç timsah gözyaşı da eksik olmadı. 😏😏
Etrafa iyice baktığımda raflarımdaki çocuk kitaplarından fotoğraflara kadar nerdeyse her şey aynıydı.
Elim şifonyerin üstündeki çerceveye gitti. 5. Yaş doğumgünümdü. Babam en çok istediğim akülü arabayı aldığı için çok sevinmiştim. Kırmızı küçük arabaya oturmuş yanımda annem ve babamla 32'den az dişlerimle sırıtmıştım.
Duygulandım bi an... Cidden insan ailesinin değerini bilmeli yaa... Arada kızıp bağırıyorsun ama işte genelde değerini canından fazla sevdiğin kişiyi kaybettiğinde anlıyorsun.
Bu güzel odaya bi daha bakıp gözlerimi hayatımı anlamlı kılan adama çevirdim. Güzel yüzündeki güzel tebessümle beni izliyordu.
Ben de ona gülümsedim. Yanına hızlı adımlarla gidip sarıldım. Yüzümü harika kokan boynuna gömerken gözümden çeneme doğru akan yaşı engelliyemedim.
"Teşekkür ederim. Her şey için ama en çokta beni sevip yanımda olduğun için... Seni seviyorum..."
Belimdeki elleri güç vermek istercesine sıkılaştı. Kafama öpücük kondurup benden hafifçe ayrıldı ve yüzüne bakmamı sağladı.
"Ben de seni seviyorum. Gülüşüne öldüğüm. Sen bana tanrı tarafından verilmiş bi hediyesin. Asıl ben sana aşkımı tamamladığın için teşekkür ederim..." deyip dudaklarima tutkulu bir şekilde öptü.
Ayyh... O neydi gız?!...
Sonra odaya baktı
"Nasıl göründüğünü sormama gerek yok . Çünkü bakışlarından anlıyabiliyorum..." dedi havalı bir şekilde..."Hııımm. Öyle mi?" Dedim tek kaşımı kaldırarak.
"Evet öyle." Dedi kendinden emin bir şekilde.
"Peki o zaman şimdi bakışlarım ne diyor?" Dedim ve tam gözlerinin içine baktım.
"Iıı. Seni seviyorum Yoongi."
Gülümseyip "Şimdi? " dedim.
"Aferin sana zeki kocacığım. Doğru bildin."
Yanına doğru gidip iyice yanaştım.
Gülümsemem genişlerken ' Peki ya şimdi?'
Dedim. Ama demez olaydım."Hadi sevişelim." Diyince gözlerim pörtledi.
"Hööst!" Dedim azcık gerilerken "Yavaş gel!!"
"Ne yavaş gel Eunha. Daha ne kadar yavaş olabilirim acaba? Taa ne zamandan beri sana sahip olmak istediğimden haberin var mı acaba?" Deyip saf saf bana baktı.
O sırada beni geçici bile olsa hiç tahmin etmediğim bisey kurtardı.
*******************************
Acaba ne kurtardı?440 kelime . Az ama artık ezberlediniz olsundu.
Yb çok geç geldi biliom ama internetim yook.
Vee smut kokusu aliorum dienler hakli... Çok yakında
Opuldunuz yazmayi unutmuşum yazim bari beybilerim opuldunuz😘😘😘
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MINE°MYG
FanfictionElimdeki siyah, dantelli geceliği havaya kaldırırken Yoongi'ye dönüp "Bu ne böyle?!" dedim. O ise sırıtarak "Valizi annemler hazırlamış. Belki işimize yarar diye koy..." Sözünü bitiremeden yanımdaki yastığı kafasına geçirdim. . . . .