Kırmızının Şehvet Oyunları

3.2K 14 0
                                    

11.BÖLÜM
Kahvaltı masası hiç bu kadar şenşakrak olmamıştı. Elifin etkisinden mi bu kadar espiriler havada patlıyor yoksa samimi güzel insanların güzel muhabbetlerinden mi bilemedim.
Milletin karnı ve ruhu gülücüklere doymasına karşılık Benim Elifle gözgöze gelişlerimiz içimde ona karşı olan meyli artıyor bazen seni seviyorum elif diye bir çığlık bir delilik yapasım gelse de ortamın huzurunu bozmak istemeyerek adımlarımı geri atıyordum.
İzin isteyip lavaboya ellerimi yıkamak için sofradan kalktım. Ardından Annem de peşimden gelince bana baktı
-Sen bu kızı seviyorsun o da sana deli gibi aşık senin ismin geçtiği zaman gözlerine heyecan geliyor; kadınım , hissederim bazı şeyleri
-Anne ! Mesele sevgi değil ki bundan hiç şüphem olmadı onun bazı kıskançlık olayları beni canımdan bezdiriyor ve canımı bu yüzden çok acıtıyor.
-Seven kıskanır canım bu normal
-Hiç normal değil derken Elif yanımıza geldi .
-Aysel Teyze ben izin istiyeyim yarın görüşürüz iş için teşekkür ederim zahmet verdim size dedi
Şaşırdım
-Ne işi bu ? diyerek hem Elife hem anneme baktım şaşkın şaşkın
-Elif işten atılmış dün beni aramıştı sana ulaşamamış canı sıkkın olduğunu ses tonundan anladım bizim eve çağırmıştım uzun uzudıya muhabbet ettik seni de aradık ama ulaşamadık. Didem hanım sana haber vermedi mi ?
- Yok hayır dün sadece .. Selin aradı diyecektim sözümü kestim "sadece birkaç müşteri ile görüştük telefonla sanırım Didem de toplantı dolayısıyla da unuttu" .
Didemin adı geçince Elifin gülen yüzü biraz ciddileşti.
-Dün Elif bizde kaldı misafir odasında yatmıştı gönlüm razı olmadı gitmesine ve ona bir iş ayarladım benim kuaför arkadaşımın yanında çalışması için . Yarın iş başı yapacak .
-Aysel Teyze çok teşekkür ederim tekrardan
-Rica ederim kızım yeter ki yüzündeki güzel gülüşün bozulmasın.
Karşılık nazik konuşmalar esnasında ben de oysa Elifin benden özür dilemesi için geldiğini düşünmüştüm diye içimden geçirdim .
-Elif evine bırakayım istersen
-Yok sağol Gökhan yeteri kadar zahmet oldum size ben arabamla dönerim hem çarşıda biraz işim var .
-Peki Elif sen bilirsin ben çıkıyorum anne diyerek Annemi öpüp çıkarken Elif kolumdan tutup "seninle biraz konuşalım." Dedikten sonra Aysel Sultan salona doğru ilerledi biz de kapıdan çıkıp ayak üstü konuşmaya başladık
-Gökhan beni dinler misin lütfen diye arkamdan çekiştiriyordu.
-Ya ne dinleyeceğim ben sana teklif sundum kabul etmedin başkasının yanında mı çalışacaksın şimdi ? - Ya Gökhan anlamıyorsun ben kendimi zor zapteden biriyim ve iş yerinde ben rahat duramam kesin birinin saçını başını yolarım seni kıskanmamdan dolayı tutamıyorum kendimi anlasana tuuuuutaaaaaamıııııııyoooorrummm diye heceleyerek üstüne bastıra bastıra konuştu.
- Bunu unutmucam Elif ama hiç ... sen bizi reddet git başka yerde ayaklık yap !! Bu kadar olur...
Bağırıp çağırışlarım arabama doğru yaklaştıkca ses kesiliyordu. Sakin olamıyordum hışımla arabamın kapasını açıp çarpıp binmem aynı salisede olmuştu. Arabamı çalıştırıp gaza basıp arkamda duman attırarak uzaklaşırken Elifin yüzünü kapatıp ağladığını dikiz aynasından görmem bile beni durduramamıştı. O kadar sinirliydim ki yolda hata yapan sürücülere bile nerdeyse küfür edecek bir hale gelmiştim.
Anlayamıyorum bu kadınların duygu karışıklıklarına seven insan sevdiğinin yanında olmak istemez mi ?
