23.BÖLÜM
Telefonda en son annemin numarasını arayıp ulaşmak istesemde şuurumu kaybetmiş bir halde kendimi hastane de bulmuştun. Nasıl oldu neler döndü hiç bir fikrim yoktu sadece alnımdaki bandaş değiştirilmiş yerine yenisi sarılmıştı. Annem Etka Amca ve Ahmet Hoca yanımdaydı hepsi geçmiş olsun demeye başladı.
Ahmet Hoca :
-Özür dilerim gökhan yardımcı olmak istesem de ister istemez senin psikolojine ayak uyduramadım . Bazen olaylara hep kendi psikolojimiz ve ruh halimizle yaklaşıyoruz bazen karşımızdaki kişinin ruhunu göre hareket etmiyoruz bu da bizi hatalara sürüklüyor. Dedi
Zar zor yenimden doğrulmuş her tarafım ağrı içinde konuşmaya başlamak istedim sonra bir el benim boynuna dolanıp başımı öpmeye başladı annemin olduğunu kokusundan anlamıştım. Annem başımda ağlamak istemese de göz yaşları damla damla saçlarıma bulaştığını hissediyorum.
-Aysel Sultan bak kedi gibiyim dokuz canlı geriye altı kaldı diye espiri yapınca gülmeye başladı
"Deli oğlan" diyerek .
Ne halde olursam olayım ne yaşarsam yaşayım hatta beni bazen suçlasalar bile ben o anda yaşadığım duyguya bakmadan karşımdakinin yüzünün gülmesini sağlardım.
Hastanede bir müddet zaman geçirdikten sonra taburcu olmuş eve annemin arabasıyla gelmiştik. Çok ciddi bir şekilde içim ve dışım ağrıyor hiçbir şey yapamıyorum düşününce gözümden damla incede düşüyor yanağıma şevkatli bir şekilde değip yere düşüyordu canım o kadar çok yanıyordu ki ölmek bu halde yaşamaktan daha cazip geliyordu. İçimden keşke o kaza da ölseydim de kurtulsaydın diye binlerce kez aklımdan geçiyordu.
Ahmet Hoca gelip başımı okşayarak birşeyler mırıldanmaya başlayınca rahatladığımı manen hissediyordum. Sanki bütün sıkıntıları götüren şeyin bu olduğunu düşünüyordum .
-Hocam bu okuduğunuz şey nedir ? Diye merakla sordum
-Bu Ayetel Kursi Kuranda Bakara süresinden bir kaç ayet . Efendimiz bunu okurken koruma amaçlı okuyordu artı bu ayetlere ek olarak Kuranın son iki süresi olan Felak ve Nas sürelini okuyup üstüne üflerdi.
-Gerçekten siz okuyunca içimde çok tuhaf bir huzur hissediyorum . Herşey yoluna gircekmiş gibi hissediyorum.
- Gokhan konumuz bu değil ama kazadan önce orda neler oldu tam olarak söyleyebilir misin ?
- Hocam valla çok tuhaftı o kadını gördüm yine artı babamın sesini bile duydum orda.
- Başka bir şey gördün mü?
-Kan doluydu küvet, ortalık kan olmasına rağmen ayağımla hissettim kanın yoğunluğundan .... ha bir de duvarda iki nokta ve iki noktanın arasında sıfır vardı.
Ahmet hoca bunları duyar duymaz cebinden çıkardığı kağıda iki sıfır çizip aralarına nokta koydu . Sonra bana dönerek
-bu arapça bir sayı ; sıfırlar arapça da beş demek nokta ise sıfır yani 505 demek . Peki senden sizin çevrenizde olan kişilerin sadece isimlerini söyler misin ?
- Olur tabi söylerim başladım tüm isimleri söylemeye ..
Sonra O da isimler üzerinde sayısal veriler yazmaya başladı çok merak ettim ne yapmaya çalışıyordu. Sordum Hocam bunlar nedir?
-Gökhan bunlar ebced hesabı yani arapçada her harfin bir sayısal rakamı vardır bunlar Mısırın hyeroglif rakamları ile bağlantılıdır hatta bu rakamları kullanılarak şiirler makaleler hatta inşaat işlerinde bile kullanılmıştır çocuklarının isimlerini verirken bile kullanılmış mesela bir çocuk hicri olarak 1311 tarihinde doğmuşsa mahmud bahtiyar süleyman hurşid gibi isimler koymuşlardır. Çünkü bu isimlerin ebced değeri 1311 dir .
Mesala Mimarlıkta: Mimar Sinan'ın eserlerinde, boyutların modüler düzeninde çok sık kullanılmıştır. Örneğin Süleymaniye'de zeminden kubbe üzengi seviyesi 45, kubbe alemi 66 arşın yüksekliktedir. Yine Selimiye'de de kubbeyi taşıyan 8 ayağın merkezlerinden geçen dairenin çapı 45 arşındır. Kubbe kenarı zeminden 45, minare alemi buradan itibaren 66 arşındır. Süleymaniye ve Selimiye'nin görünen silüetleri 92 arşındır ki, bu da "Muhammed" kelimesinin ebced karşılığıdır.
Bunun gibi bir çok yerde kullanılmıştır.
Ağzım açık Ahmet hocayı dinliyordum şaşkın şaşkın sanki ben okuyan üniversite bitiren biri değildim.
Ahmet Hoca devam etti:
Hesaplarıma göre Selin İsmi 151 ve selinin soyadı yıldırım da 314 ikisini toplarsak 465 oluyor ama 65 sayısı saat cinsinden 1.05 olur . 400 ile 105 i toplarsak 505 oluyor .Yani bunun manası sana büyüyü Selin Yıldırım yapmış diğer isimler bu rakamı vermiyor tek tek baktım hepsine . Seninde bana anlattığın gibi herkese 5.05 gece uyandığını söylüyorsun artı senin aynan hep yıldırım şeklinde kırılıyordu değil mi ? Kafamı sallayarak "evet " dedim
-işte tüm bunlar tesadüf olamaz ya da rastlantı değil bence Selin hanımı bulup o büyü yapan kişiyi bulmalıyız ya da farklı bir şey var bu büyüyü kendi yöntemlerimle çözmeye çalışacam . Ama bu benim içinde senin içinde tehlikeli olabilir.
Annem yorgunluğunu atmak için girdiği duştan çıktıktan sonra yanımıza gelip bu hesaplamaları ona da bahsedince elini ağzına götürüp olamaz dedi "bu kız böyle bir şeyi yapacak gibi görünmüyordu nasıl olur böyle" diye şaşkınlıktan o da kafayı yiyecek gibi olmuştu.
Telefonumu alıp selini aradım ama açmıyordu sonra ahmet hocaya dedim yarın sabah gitsek sorun olur mu ? Sizde bu gece burda kalın Dilek Hanımı çağırıp Ahmet Hoca ya odasını hazırlatmak için talimat verdim . Etka amca da izin isteyip evimizden ayrılıp tekrar geçmiş olsun diyerek evden çıkarken "yarın gelince beraber gideriz gökhan beni almadan gitmek yok " dedi
- Etka Amca unuturmuyuz hiç ayıp ettin diyerek gülümsedim.
Sonra herkes odasına çekilde ben ise odama çıkmadım korkumdan olsa gerek yine aynı şeylerle uğraşmak istemiyorum. O gece salonda yatmak istediğimi söyledim .
Sonra başladım yine düşünmeye neden selin böyle bir şey yapar ki daha öncede parasal konuda az şüphe çekmemişti. Olabilir belkide bu yüzden beni ona çekmek için uğraşmıştı normalde böyle şeylere inanmama rağmen o günden sonra inanmaya başlamıştım . Garipti herşey sonra aklıma elif geldi ne yapıyor acaba diye merak ettim özlemiştim de ama şimdi onu ararsam sorular sorup üzülebilir diyerekten aramamıştım. Ondan sonra derin bir uykuya dalmıştım.
Sabah gözlerimi açtığımda çoktan güneş doğmuştu ama çok garip ben bugün kabus görmedim nasıl olur hatta içimin çok rahat olduğunu hissediyordum ve sevinçten mutluluk gözyaşlarıma boğulmaya başlayacak derecede mutluydum ve ağlamaya başladım çocuk gibi o kadar ağlamıştım ki hıçkırığımı annem duyunca hemen ne oldu der gibi yanıma gelip sımsıkı sarıldı bana ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Satiriasis
Romanceİlk deneyim Her türlü karışıklığın içinde buz rengi mavi gözlerinde bir aşkı bulduğunu zanneden adamın karşılaştığı tehlikeli oyunlara karşı dirineşi +30 KİTABIN BÖLÜMLERİNİ OKURKEN ÖNYARGILI BAKARSANIZ BAZI DURUMLARI FARKETMENİZ ÇOK ZOR OLACAK