Bunları düşünürken şirketime çoktan gelmiştim. Yine aynı rutin selamlamalarla odama kadar geldim. Didemi görememiştim odasında ve şirkette şaşırdım; gelmemesine merak da etmedim değil doğrusu sonuçta iş olarak baktığımda meseleye olması gereken yerde Didem yoktu. Elimi cebime attım ama telefonu bulamadım Miraya şirket telefonundan arayıp kapı güvenliğinde çalışanlardan Ahmeti yukarı gelmesini istedim sanırım telefonu arabada unuttum zannediyorum kafa kalmamıştı ki sabah ki olaylardan dolayı.. Aradan beş dakika geçmeden Ahmet gelince arabanın anahtarını ona verip telefonuma bakmasını istedim.
Tam o sırada kapıdan bir sarırtı belirince gelenin Elif olduğunu anladım. Elindeki telefonu gösterince Ahmet anahtarı tekrar bana uzatıp bıraktıktan sonra sen çıkabilirsin dedim.
Ahmet odadan çıkınca Elif gülerek :
-Didem hanım geçikecekmiş beyefendi seni aradı telefonu ben açınca şaşırdı tabi kendisinin gelmeyeceğini söyledi bana ve yeni asistan olarak beni aldı işe dedim.
-Elif güldürme beni ver telefonu şu kızı arayayım işlerimiz var . Ne zaman ne var bilemiyorum .
-Tamam al hadi ama yalvarmanı isterdim Didem bu kadar önemli demek senin için.
-Ya saçmalamaya başladın yine işimiz var kızla diye söylenirken Didemi aradım
-Alo Didem Hanım nerdesiniz siz ?
-Gokhan Bey kız kardeşimi hastaneye götürdük fenalaşıp bayıldı geleceğim yarım saate kadar
-Çok geçmiş olsun acil şifalar yapacağım bir şey var mı ? ...
-Yok Gökhan Bey sağolun diyerek görüşmeyi bitirdikten sonra Miraya telefon açıp kahve istettim. Elifle ikiniz için belki gerginliğimizi bitirir diye düşünüyordum. Ama elif bacak bacak üstüne atmış hala Didem Didem diye sayıklıyordu. Koltuğumdan kalkıp Elifin "Ne oluyor ne yapıyorsun sen ? " serzenişlerine aldırış etmeden elinden tutup doğruca diğer küçük ofise götürüp kapıyı içerden kapatırken sırtını kapıya sertçe çarpıp "Yeter be diyerek dudaklarına yapışıp kelimelerini dudaklarını yedirip sertçe öpmeye başladım. Nefesinin tıkandığını sezince bırakıp Elifin gözleri yerinden fırlayacakmış gibi açıldı. Bir eli ensemde bir eli yüzümde sımsıkı sarılarak öpüşlerimin tesirinde delice beni öpmeye başladı o kadar deli öpüyordu ki seni kimseye yar etmem der gibi dudaklarını öpüşlerine kelimelerini katmış cümlelerini dudaklarıma kuruyordu. Karşılıklı öpüşlerimiz öyle ilerliyordu ki hiç bitmesini ikimiz de istemiyor gibi iştahlı bir şekilde dudaklarımız birbiriyle sevişiyor yorulmak ne demek bilmiyor sürekli ateşli atmosferi içimizin derinliklerine gönderiyorduk. Kapının birisinin çalmasını duymasak da Gökhan bey diye ses işitince Elifin ayrılmak istemediğim dudaklarından mecburum bakışlarıyla ayrılıp alnımı onun alnına değdirerek gözlerine bakıp içinin çız diye eridiğini bile hissediyordum. Kahvelerimiz gelince ben tepsiyi kapıdan alıp küçük ofisimizin karşısında masmavi bir manzara varken ben onun gözlerini tercih etmiş kahvelerimizi içiyorduk .
-Gökhan sence biz birgün bir evin çatısı altında beraber yaşayabileceğimiz ailemiz olur mu ?
Sorusu gerçekten beni köşeye sıkıştırmış ne desem bilemiyor ne söylesem söz vermiş gibi olurum diye suskun suskun düşüncelere daldım. Sol elim onun avuçların içinde nişan yüzüğümü çevirip duruyordu nerdeyse çıkartmayı düşünmedi sayılmazdı .
-Selin hakkında söylediklerimi hatırlıyor musun ? Diye konuyu değiştirdim
- Çok fazla hatırlamıyorum ama onunla zor dediğini en son duymuştum . Neden zor açıklarken ben uyuyup kalmışım zaten gerisini dinleyemedim.
Böyle konuşurken birden duvardaki saate gözü çarpınca
-Gökhan bugün iş vardı nasıl unuttum diyip çantasını alıp hızla toparlanmaya başladı
-ilk günden patrondan fırçayı yersin artık diyerek kahkahalar atmaya başladı.
-Allah kahretsin !!! çok pisliksin gökhan sen gıcık deyip öpüşüp vedalaşarak ofisten çıkıp gidince ben de onunla çıkıp çalışanlara ziyaret etmeye başladım.
Bir müddet sonra Didem de şirkete geldi ...

SatiriasisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin